Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.38
lune wanderer
lune wanderer
@cherryblossom__
Sapere aude
82 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Sırf Penelope Featherington sevgimden okumaya karar verdiğim bu kitap Julia Quinn'den okuduğum ilk ve son kitaptı. Katlanılamayacak bir kitap olduğu için değil kesinlikle ama pek çok nedenden. Öncelikle Colin dizide de favorim değildi ama bu kitaptaki haliyle kıyaslanınca ciddi ciddi "gentleman" diyorsunuz kendisine. Sanki normalmiş gibi gösterilen ciddi öfke problemlerini, başka bir incelemede mükemmel örneklerle bahsedilen tutarsızlıklarını okumaktan başka bir şey yapmıyoruz kitap boyunca. Tek tam puan aldığı kısım Penelope'nin annesiyle konuştuğu bölümdü benim için. Diziden de anladığım üzere yazarın genel teması bir Bridgerton'ın diğer ana karakterle kavga ettiği esnada birden ne hikmetse bir farkındalık kazanıp "Onsuz yaşayamam.." dediği bir noktada kendini bulması. Zaten sorun da benim için böyle başlıyor. Sağlıklı ilişkiler de okumuş/izlemiş biri olarak bu nedensizlikler, kopukluklar beni hayal kırıklığına uğrattı. Bazı kısımları için eh 1800'ler belki yazar realist yazmak istemiştir, olur deyip geçebildim ama artık bir noktada ben bunu okumaya maruz kalmak istemiyorum ve zorunda değilim dedirtti. Penelope elbette ki kusursuz değildi ama daha fazla saygıyı hak ediyordu. Ona bu saygıyı tam olarak veren Lady Danbury net favori karakterim ve kitabı okunur kılan yegane karakterdi benim için. Kitabın sonunu da beğendim bu arada aşırı gömmüş gibi görünüyorum ama kötü değildi yani. Hızlıca bitirebileceğiniz, akıcı bir kitap ama o vakti ayırmaya değer mi bence tartışılır.
Sürükleyici Bir Fantastik/Genç Yetişkin
Tamamen rastgele seçip okuduğumdan mıdır bilinmez, hiç beklemediğim kadar hoşuma giden bir kitapla karşınızdayım. Fantastik ve genç yetişkin seviyorsanız ama bu tür kitaplardaki ilişkilerin toz pembeliğinden bıktıysanız buyurun, gerçekten bu açıdan farklı ve derin bir hikaye sunmuş yazar.(En azından ana karakterimizin ilişkileri mükemmelden çok
Stüdyo Ghibli Filmi Tadında Bir Yeniden Anlatım
Bu kitap şu sıralar bir an önce çevrilmesini umduğum ve sıkı sıkıya takip ettiğim tek kitaptı. Yabancı'nın sayfasını yenilerken yeni çıkanlarda görmenin şaşkınlığı ve sevinci de bu yüzden çok büyüktü. Aslında tam da bu nedenle kitaba başlarken biraz temkinli olduğumu söyleyebilirim. Çünkü en sevdiğim booktuberlar tarafından o kadar övülmüştü
Okur Takip Önerileri
Bu kitabın konusunu sadece 80 dakikalık hafızaya sahip bir matematik profesörü ile hizmetçisi ve hizmetçinin oğlu arasında gelişen dostluk olarak tanımlamak mümkün. Ama okurken bana çok daha nahif, güzel duygular hissettirdi. Profesörün Root'a duyduğu şefkat, matematikle arasında var olan bağ, çok kısıtlı da olsa öğrendiğimiz geçmişe gömülmüş
Patience kills.
