Betül

Sabitlenmiş gönderi
“Yaşamı ‘hafifçe’ yaşayabilseydin, yaşamın olayları da uçup giderler,sana yük olmazlardı-ama o zaman da,uçucu boş olurdu yaşamın. Bu yüzden,yaşadığın her olayı ‘ağır’laştıracaksın ki; uçup gitmesin ,omzuna çöksün; sen de onun yükünü taşıyasın.”
Reklam
“İki ölümcül ve kaçınılmaz nokta arasındaki en kısa yol düz çizgiyse, sapmalar o çizgiyi uzatacaktır ve eğer bu sapmalar o kadar karmaşık, karışık ve dolambaçlı hale gelirse, kendi izlerini kaybetmek için o kadar hızlı olurlarsa, belki ölüm bizi bulamayacaktır. Zaman yolunu kaybettiğinde değişen köşelerde saklı kalabileceğiz.”
“Ölüm için doğmuş ama o anda yaşayan bir insan olduğumuzun farkındayız.”

Reader Follow Recommendations

See All
“Hepimiz içimizde bir kitap tutuyoruz, belki de harika bir kitap, ama iç hayatımızın kargaşasında nadiren ortaya çıkan veya o kadar çabuk ortaya çıkıp kaybolan o kitabı zıpkınla yakalamak için vaktimiz yok.”
“Hayatın anlamını bilmediğim zamanlar yazardım; şimdiyse biliyorum ama yazacak bir şeyim kalmadı.” (Oscar Wilde)
Reklam
“Edebiyat, inkar etme konusunda ne kadar tutkulu olursak olalım, her gün daha ahlaksız olan çağdaş bakışın en mutlak kayıtsızlıkla yok etmeye çalıştığı her şeyi unutulmaktan kurtarmamızı sağlar.”
“Hepimiz ne kadar yakışıksız ya da acı olursa olsun hayatımızın her parçasının birden, apansız bir şekilde hatıralarımız aracılığıyla bizlere geri dönmesini arzu ederiz. Bunun tek yoluysa bunları yazıyla sabitleştirmektir.”
“Her şey kalır ama değişir, çünkü olağan olan şey kendini yenide ölümlü olarak tekrar eder ki bu da çok hızlı gerçekleşir.”
“Yazmak diyordu Marguerite Duras, ‘konuşmamaktır da, susmaktır, gürültüsüz ulumaktır’ “
Betül
Started reading a book
Bartleby ve Şürekâsı
Bartleby ve ŞürekâsıEnrique Vila-Matas
7.1/10 · 151 reads
Reklam
64 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 hours
Katip Bartleby
Katip BartlebyHerman Melville
8/10 · 12.2k reads
416 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Kendimize benzerlerin olduğunu bilmek her zaman iyi gelir. Dünyada kaç ülke güllük gülistanlık bir şekilde yaşayıp gidiyor ki aslında? Varın siz züğürt tesellisi deyin ben yalnız hissetmemeye yarayan diyorum öyle bir kitap bu kitap. Fuentes kitabı baştan sona mektup formatında yazmış. Bunun sebebini hemen başta öğreniyorsunuz ve merak başlıyor. Önemli bir sebepten dolayı Meksika’da ülke yönetiminin en tepesindeki kişiler mektupla haberleşmek zorunda kalıyorlar. Ve böylelikle biz de ülke yönetiminde neler dönüyor, kimin eli kimin cebinde bizzat herkesin kendi ağızdan duyuyoruz. Amma velakin herkesi dinliyorsunuz da ülke başkanından tek satır göremiyorsunuz ki o da olayların akışında nedenini gösteriyor. Muhtemelen sadece mektup formatında olduğu için kendisinde Teke Şenliği’nin o müthiş temposu yoktu. Fakat siyasetin bütün kirli, çetrefilli hallerini, duruma göre yüz seksen derece değişkenlik gösteren riyasını çok başarılı bir şekilde vermiş.Ve son iki mektup en sahici satırları barındırıyor, hiç beklemediğim bir şekilde insancıl duygularla yüklü başarılı bir son nokta olmuş.
Kartal Koltuğu
Kartal KoltuğuCarlos Fuentes · Can Yayınları · 201022 okunma
144 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Bana göre edebiyatta en zor şey sade bir anlatımla güçlü duyguları aktarabilmektir. Bunu eeen güzel başaran kişilerden birisidir canım Sait Faik.Kurgu atraksiyonuymuş, zorlu yazım tekniğiymiş hepsini çöpe attırıyor. Aforizma denilen türde cümlesi bile yok. Ama insanın içi eriyor onu okurken…Bunun sırrı bence kendisinin kibirden uzak, insana değer veren müthiş bir gözlemci olmasıyla birlikte her insanı çok iyi anlayabilme yeteneğinde gizli. Şu kitabı okuduğum esnada kendimdeki günlük,anlık ruh değişimlerinin neredeyse hepsini buldum. İnsanlar kötü gibi genellemelere iyilerin hakkı yendiği için sinir olurum, “Karanfiller ve Domates Suyu”nda bana “haklısın, var işte böyle dişiyle tırnağıyla dünyayı dünya eden insanlar” dedi. “Süt” en çok sevdiklerimden oldu.Bir (yok iki)bardak