Düzdür,şər böhtan izsiz sovuşub getmir,çətin unudulur.İnsanın qəlbinə,lap kiçik də olsa,şübhə toxumu salır.Cücərməsə də çürüyüb qalır bu toxum qəlbində.Yara kimi,çiban kimi....
Yıllar önce unuttuğu bir sebebi vardı aslında, bu ağrıya hafızasının dehlizlerine gömdüğü günahının neden olduğunu belli belirsiz hissediyordu; ama kırk yıldır hatırlamamak için elinden geleni yapıyordu, sızlayan içini kurcalamıyordu, kurcalarsa ruhundaki çıban patlayacak, zaten zor dayandığı dünya tümden irine batacak.
Reklam
AHLÂKSIZLIK KANSERİNİN ÇARESİ...
Şimdi, bünyeyi içten içe kemiren bir kanser ile karşı karşıyayız ve hâlen tecavüz gibi, ırza geçme gibi işin yalnız cildin sathında çıban gibi baş veren emarelerine takılmış kalmış bulunuyoruz. Bu çıbanın tedavi edilmesini istiyorsak, daha derinlere inmek zorundayız. Öncelikle ahlâk kanseri olduğumuzu kabul etmemiz, ardından da derinlemesine tahlillerle bir tarih muhasebesine başlayıp doğu batı muhasebesi yapmak ve bunları yaparken çeşidini teşhis ettiğimiz kanserin cinsine göre esas, usul ve gayeler belirleyerek tedavimizi gerçekleştirmeliyiz. Hülasa, şeklen –halen- muhafaza edebildiğimiz insanlığımızın muhtevasını da insanlaştırmamız gerekmektedir; yeniden insan olmakla ancak bu hastalıktan ve onun tezahür eden emarelerinden kurtulabiliriz. Yoksa yargıya, bu hastalığın neticesi olan “çıbanları” sıktırmak aslî bir tedavi metodu olamaz; olsa olsa zaman kaybettirici ve bu arada hastalığı daha azmettirici bir saik olur. Ahlâkın müesseseleşemediği yerde hukuk da olmaz, cemiyet de olmaz, devlet de olmaz. Yalnız ferdlerin kendi başına buyrukluğuna eşlik eden bir ahenksizlik olur ki; bunun neticesi de hayvanî insiyaklarla hareket edip, insan gibi muamele görmeyi bekleyen hedonist, sapkın, kimi zaman manyak, menfaatperest, anlayışsız, faziletsiz hilkat garibelerinin türemesidir.
Sayfa 4 - Ömer Faruk Akcebe, Frankensteinlaştırılmak İstenen ToplumKitabı okuyor
Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
Yabancı, Kaçak, Kör, Dilenci, Çıban, Fitneci
Eğer o, evrenin neler barındırdığını bilmiyorsa dün­- yaya yabancıdır ama orada olan bitenleri bilmeyen biri de yabancıdır. Sosyal görevlerinden kaytaran kişi kaçaktır. Akıl gözünü kapatmış kişi kördür. Bir başkasına ihtiyaç duyan, yaşamını sürdürmek için gerekenleri kendisi karşılayama­yan biri dilencidir. Olan bitenlerden memnun olmadığı için ortak doğamızdan kendini soyutlayan kişi çıbandır; seni ve her şeyi yaratan doğadır çünkü. Ruhunu diğer tüm akıllı canlıların bir parçası olduğu ruhtan ayıran biri, toplum için fitneci bir yurttaştır.
Sayfa 49
Dünya bir an Tanrı'nın parmağının ucundaki bir çıban gibi göründü gözüne.Bir bastırsa çıban patlayacak,çürümenin kokusu bütün evrene yayılacaktı.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.