“Güzel bir sabah. Uzun zamandır ilk defa mavi gökyüzüne,kuşlara,bulutlara bakıyorum. Kahve içmek,sigara yakmak,gazeteye göz atmak,hepsi zevkli bir şey oluyor ansızın. Uzun zamandır ilk kez,sırtımdaki muazzam yükün kalktığını hissediyorum. Bacaklarımın koşabilecek kadar güçlü olduğunu hissediyorum. Uzun zamandır ilk kez gücünü toplamış olan kollarımı kullanarak bir şeyler yapmak istiyorum. Yerden bir taş alıp ötedeki boş araziye fırlatıyorum. Delikanlılığımda bir ara iyi bir beyzbol oyuncusuydum. Onu hatırlıyorum. Tertemiz sabah havasını içime çekiyorum. Mutluluktan gözlerim yaşarıyor. Kafeteryaya ulaşıyorum. Bir kahve söylüyorum.”
çözemiyorum kendimi,trense hala tütüyor.
tütüyor ve soluk alıyor, dişleri
bir şeytanın dişleri denli hazır fır dönmeye.
sonunda bir dakika var
bir dakika,bir kırağı tanesi.
ne kadar uzak?
öyle küçük ki
gideceğim yer,bu engeller niye peki
bu kadının bedeni,
kömürleşmiş etekler ve dinibütünlerin
çelenkli çocukların yas tuttuğu ölüm maskesi.
şimdi de patlamalar
gökgürültüsü ve toplar.
ateş var aramızda.
kara bellek kayıpları arasından cennetin
tanrı lütfu gibi,kar taneleri gibi altıgen,bembeyaz
gözlerimin,dudaklarımın
saçlarımın üstüne düşen
dokunup dokunup da eriyen,
hiçbiryerde
bu lambaları,bu gezegenleri,
niye verdiler bana peki.
6 kasım 1962
kitapta birbirlerine ilk görüşte aşık olan zekiye ve islam’ın arasındaki ilişkinin ilah boyutuna getirildiğini düşünüyorum. bir erkeğin bir kadına “sahiplik” yaptığı düşüncesi ve zekiye’nin islam için savaştığı,islam için doğup öldüğü,babasını sevmek için bile islam’dan izin aldığı bir ilişki genel olarak kitapta okurken beni rahatsız etti. dönemin şartları da var elbette . yazarı suçlamıyorum. fakat daha sakin bir aşk olsaydı beni daha tatmin ederdi okurken. belki de ilişkinin bu denli kutsallaştırılmasının amacı bu oyun sahnelenirken izleyicinin daha çok etkilenmesini sağlamaktır.
Vatan Yahut SilistreNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201821.5k okunma