Ne zaman seni düşünsem, bir kaydırağın son düzlüğünde, gözlerimi kapatıp ellerimi bırakıyorum taşların üzerine...
Sayfa 15 - Hayal YayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şey temiz topraklar kadar güzel kokmaz, üzerine yağmur yağmış taze çiçekler hariç tabii.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Eskisini yıkmadan bir arsanın üzerine yeni bir bina dikemezsin...
Sayfa 270 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
ERKEKLİĞİN ÖLÜMÜ
Hiroşima'daki nükleer patlamadan sonra üzerindeki giysilerin deseni kadınların tenine nakşolmuş, derler. Binlerce hikâye duydum ama hiçbiri bu kadar dokunaklı gelmedi bana. Neden biliyor musun? Kadının giysisinin üzerindeki desen onun ruhundaki şenliğin bir işareti değil mi? Bu dünyada kadınlar için o kadar az imtiyaz alanı var ki. Belki de bunların en güzeli, iç açıcı desenleri olan giysiler giyebilme hakkıdır. Erkeğe "ayıp" görülüp de kadına bahşedilen nadir zarafettir. İri güller, kır çiçekleri, gelincikler, zambaklar, stilize çiçekler geleneksel kadınsılığın en iddialı simgesi değil mi? Bir vahşet ateşi, bir eril şiddet yıldırımı o neşeli motifi yakarak, lanetli bir dövme gibi kadının tenine işliyor. Bir kadının sayısız kez bıçaklanarak öldürülüşünü izledim geçen gün. "Yardım edin" yakarışının perde perde soluşunu dinledim. O soğukkanlı kocanın bıçağını çekip kadının üzerine yürümesiyle birlikte orada bulunan herkesin nasıl ustaca sıvıştığına tanık oldum. Sonra da sustum. Tıpkı giysilerdeki çiçek motiflerinin ateşle tene nakşolması gibi, kadınlığın feryatları hepimizin ruhuna ateşle oyuluyor. Kadının kaybettiği bir savaşta kimsenin kazanma şansı yoktur. Yalnızca izliyoruz. "Ölüyorum, yardım edin" diye feryat eden bir kadının öldürülüşünü izlemekle ölüyoruz. Öldürülen her kadınla biraz da erkekliğimiz ölüyor. Ve biz susuyoruz. Kimseye söyleyecek bir sözümüz yok. Kimseye susacak bir sözümüz bile yok. Kendi kendimize susuyoruz. Kendi kendine susana da deli denir mi?
Düşünme... Hisset. Anlamaya çalışmadan, müziğin senin üzerine bir deniz gibi yayılmasına izin ver. ..
Sayfa 107 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Bana inanın, aşkla geçen bir ömür yeryüzü yasasının ölümcül bir istisnasıdır;bütün çiçekler solar, büyük sevinçlerin yarını varsa bu kötü bir yarın olacaktır. Gercek hayat, acılarla dolu bir hayattır, taracanın altına sokulan ısırgan otudur, üzerine güneş degmediginden yemyeşil durur... .
Sayfa 99 - martı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.