Bir alışkanlık bir kez kazanıldı mı, değişmezlik özelliğini genellikle ömür boyu korur. İçgüdülerle alışkanlıkların benzerlik gösterdiği başka noktalar da sayılabilir. Tıpkı bilindik bir şarkıyı tekrarlarken olduğu gibi, iç güdülerde de bir eylem diğerini belli bir ritme göre takip eder; şarkı söyleyen veya ezberden okuyan bir kimsenin sözü kesilirse, bu kişi genellikle geri dönerek alışagelmiş düşünce zincirini yeniden kurmak zorunda kalır:
Nitekim P. Huber, çok karmaşık bir koza inşa eden bir tırtıl türünde durumun gerçekten de böyle olduğunu keşfetmiş; kozasını altıncı evreye kadar inşa etmiş bir tırtılı, yalnızca üçüncü evreye kadar tamamlanmış başka bir kozaya yerleştirmiş ve tırtılın dördüncü, beşinci ve altıncı evreleri yeniden yürüttüğünü gözlemlemiştir. Fakat üçüncü evreye kadar inşa edilmiş bir kozadan alınan bir tırtıl, altıncı evreye kadar tamamlanmış ve işin büyük bir kısmı onun adına yapılmış olan başka bir kozaya yerleştirildiğinde, bu durumdan hiç yararlanmadığı gibi çok da rahatsız olmuş ve yarım kalan işi tamamlayabilmek için, kozasını bırakmış olduğu üçüncü evreden başlayarak örmek ve böylece tamamlanmış bir işi yeniden yapmak zorunda kalmıştır.
Bilgisizlik, çoğu zaman bilgiden daha fazla özgüven yaratır. Bilimin şu veya bu sorunu asla çözemeyeceğini öne sürenler, çok bilenler değil az bilenledir.
❞Devekuşu, uçarak kaçamayacağı tehlikelere maruz kaldığı kıtaları yurt edinmiştir, ama tekmesi sayesinde kendini düşmanlarından, herhangi bir ufak dört-ayaklı hayvan kadar iyi koruyabilir.❞
Irkçılık ve maçoluk aynı çeşmelerden içiyor ve benzer sözcükleri tükürüyorlar. Eugenio Raul Zaffaroni'ye göre ceza hukukunun kurucu metni olan Cadıların Çekici, insanlığın yarısına karşı kaleme alınmış ve 1546' da yayınlanmış bir Engizisyon kitapçığı. Engizisyoncular, ilk sayfadan son sayfaya kadar bütün kitapçığı kadını cezalandırmayı doğrulamaya ve onun biyolojik zayıflığını kanıtlamaya ayırmışlar.
Kadınlar bunun öncesinde, Havva aptalı yüzünden cennetten atıldığımızdan ve şaşkın Pandora kutuyu açıp dünyayı kötülüklerle doldurduğundan beri İncil ve Yunan Mitolojisi tarafından zaten uzun süre kötü muamele görmüşlerdi. "Kadının kafası erkektir," diye Aziz Paul Korintlilere açıklamıştı ve on dokuz asır sonra, toplumsal psikolojinin kurucularından biri olan Gustave Le Bon, akıllı bir kadının iki kafalı goril kadar ender bir şey olduğunu kanıtlayabildi. Charles Darwin kadınların, mesela sezgi gibi bazı erdemlerini kabul ediyordu, ama bunlar "aşağı ırkların karakteristik özellikleriydi."
Erasmus Darwin (1731-1802), “Evrim Teorisi” ismiyle bütünleşmiş olan Charles Darwin’in dedesidir ve eserlerinde torunundan önce canlıların bir evrim süreciyle oluştuğunu savunmuştur.
Sert bir rüzgâr içimize işliyordu ve gökyüzü sisliydi, bu yüzden dağın zirvesinde fazla durmadık. İnişimiz çıkışımız kadar zahmetli olmadı; insan bedeni ister istemez yolunu açıyor, her ayağı kaydığında ve düştüğünde doğru yolu buluyordu.