Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ercan

Geriye Dönülmez
1987, Ağustos İçeriden yeni çıkmıştım. Çok değişmişti her şey. Üsküdar, Selimiye, köy içi, kuzguncuk.. Arkadaşlarımın bir çoğu yok artık. Ya çatışma dönemlerinde, ya darbeden sonra ya idam.. Yaşayanların da konuşacak, yaşayacak heyecanı kalmamıştır. Kimi memleketine, kimi yurt dışına, kimi de evlenip, geçmiş hayatını açamamak üzere kapatmıştır.
Reklam
Zamansız
Gecenin sonuna doğru ilerlerken kapı çaldı. Rahatım ve huzurum yerindeydi. Zihnimde ki belli belirsiz düşüncelerden başka rutinimi bozacak herhangi bir durum yoktu. Kapıyı açtım-kim o demeden.. keşke aralıktan baksaydım- Günce gelmişti. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Anason kokuyordu üstü. Durumu pek iyi değildi. Benimde değildi. Fakat onun kadar da
İstikbal, nerededir bilinmiyor!
İnsan dünyasına, kendine yabancı artık. Elindeki materyallerden mutluluk bekliyor. Bir edim, cefa veya bir içsel duygusal geçiş sonucu elde ettiği değil, birkaç kağıt parçasının bir araya gelmes ile satın alınmış bir değerden bahsediyorum. Bu insanı nereye taşır? İletişim araçının, insanın amacı haline gelmesi görülür şey mi? İzlediğimiz anlamsız

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
-insanlar o kadar aptal ki -çok kötüler değil mi? -yani Allah kahretsin hepsini ama Feyyaz Yiğit
dağ başına duman aldı
Ey Türk Gençliği! Artık vazifen kendini korumaktır! Bu çıkmazdan, kültür yolsuzluğundan çıkmak yine kendi ferasatinizle mevcuttur. Damarlarınızda akan asil kan böyle basit, ticari, çıkarcı bir küresel piyasa için gerekli değildir. Sizler, bu dişlinin çarklıları olmak mecburiyetinde değilsiniz. Anlıyor musunuz? Değilsiniz. Yeniden birbirinizi sevebilir, anlayabilir, düşünebilirsiniz. Bu fersat adımlarından durmadan, yılmadan, kendi özünüzü bularak kurtulabilirsiniz. Ekonomik dalgalar yıldırmasın sizi. Siyasi politikacılara da takılmayın. Seçmeyin?! yapılanlar, gelecekte yapılacakların teminatıdır. Sizler geleceklerinizin teminatısınız. Artık atacağınız yanlış adımlar, gelecek nesilleri tehlikeye atmaktadır. Durmayın! İlerleyin! Dağ başlarını dumanlar aldı, oteller yapıldı-ha-ha-ha- Ocağınıza ateş düştü zannetmeyin. Bu zaman diliminde ki yaşantınız, istikametinizi değiştirmekdikçe, değişmeyecek. En iyi ihtimalle daha kötü olacaktır. Vazifeniz sadece gelecek nesillere değil. Ya geçmişiz? Atalarımızı. Çarıkla, çaputla giyinmiş kuşanmış Atalarımız? Onlara da vefa borcumuz yok mudur? Bu toplarık asil sahibi siz misiniz sanıyor sunuz? Bu yaşantıyla, bu ulus bilinciyle siz olabilir misiniz? Hiç sanmam! Ben bir çok zamanlar onları düşünüyorum. Marka mağazalarının önlerinde sıra bekleyen torunlarının, çaputla, çarıkla bu ülkeyi kurmuş oldukları düşündükçe içimi tarif edilemez bir yeis kaplıyor. -yine içimin dumanları alev aldı, neyse bir sigara yakalım kül olsun!-
Reklam
hayal kırıklığına uğrayan, uğratılan kişiye gösterilen tevazu, bir lütuf değildir. Çaba? hiç değildir. Gerçek olan düşünce, dürüstlük ve amacına göre hareket etmektir.
tek başına yaşamda hastalık tefeci gibi bırakmıyor insanı
Aşkın cehennem gülüm, cennetten değil Aklım sefiller gibi dönmekten deli youtu.be/eYqJNL4cYZE?si=...
I'm tired and unexcited
bulutlu günde yersiz evden çıkmak bir çay koymalı bir de oturup yazmalı bulutları hava soğuk insanlar soğuk deniz soğuk şehir boğuk yarı yabancı sahiden? yarı yabancı şehir yerli, parasız yerli? yerli yerinde hareketsiz neşesiz umutsuz
Reklam
İsimsiz
çocukları hayal ederdin güzel, çirkin çocukları her biri bir fidan yeni yeni umutlar yemyeşil, taptaze dünyaları var, derdin. gözlerinin içi parlardı parkları görünce işte dünya! burada dönüyor, derdin. anlamsızca özlemler duyardın yeni dünyalar arar, hayallerini yaşatmak lazım derdin zamanın her an’ ını her gelişini severdin, kucaklardın eyvallah! der geçerdin. sonra zaman çare olmadı nefesine yetmedi nefesin kurduğun hayallere düşlediğin sokaklara başını koyduğun dört duvara yetmedi
201 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.