Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kıvamı iyiymiş, bana sorarsan...
"Kesilmiş süt kadar yoğun," dedi... ... Sessizlik. ...Cevap veren olmadı.
Sayfa 304 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
Benim bahaneler :)
Seni ne zaman görsem çalışman gerekiyor, diyor. Çok basite indirgiyorsun, diye cevap veriyorum; aslında şöyle demeliyim: Çalışmaya pusu kurup beklemem gerekiyor. Pusu mu? Evet, pusu. İyiymiş, diyor Morgenthaler, bir anda neşelenen bir sesle. Uzun süre pusuda beklemem gerekiyor, diyorum, ki böylece işle ben birbirimize ısınabilelim.
Reklam
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
( Sanatta ve Edebiyatta Güzelin Sırları ) _Seçkin insanların ve kıymetli düşüncelerin kaderi, çoğunluğu oluşturan avam takımının insafına kalmıştır. _İğdiş edilmiş bir erkek, üreme gücüne ne kadar sahipse, çoğunluk da bilince ancak o kadar sahiptir. Onlar hakiki olanı sahtesinden, sapı samandan, altını bakırdan ayırt etmeyi bilmezler. Hiç kimse
Ayşenur’un ablası ilgisizlikten öldü. 36 yaşında. Bir sefer mutfakta tencere tava arasında ağlarken görmüştüm onu. Alakasız yerlerde ıstırap çekmek ıstırabı ikiye katlar. Bir mezar başında ağlamak çok daha makuldür, kimse neden diye sormaz. Piknikte çekilmiş bir fotoğrafı kaldı, kalmasa daha iyiymiş, yapıştırılmış gibi duruyor, sanki yok. İşler
Sonra, bunları birdenbire aklıma getirmekten korkunç şekilde tiksindim… Onlara karşı da, kendime karşı da hem can sıkıntısı hem bulantı duydum. Bilmem neden, kendime sitem ediyor, başka bir şey düşünmeye çalışıyordum. Birdenbire: “Komşu kadınlarla geçen olay yüzünden niçin Versilov’a karşı bir öfke duymuyorum?” diye düşündüm. Ben onun burada bir
Reklam
"Tıpkı insanlar gibi, gökyüzünün de bir hayatı vardır. Onun da dönüm noktaları, geçişleri, dertleri vardır. O da bir hikâye anlatır bize. Ama biz ona kulak vermek yerine duymak istediğimizi duyarız. Sonra da sıkıcı deriz, öfkeli deriz ona..." "Ne hikâyesiymiş o?" diye sordu Atiye. "Ben her gece yeniden şans veririm
Roman iyiymiş ama yayın politikalarına uymuyormuş! "Hadi oradan be!" dedi kendi kendine. "Çocuk mu kandırıyor bunlar, ne demek yayın politikası?" Oysa aynı yayınevinin, Kendini Allah'a Ada, Rabbim Sev Dedi, O Seni Görüyor, Kalbim Sana Yazılı, Sevmek Günah Değil gibi bir sürü çerçöp yayınladığını biliyordu. Onlar kadar bile değeri yok muydu kendi romanının? Gerçi ona göre çerçöp olan kitapların, büyük okuyucu kitlelerine ulaştığını bilmez değildi. Facebook'ta aradığı zaman bu kitaplardaki geri zekâlı sloganları milyonlarca kişinin "like"ladığını, binlerce kişinin de cevap verdiğini görüyordu. Cümle ne kadar adi ise, cevaplar da o kadar çok oluyordu. Mesela "Bırakıp gideni beyin unuturda kalp unutur mu?" gibi bir cümle yazıldığında, binlerce kişi; "Unutmaaaazzzz unutaaamazzzz!" diye çığlık çığlığa cevap yetiştiriyordu. (da'nın ve mu'nun bitişik yazılmasından rahatsız olan tek kişi yoktu aralarında elbette.) Bazıları da bu zekâ ürünü aforizmaya yine zekâ ürünü başka bir aforizmayla cevap vermeye çalışarak, "Kalp unutmadığı zaman error verir!" ya da "Bırakanı bırak; layık olana bak!" "Gidenle gitme, gelenle gel!" gibi mesajlar yazıyorlardı. Bazıları da bu sayfalar üzerinden vefasız sevgiliye sitem ediyor ya da öfke kusuyordu: "Gül gibi sevgilimi ayartanlar Allahından bulsun İnşallah!" "O karının enginarın da çıbanlar çıksın!" "Rabbim uyuz versin de tırnak vermesin." "Bakalım sana yâr olacak mı sürtük." "Gecenin bu saatinde nerdesin Gülşeniiiiim, gel, geel offfff."
Sayfa 241 - DOĞAN KİTAPKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.