Tori Kalp Çarpıntısı serisinden beri çok ilgimi çeken bir karakterdi. Bu yüzden kitabı çok merak ediyordum. İlk kez okumayı denediğimde beni pek sarmamıştı ama yeniden başladığımda ne kadar sürükleyici ve kolay bir dile sahip olduğunu fark ettim. (Orijinalini okumanın daha kolay olabileceğini düşünüyorum. Türkçe'sini okumadım ama en basitinden kitabın olay örgüsünde önemli bir yere sahip olan ve muhtemelen pek çok insanın bildiği bir oyun olan Solitaire ismini neden yayınevi Münzevi olarak çevirmiş hiçbir fikrim yok.) Micheal ve Tori'yi okumak çok keyifliydi. Fakat itiraf etmeliyim Charlie ve Nick bu kitapta beni bir tık hayal kırıklığına uğrattı. Mesela kitabın en başlarında Micheal hakkında konuştukları benim okumaya -ya da izlemeye- bayıldığım harika karakterlerden uzaktı. Yazarın ilk kitabı olduğunu düşünürsek çok şaşırtıcı değil ve fazla dahil olmaları kitabın Tori hakkında olduğu gerçeğinden uzaklaştırırdı ama yine de keşke bu kadar pasif olmasaydılar kitap boyu. Sonlara doğru biraz kopması ve Tori'nin bir film olsa kolayca kınayacağı dramatikliğe yaķın olaylar yaşanmasının dışında gayet güzel bir kitaptı benim için. Umarım yazar Tori'yi daha fazla yazar ve UMARIM dizide de Micheal'ı görürüz. Yani bir lisede geçen, normal bir ergenin hayatından bir kesit okuduğumuz ve yazarın 17 yaşında yazdığı bir kitabı okuduğunuzu, ana seriyi sevdiyseniz sizin için bir mücevher olabileceğini (ana seriye antipati duyuyorsanız niye burada bu uzun yorumu okuduğunuzu bile sorgulayıp tez elden kitabı bırakmanız gerektiğini ekleyeyim) aklınızdan çıkarmadan okursanız keyif alacağınızı düşünüyorum.
Frankenstein'dan Esinlenerek Yazılmış Masalımsı Bir Çizgi Roman
İngilizce okumak için kolay ve sürükleyici bir webtoon arıyorsanız Winter Woods zamanınıza değecek ve bitirdiğinizde yüzünüzde kocaman bir gülümseme bırakacak bir seçim. Şimdiye kadar okuduğum en özgün hikayelerden birine sahip (adaptasyon konusu olarak). Karakterlerin işlenişi, yan hikayeler, çizimleri de çok emek harcanarak ortaya çıkarılmış.
Kısaca konusu: Bir simyacının Winter'ı yaratmasının üzerinden birkaç bin yıl geçti. Şimdi Jane ile birlikte yaşıyor ve insan olarak hayatta olmanın ne demek olduğunu öğreniyor. Frankenstein'ın Canavarı'nı sevenler için bu, sürprizlerle dolu inanılmaz bir aşk, dostluk hikayesi.
Müzikle okumayı sevenler için: (bu playlisti hâlâ ara sıra dinliyorum çok sakinleştirici :) open.spotify.com/playlist/3YmFQf...
Amerikan Rüyası’nın çöküşünün, bir anlamda Amerika’nın yitmesinin hikâyesi diyebiliriz Muhteşem Gatsby için. Halen diri tutulmaya çalışılan bir rüyanın aslında çok uzun zaman önce sonlandığını anlatıyor yazar. Gatsby'nin geçmişi geri getirebileceğine dair olan umudunu, en sonunda gelmeyeceğini kendinin de içten içe bildiği bir telefonu beklerken kaybetmesi en çarpıcı kısımlarındandı bana göre.
Yazarın nahif dili ve kullandığı betimlemeler çok hoşuma gitti. 2013 yapımı filmi de çoğu eserin uyarlamasına göre oldukça başarılıydı. Elbette tam olarak bir uyumdan söz edemesek de kitaptaki cümlelerin çoğunun aynen kullanılması, oyuncu seçimleri güzeldi. Bu sebeple, fazlasıyla kötü yoruma maruz kalmasını haksız buluyorum, eminim kitabı okuyup izlediğinizde ayrı bir keyif alacaksınız.
