cevher sultan

cevher sultan
@cevhersultan
Türk Dili Ve Edebiyatı Öğr
Türk Dili Ve Edeb.
7 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Yerli yersiz
Hatipliği ve mizahi söylemleriyle tanınan Amerika'nın 16. devlet başkanı Abraham Lincoln'un, iç savaşın en şiddetli dönemlerinde dahi mizahi hikayeler okuduğu bilinir. Kuzeyliler için yenilgiyle sonuçlanan Fredericksburg Savaşı sırasında, lsaac Arnold adında bir parlamenter, cumhurbaşkanının çadırına girdiğinde onu, Artemus Ward adlı yazarın mizahi bir eserini okurken bulur. Lincoln, parlamentere de kitaptan bölümler okumak ister. Ülkenin 'kan ağladığı' bir dönemde halkın başkanının komik hikayeler okuma isteği parlamenteri hayretler içinde bırakır. Lincoln, elindeki kitabı masanın üzerine bırakırken vücudu titremektedir. Gözyaşları içinde: 'Arnold, eğer sırtımda taşımaya mecbur olduğum bu ezici yükü yere koyup birkaç dakika dinlenmezsem, kalbim paramparça olacak!' cevabını verir.
Reklam
Nüktedan olmak bir sağ kalabilme yeteneği
Gülmek zorundasın. Eğer gülmezsen kaybedersin. Bazen gülmek içinden gelmese de gülmek zorundasın. Kimsenin gülmeye cesaret edemediği şeylere gülersin. Sanki zihnin komik bir şey bulmak zorundaymış gibidir, yoksa kafayı yersin
Sayfa 17
Zulmün karşısında susan, o zulme ortaktır
"Adam kalkmış, göz göre göre, Hakk’ı, hakkaniyeti çiğniyor. Öteki de bana; sen sus, karışma, otur diyor... Yahu beni susturacağına, kendin de davransana... Haksız mı, değil mi? Haksızsa eğer, kim olursa olsun bana ne! Diyelim ki ardında bir ordu adam var... Ne çıkar ha, ne çıkar? Hakkaniyet için yola çıkanın ardındaki Hakk’tır, zulmün karşısında susan, o zulme ortaktır... İşte o kadar”
Ser KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gönlü kararmış insan, gözü kararmış insandan beter olur.
Ser KitapKitabı okudu
“Ölümlüler şöhreti çok çalışarak ve kendilerini adayarak ele geçiriyorlar, yeteneklerine bahçeye bakarmış gibi bakıp, güneşin altında ışıldamasını sağlayarak. Ama Tanrılar irinden ve nektardan kusursuzlukları parmak uçlarından fışkırarak doğuyordu. Onlar da neleri mahvedebileceklerini ispatlayarak elde ediyordu şöhretlerini. Şehirleri yakıp yıkarak savaşlar çıkararak, salgınlar ve canavarlar yaratarak. Sunaklarımızdan öyle narince yükselen buhurlar ve güzel kokular. Geride yalnızca kül bırakıyor.”
Sayfa 140
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam