Sanat eserleri ve sanatçılarla kurulan bağ, sanatçının hayatının ve iç dünyasının bir yansıması olarak sanat ve sanatın ölümsüzlük ve zamanla ilişkisi üzerine çok güzel bir roman Sahipler.
1986 yılında, İngiliz Edebiyatı bölümünde doktora yapmış bir araştırmacı, tezinin konusu şairle ilgili okumalar yaparken söz konusu şairin daha önce
* Hiçbiri *
#suatderviş
8/10
instagram.com/p/CjaqSyVNTD9/?...
Yorumum :Suat Derviş’ten yine bencillik,kıskançlık,aşk ve hüzün hissiyatı ile içice dizi tadında bir kitap.Cavide’nin küçük yaşta annesinin aşkı uğruna terk edilmesi ve kimseyi sevmeye inancı kalmadığı anda aşkı kendinden yaşça büyük birinde bulması ama annesinin yaşadığı gibi bir karşılık bulamaması örgüsü ile akıp giden bir hikaye.Aşk için evladını terkeden mi aşık yoksa evladı için aşkından vazgeçen mi aşık ???
Hiç kimse kendinden başkasını, hakiki muhabbet diye anladığımız duygularla sevemez! Sade ben değil, herkes... herkes öyle. Tahlil etmeyen, menfaatsiz, fedakâr sevgiler, şimdi bize sizin zamanınızın hikâyeleri kadar hayali geliyor. Başka asırların zevkini okşayacak tarzda yapılmış, şiirler, besteler gibi, ruhumuzda ufacık bir tesir bırakmadan, kaybolup gidiyor.
Benim yaşamaktaki bütün gayem, sade kendi zevklerimi, kendi isteklerimi tatmin etmektir... hiçbir kimse için, hiçbir şey için, ufak bir fedakarlık yapamam.. Benim nazarımda, kainatta ben varım. Ve benden başka hiç.. hiçbir şey yok..
Hayatta bütün felaketlerime, bütün acılarıma karşı yegane silahım, sevmektir.
Hakikaten sevilen kadın, ne mucizeler yapar!
Bir şeyi unutmak istemek o şeyi bir dakika bile hatırdan çıkarmadan düşünmek demekti.
Odada ağlayan iki terk edilmiş bedbaht vardı: biri aşka feda edilmiş evlat öteki evlada feda edilmiş bir aşktı ve bunların ikisi de bendim.
"Lânetlenmiştim Gökkuşağınca." *
17 yaşında bir şair adayı Rimbaud. Dergilere yazıyor durmadan; Ben gencim destek olun, el uzatın bana, sayın ustam, saygıdeğer büyüklerim!..
Eserin ilk kısımları, o sağ üst köşede adresin yazdığı, zaman zaman itekleyerek okuduğumuz mektuplardan değil. Bir Roman gibi, Rimbaud'nun bütün özel alanında dört nala koşturuyor. Bindiği trenin bilet
Ayaklı Kütüphaneler 1 ve Bir Sürü Kitap Tavsiyesi..!
Dursun Gürlek'i bundan beş sene evvel "Çınaraltı Kitap Sohbetleri" kitabı ile tanımıştım. Ramazan ayında Fatih Camii Kitap Fuarı'ndan Ayaklı Kütüphaneler kitabını da kitaplığıma kattım. Okumak bu hafta nasip oldu. (Dursun Gürlek'i o gün Fuarda görmemiz de ayrı bir tesadüftü.)
Dergah Yayınlarının yayımladığını
·
Not rated
2022/14. Kitap: Hasar Ayini
Seyyidhan Kömürcü’den Dünya Lekesi ve Kendinin Ağacı’ndan sonra okuduğum 3. kitap…
Hasar Ayini; 69 sayfadan oluşan güzel ve yoğun bir şiir kitabı…
Bu eserde şair; uzun şiirler yazmış. Akıcı bir dille kaleme alınan hemen her şiirde bir yorgunluktan ve yoğunluktan bahsedilebilir. Kömürcü’nün şiir evreni, hüzünden ve zorluklardan besleniyor. Şiir düzeyinde bir hatırda kalmadan ziyade mısra düzeyinde son derece zihne kazınan şiirler var.
Sesin ahşap gıcırtısı (s. 31), dargın leke (s. 37), şiir çalışkanı yüz (s. 40), sefil ödeşme (s. 49), alıngan mevsim (s. 51) gibi alışılmamış bağdaştırmalara sık sık yer veren şair, özgün şiirleriyle gelecek vadediyor.
Kitaptan bazı alıntılar:
“Herkes en çok kendine diğeri” (14).
“Çeşmeleri ısrarla bozuktu çocukluğumun” (14).
“Ben buraya aslında kal diyen her yerden çıkıp geldim” (15).
“Epeydir insanın insana su olduğu yerden de bahsediliyor” (25).
“Ada / Aslında annesi özenle arazi olmuş evlere denir” (36).
“Ömür geniş kelimelerin kuyudaki suya çarpmasıdır” (49).
Şiir seviyorsanız mutlaka okumalısınız. :)