Bir Sanal Gerçeklik Oyunu
Okuduğum en sürükleyici kitaplardan biriydi! Hideo Tanaka'nın 13 yaşında icat ettiği Nörolink isimli bir sanal gerçeklik gözlüğü var ve Warcross da içinde bulunan oyun. Hideo artık 21 yaşında ve geçen yıllar içerisinde Nörolink artık bir yaşam biçimine dönüşmüş ve Warcross dünyayı kasıp kavuruyor, hatta her yıl Dünya çapında Warcross
Grishaverse evreninde geçen, 6 hikayeden oluşan bir kitap. Bazıları Gölge ve Kemik serisinin kitaplarında da vardı ama onları ikinci kez okurken sıkılmadım. Leigh' nin hayal gücüne ve yazım diline hayranım. En sevdiklerim "Duva Cadısı" ve "Su, Ateş Şarkısını Söylediğinde" oldu. İlki Hansel ve Gretel' in yeniden anlatımı, diğerinde Küçük Deniz Kızı çıkış noktası olarak alınmış. Ayrıca her hikayenin sayfalarını çevirdikçe yeni resimler eklenmesi çok hoştu. Eğer Grishaverse evrenini seviyorsanız bu kitabı da severek okuyacaksınız.
"Bir yarım ıstırap, diğer yarım umut içinde."
Jane Austen'dan okuduğum 3. kitap olan İkna; naif bir dille yazılmış, daha sakin ilerleyen ama sıkılmadan okuyacağınız türden bir kitap. Diğer eserlerinde olduğu gibi kırsalda geçiyor, o günkü toplumu ve sosyal statüye olan bakış açısını, insanların çıkar çatışmalarını yormadan, nokta atışıyla anlatmış yazar. İkna, Jane Austen'ın ölmeden
Koşullar her zamankinden daha zor. Kaybedilecek şeyler ise daha değerli.
Bazen öylesine "belki güzeldir alayım" dediğiniz ve okuduğunuzda "Ben ne düşünüyordum acaba bunca zaman bunu okumak için??" dedirten kitaplar çıkar. Bu seri benim için tıpkı böyleydi ama sadece bu noktada kalmadı. Her geçen gün daha fazla seveceğimi bildiğim ve bende hep ayrı bir yeri olacak karakterler İnej ve Kaz. Keşke unutup o aynı heyecanı tekrar tekrar yaşasam. Genelde çok sevdiğim kitaplar hakkında düzgün yorum yapamıyorum o yüzden tek diyebileceğim fantastik ve bol aksiyon seviyorsanız mutlaka okuyun :')
Yas yok, Cenaze yok
•Tam daha iyi ne yazmış olabilir derken Leigh'nin kaleminden her sayfasını bayılarak okuduğum, nefes kesici bir kitaptı. Grishaverse serisinden daha fazla sevmiş olabilirim hatta. Kurgusu, karakterleri, diyaloglar.. Her açıdan harikaydı.
•Hayalet ismiyle nam salmış yetenekli casus Inej, içine işlemiş nefretin ve intikam hırsının zehrini fark eden mahkum Matthias, ülkesine duyduğu özleme rağmen verdiği sözler uğruna pek çok şeyi göze alan cellat Nina, bahis düşkünü ve tehlikeden uzak duramayan keskin nişancı Jesper, rahat hayatını bir kenara bırakıp hiç bilmediği bir kargaşaya adım atan dahi Wylan ve hepsini bir araya getiren, yüreğinde geçmişinin ağırlığını taşıyan, uzman hırsız Kaz..
•Neredeyse imkansız bir görev için toplanan 6 karakterimizi de okurken çok keyif aldım. Özellikle Kaz, Inej ve Nina'yı. Bu arada kitap öyle bir yerde bitiyor ki seriyi hemen bitirmeyeyim diye diğer kitaba anında başlamamak için kendimle küçük çaplı bir savaş veriyorum.. Kısa bir aradan sonra devam artık. Herkese keyifli okumalar!
