VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN Şafak öncesinden henüz doğa uyanmamışken , henüz yüksek dağlara, gece ayazından donmuş buğday tanesine Güneş o özlenesi sarı sofrasını sermeden; herkesten önce, herşeyden önce günü karşılarlar.... Çünkü, şafakla birlikte doğan iş gücüdür, çünkü gün bin buğday tanesine gebedir. Güneşi karşılarken onlar, sadece yavrularına analık etmezler , doğasına da analık ederler. İlk öncelikle küçük buzağının karnını doyurur, muhabbetini katarak. Sonra ineğini, danasını özgürlüğe bırakır, yaylalarına emeği biçmek için. Bu özgürlüğe belki de hayatı boyunca kendisine tanımamıştır, çünkü doğayla barışıktır, eşine aşına, yavrularına barışıktır. Bazen hasretiyle bağrı yansa da yandım demez ve bazen dermanı olsa da hastalandığında aman demez. Alnında kara güneşin imzası vardır çizgilerle. Güneş, kara olmasına karadır da o öpülesi alınlarında ak çizgiler bürünür her zaman. Her zaman diktir alınları. Emeği kutsal saydıkları için. Ve kendi yolunu bulurlar, tıpkı suyun kendi yolunu bulduğu gibi. Onlar Koçgiri'nin Analarıdır. Bazen Kızılırmak gibi coşarlar, Kızıldağ'dan kopup , bazen de özlem duyanları kavuştururlar Koçgiri'ye yol olup. Onlar sevdamızdır, sevdalılımızdır, eşimiz ve aşımızdır. Onlar insanlığa, doğaya anadır, anamızdır, yarimizdir. Siyah elbiseleri altındaki o ak ,o öpülesi yüreklerinden ,saygıyla eğiliyoruz. Dünya Emekçi Kadınlar gününüz kutlu olsun. Yüreklerimizde sizi birgün hatırlamak değil, bin yıl yaşamak, yaşatmak sevgi aklımızda o öpülesi elleriniz vardır
Reklam
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN Şafak öncesinden henüz doğa uyanmamışken , henüz yüksek dağlara, gece ayazından donmuş buğday tanesine Güneş o özlenesi sarı sofrasını sermeden; herkesten önce, herşeyden önce günü karşılarlar.... Çünkü, şafakla birlikte doğan iş gücüdür, çünkü gün bin buğday tanesine gebedir. Güneşi karşılarken onlar, sadece yavrularına analık etmezler , doğasına da analık ederler. İlk öncelikle küçük buzağının karnını doyurur, muhabbetini katarak. Sonra ineğini, danasını özgürlüğe bırakır, yaylalarına emeği biçmek için. Bu özgürlüğe belki de hayatı boyunca kendisine tanımamıştır, çünkü doğayla barışıktır, eşine aşına, yavrularına barışıktır. Bazen hasretiyle bağrı yansa da yandım demez ve bazen dermanı olsa da hastalandığında aman demez. Alnında kara güneşin imzası vardır çizgilerle. Güneş, kara olmasına karadır da o öpülesi alınlarında ak çizgiler bürünür her zaman. Her zaman diktir alınları. Emeği kutsal saydıkları için. Ve kendi yolunu bulurlar, tıpkı suyun kendi yolunu bulduğu gibi. Onlar Koçgiri'nin Analarıdır. Bazen Kızılırmak gibi coşarlar, Kızıldağ'dan kopup , bazen de özlem duyanları kavuştururlar Koçgiri'ye yol olup. Onlar sevdamızdır, sevdalılımızdır, eşimiz ve aşımızdır. Onlar insanlığa, doğaya anadır, anamızdır, yarimizdir. Siyah elbiseleri altındaki o ak ,o öpülesi yüreklerinden ,saygıyla eğiliyoruz. Dünya Emekçi Kadınlar gününüz kutlu olsun. Yüreklerimizde sizi birgün hatırlamak değil, bin yıl yaşamak, yaşatmak sevgi aklımızda o öpülesi elleriniz vardır
Işığı tanımak için karanlığı bilmek gerekir. Bazen karanlık imtihanlardan geçer insan, hayatına giren kişilerin gerçek yüzleri tanıtılır ona. Neden? Her insanın da karanlık yönleri vardır. Gerçek bir algı ve farkındalık ile anlatılır ki sana bunu anlayan sen gerçek iyiliğin, gerçek nurun ne oldugunu görür ve anlarsın. Sabrı artırmak için sana gelen insanlarda çile çektirebilir. Sofiler 40 gün çilehanelere kapanır. Nefsini terbiyesi için. İşte, Allah sana gerekli kişileri hayatına sokar ki, bu kişiler bazen lütuf olur, bazen imtihan. Bazen acı çekersin onlarla ve de bazen sevinirsin. Merhamet için zalimlerle, Akıllı isen cahillerle, Cesursan korkaklarla, Özgürsen, baskıcı ve kuralcı insanlarla imtihan olmanın mantığı budur. Yani hepsi seni geliştirmek içindir. Seni sen yapabilmek içindir. Fıtratları yaratan Allah'ın emrindedir tüm ruhlar. İyi insanlarla kötü insanların döne döne birbiriyle imtihan olmasıdır, fıtrattaki gerçek cevherlerin ortaya çıkışı. Bu Cihad, bu savaş, bu mücadele her yerde Gökte ne varsa yeryüzünde... BAŞKA BİR EVRENDE
Diyalektik *
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin. _Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz. _Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir. _Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.