sütle dünyadan, sıyrılmak istediklerinden kurtulup yeniden doğabilir misiniz okuyup bir deneyin derim.Hani böyle hayattan sıkılmış, hiçbir şeyden zevk alamaz haldeyken çok basit, minicik şeyler bizi yaşama bağlayıverir ya işte onun hikayesi “İzmir’e”. Ve sanır mısınız ki Sait Faik hep hayatı toz pembe görüyor, hiç kimseden şikayetçi değil, hiçte bile! “Söylendim Durdum” hayatımda işittiğim en güzel dırdırdı. “Bir Bahçe” ise gerçekten görüyor, duyuyor, hissediyor muyuz test ediyor adeta. Bunlar en çok iz bırakanlar ama değmeden geçen öykü yok. Anlayacağınız insanlığın binbir halini yine en gerçek, en sıcacık haliyle yüklemiş cümlelerin sırtına…Canım Sait Faik, sen öykücülüğün başına gelen güzel şanssın.Ve bu da Türk edebiyatına nasip olduğu için çok mutluyum
Mahalle Kahvesi
Mahalle KahvesiSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20127k okunma
304 syf.
·
Not rated
Merak uyandırıcı, sürükleyici bir serüvenin içine mizahi bir bakış açısıyla felsefenin de yedirildiği vaadinden elbette Fowles’un Büyücü’sü gibi bir beklentim yoktu ama yarıya yaklaştığımda bu vaatlerin hiçbirini bulamadığımı fark ettim. Hatta tam yarıladığımda da bulamazsam bırakmaya karar vermiştim ki ikinci yarıda kitap hareketlenmeye başladı. (Keşke başlamasaydı da bıraksaydım diyorum şimdi)”Dur bakayım ilginç şeyler oluyor” dedirten absürt diyebileceğim aksiyonların sonucunu merak etmedim değil. Fakat “Hiçbir şey kafamızda kurduğumuz gibi değildir” fikrini vermek için bence çok vasat bir kurgu seçmiş Murdoch. Ve ayrıca bence kitapta eser miktarda felsefe bulunmaktadır.Son 30 sayfa olmasa onu da demeyecektim ki olan da benim için hiç doyurucu değildi.
Ağ
Iris Murdoch · Ayrıntı Yayınları · 2020272 okunma
384 syf.
·
Not rated
Rus edebiyatının güçlü güzel kökleri malum ama peki ya bugün filiz veren dalları ne alemde? Mihail Şişkin tam olarak bu soruya cevap veren bir kitap yazmış. Rus edebiyatının geçmiş görkemini çağdaş romancılıkta dipdiri yaşatıyorum dercesine çok başarılı bir roman ortaya koymuş. Adından anlaşılacağı üzere Vladimir ve Saşenka isimli iki sevgilinin mektuplarından oluşuyor. Vladimir Çin’de savaşta, cepheden yazıyor. Mektuplar çok güzel sevgi ifadeleri ve anılarla başlıyor ama her mektupta iki sevgili de birbirlerine daha çok açılarak geçmiş hayatlarından, yaşadıkları zorluklardan, kendilerinde iz bırakanlardan bahsediyorlar. Vladimir bunlara ek olarak savaşın seyrini ve yıkıcılığını da yazıyor tabii. Bu noktada Şişkin,uzun süre maruz kaldıklarımızın kaçınılmaz olarak normalimiz olduğuyla hala bizi ürpertebilenlerin dengesini çok iyi kurmuş ve yansıtmış.Mektupların seyri bir noktadan sonra Saşenka etkisiyle değişiyor ve biz geçen zamanı esas onunla beraber anlıyoruz. Vladimir savaşırken onun hayatı da tek düze gitmiyor ve onunla beraber ölüm, yaşlanma, kadın-erkek ilişkileri, arkadaşlık, insana zor gelen sorumluluklar gibi pek çok basamağı inip inip çıkıyoruz. Mektupların kitabı adım adım dönüştürüp ulaştırdığı sonu beğendim. İlla net çizgilerle çizilmiş sonları sevenleri mutlu etmez belki ama bence kitabı başarılı kılan böylesi olmuş. Mihail Şişkin, tanıştığımıza gerçekten çok memnun oldum.Onu okumaya devam edeceğim kesin.
Mektupların Romanı
Mektupların RomanıMihail Şişkin · Jaguar Kitap · 201784 okunma
62 syf.
·
Not rated
İlk öyküde güzel bir hoşgeldinle kapıyı aralayan Tomris’im sonraki iki öyküde biraz durup dinleniyor sanki. Dinleniyor ki “Yapayalnız Bir Gök”te çok beğendiğim sıradışı bir “ortası-başı-sonu” kurgusuyla ortalığı şenlendirsin. Ve sonrasındaki her öyküde yaydığı ışık ve benim aldığım zevk adım adım arttı. “Mavikan Kokusu” kitaplarla sarmalanan hafif puslu karanlık atmosferiyle çok farklıydı. Ama kitapta arşa çıktığım öykü “Alte Liebe: Küçük Akşam Müziği” oldu. Bu nasıl şahane bir öyküdür Tomrisciğim, altı sayfada insanın ruhunu heykeltraş misali yontup eline veriyorsun!
Sekizinci Günah
Sekizinci GünahTomris Uyar · Yapı Kredi Yayınları · 2018514 okunma
1,558 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.