Her zaman, her yerde ve her kavgada görüldüğü gibi eski Avusturya'nın diller rekabetinde de üç çeşit insan göze çarpıyordu: "Mücadele edenler, suya sabuna dokunmayanlar ve hainler."
Bilirim ama, biz alışmadık ki bu çeşit sevince. Bilemeyiz ki bu çeşit sevincin tadını, tatmadık ki. Düşünmeye başlayalı beri bir gün sarhoş olmadan gülmedik ki.
Doğrudur Yunus'un dediği, bir ben var, bir de benden içeride başka bir ben. Doğru ama eksik söylemiş eski zamanın insanı. Bir ben var, içeride daha ne benler var! Çeşit çeşit. İşte delilik bu benlerin dizginlerini elden kaçırınca ortaya çıkıyor.
Çeşit çeşit insan gelip bana hikayesini anlattı, sanki anlata anlata üzerinden geçtikleri bir köprüydüm ben; sonra da çekip gittiler ve bir daha geri dönmediler.