... Bu durumda tek çare kalıyordu: mücadele etmek, insan düşüncesinde varolabilecek bütün silahlarla mücadele etmek... Bundan dolayı, bu hareketin ilkelerini anlamak için, bu ideolojinin kurucularının kim olduğunu araştırmaya başladım. Araştırma hedeflerine ümit ettiğimden daha çabuk varmamı, Yahudi meselesi hakkındaki derin bilgime borçluyum.
204 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Beyin yakan kitaplarda bugün Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuşu bitirdim.Neresinden tutsak bilemedim, ölümün yok oluşundaki olaylar silsilesi ki ben cenaze levazımatçıların durumuna epey bir güldüm, adamlar hayvanlara merasim düzenleyip gömüyorlar.Ölümün geri gelmesiyle ortaya çıkan ikiyüzlülükler. Ölümün kadına benzetilmesi çünkü İspanyolca da kadın ve ölüm aynı ön ekleri alıyormuş.Ölümün kadın olması ve kadın olarak kalmayı seçmesi... Yani Jose SARAMAGO olduğu için çok görmemek gerekir, sonuçta Körlük kitabının yazarı...
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202012bin okunma
Reklam
"Nisan 1963'te yazdığı "Cenaze Merasimim" şiirinde, cenazesinin kendi avlula­rından mı kalkacağını merak etmekteydi: "Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize" vedasından sonra, en son şiirini yine "Vera'ya" yazdı: "Gelsene dedi bana Kalsana dedi bana Gülsene dedi bana Ölsene dedi bana Geldim Kaldım Güldüm Öldüm..."
"Nisan 1963'te yazdığı "Cenaze Merasimim" şiirinde, cenazesinin kendi avlula­rından mı kalkacağını merak etmekteydi: "Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize" vedasından sonra, en son şiirini yine "Vera'ya" yazdı: "Gelsene dedi bana Kalsana dedi bana Gülsene dedi bana Ölsene dedi bana Geldim Kaldım Güldüm Öldüm..."
Kurtuluş Savaşı'mızın zaferle sonuçlanması üzerine/ Gandhi 1922
"Haydi, beni bir daha tutuklayın İngilizler ! Ama görüldü ki tutuklama ve öldürme ile iş bitmiyor ! işte Türkler , kendi cenaze merasimi için hazırlanan tabutlarını sahiplerinin başlarına geçirdiler !"
Sayfa 186 - Mavi kirpi yayınlarıKitabı okudu
1950'li yıllar, Büyükada'da bir cenaze merasimi var. Ardından camiye gidiliyor, camide mevlit okunacak. İçeride yirmi Müslüman Türk, otuz Hıristiyan Rum, on Musevi vatandaşımız var. Hepsi caminin içinde gözyaşı döküp, mevlidi dinliyorlar. Çıkışta da sarılıyorlar birbirlerine, öyle ayrılıyorlar. Böyle bir hoşgörü kültürünü dünyanın çok az ülkesinde görürsünüz. Bu bizim ülkemize hastır. Hermann Hesse'nin bir şiiri: "İster ata ister taşıta bin Ha iki olmuşsun ha üç Son adımı tek başına atacaksın Ne kadar güç." İnancı, ırkı ne olursa olsun birbirini ilk adımında, son adımında yalnız bırakmayanların ülkesiydi burası.
Reklam
516 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.