O Kendi Güçlerini Kabul Etmese Bile Tüm Dünyanın O Güçlere İhtiyacı Var
Seriye güzel bir devamdı, her sayfasını soluksuz okudum. İkinci kitap olduğundan pek bir şeyden bahsedemeyeceğim ama bence oldukça başarılıydı. Bu kitapta yeni bir karakter geliyor ve bence siz de benim kadar seveceksiniz. Yine de Darklina kısımları favorim olarak kaldı. Malyen ise.. Spoiler vermeden anlatamam ama okuyanlar bilir özellikle bir kısım vardı ki ancak bu kadar sinir bozucu olunabilirdi. Hemen üçüncüye başlıyorum :')
"Sen ve ben dünyayı değiştireceğiz."
Leigh Bardugo okumayı uzun zamandır istiyordum ve bu ay dizisi de çıkacağından Gölge ve Kemik'le başlamaya karar verdim. Okurken sayfaları ne ara çevirdiğinizi anlamayacağınız kadar sürükleyici, gereksiz detaylara girilmeden yazılmış bir kitaptı. Yazarın dilini de sevdim. Ayrıca konusu da çok orijinal bence, değişik bir şeyler okumak istiyorum diyenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Karakterlerden bahsedecek olursak, Malyen'i ne sevdim ne sevmedim açıkçası ama Alina okurken çok zevk aldığım, çoğu yerde kendimle özdeşleştirdiğim ve şu ana kadar okuduğum fantastik kitaplar arasında en sevdiğim kadın karakterlerden biri. Darkling de yine aynı şekilde favorim. Enemies to Lovers türü bir şey bekliyorum ilerleyen kitaplarda.
Bu arada sonda yer alan Duva Cadısı ve Terzi bölümlerini de çok beğendim, yazarların bu tür kitabın geçtiği evrenden farklı hikayeler ya da başka bir karakterin geçmişini, bakış açısını yazmalarını oldukça seviyorum.
Belki de fazla beklentiyle başlamadığım için ama kitaba bayıldım diyebilirim diğer kitapları da yakında okumak istiyorum. Fantastikten hoşlanan herkese bir şans vermelerini öneririm
Sürekli alıntı ve çizimlerini gördüğüm, bana sıkça önerilen bir seriydi Dikenler ve Güller Sarayı. Serinin ilk kitabı diğerlerine göre fazla sevilmemiş, bende de durum aynı oldu. Kötüydü diyemem çünkü bazı kısımları gerçekten bana o fantastik, büyülü atmosferi verdi ama başta Feyre olmak üzere çoğu karakter o kadar sorunluydu ki kitabı okurken sinir krizi geçirip durdum.. Kitap aslında Güzel ve Çirkin retellingi ve konu olarak çok güzel şeyler vadediyor. Ama Belle'i ne kadar seviyorsam Feyre'den o kadar nefret ettim.. O kadar uyumsuz ki aslıyla. Yine de masala farklı bir perspektif katmış ve güzel bir kurgu ortaya çıkarmış yazar. Diğer kitaplarını yakın zamanda okumak istiyorum. Umarım en azından biraz sağduyu kazanmış bir Feyre, bol aksiyon ve daha fazla Rhysand okuruz :')
Kötülük, ortadan kaldırılmalıdır.
Agatha Christie'nin alıştığımız çizgisinde, hızlı başlayan, şaşırtan olaylarla dolu ve çabucak biten bir kitaptı. Yeri geldiğinde karakterlerin her birinden şüphe duyacak, ipuçları yakalayacak ve sonundaki ters köşeye şaşıracaksınız.
Mary Dove karakteri özellikle ilgimi çekti keşke daha güçlü bir backstorysi olsaymış diye düşündüm. Bunun dışında takıldığım tek yer birkaç karakterin yaptığı şeylerin bir açıklaması olmamasıydı, yazarın sanki başta okuyucuyu kuşkuya düşürmek için bilinçli olarak yerleştirdiği ama belli bir kısımdan sonra hiç görmediğimiz karakterlerdi, kitapta bunlar da mantıklı ve hikayede rol alacak şekilde sunulsa daha iyi olurdu bana kalırsa.
Yine de benim için keyifli bir okuma oldu, polisiye sevenler hatta ilk kez Agatha Christie okuyacaklar bir şans verebilir.
