Çocukken sokağımızda bir havagazı lambası vardı. Gündüzleri söndürmeyi unuturlardı. Etrafına yabancı, yalnız kendi bildiği bir şeyi bekler gibi öyle yanar dururdu; dalların yaprakların arasında. Sakın öyle bir şey olmayayım?
Şimdi bir kutup var sana çeker beni
Bir kutup var senden öteye
Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım
Dağ yollarında, caddelerde, sokaklarda
Onun için bulup bulup yitirdim seni
Seni eskiden duyduğum bir hikayenin kahramanı gibi düşünüyorum. Kendi uydurduğum bir hikaye değil, bir zamanlar bir otobüste duyduğum bir hikaye, birileri inmemizi emretmeden hemen önce. Yüz hayat yaşasam seni uyduramazdım.