Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazen insan ilişkilerinin kum ya da su gibi yumuşak bir şey olduğunu, belli kapların içine dökerek onlara biçim verdiğimizi düşünüyorum. Bir annenin kızıyla olan ilişkisi "anne ve çocuk" etiketli bir kabın içine dökülüyor, sonra iyisiyle kötüsüyle o ilişki o kutunun şeklini alıyor ve onun içinde muhafaza ediliyor. İki mutsuz arkadaş belki kız kardeş olsalar aralarından su sızmazdı ya da bazı evli çiftler aslında ebeveyn ve çocuk olmalıydılar, kim bilir. Peki biçimi önceden belirlenmemiş bir ilişkiye şekil vermek nasıl olurdu? Suyu boşaltmak ve dökülmesine izin vermek. Herhalde herhangi bir şekil almaz, oraya buraya saçılırdı.
Sayfa 94
"Kovalama" ile dopamin, "dokunma ve güven" ile oksitosin, "statü" ile serotonin ilişkilidir. ilginç bir şekilde gülme ve ağlama ile de salgılanan endorfıni çiftler birbirinde tetikler. Sevgilisi ile ayrılan, kavga eden insanlarda kortizol salgılanır, kendilerini kötü hissederler . Beyin, genlerin devamı fırsatının kaçırılacak olmasına tepki gösterip bu konuda bir şeyler yapmak için insanı mutsuz eder.
Reklam
“Dr. Yanık mutsuz evliliklerden sıkılıp iyi/mutlu evliliklerle ilgili bir çalışma yapmak istiyor. Otuz beş mutlu evli çiftle yüz yüze yapılan derinlemesine görüşmeler sonunda mutlu evliliklerinin temelinde yedi özellik bulunduğunu gözlemliyor. Özetle, mutlu evlilikleri olanlar: 1. Doğru kişi ile evli olduklarını düşünüyorlar ve evliliklerine bakışları olumlu; 2. Birbirlerinin farklı taraflarını kabul ediyor ve bu farklılıkları yönetmeyi biliyorlar; 3. Aralarında nasıl tartışacaklarını biliyorlar; birbirlerini incitmeden tartışabiliyorlar; 4. Aralarında küs kalmıyorlar; 5. Birbirlerini çekici buluyorlar ve cinsel hayatlarını devam ettiriyorlar; 6. Şu altı alanda çıkan sorunlarda, aralarında konuşup uzlaşabiliyorlar: - Aileler arası ilişkinin nasıl olacağı, - Cinsel yaşamın sıklığı ve içeriği, - Çocukların eğitiminin nasıl yapılacağı, - Eve giren paranın nasıl yönetileceği, - Ev işlerinin kimler tarafından ve nasıl yapılacağı, - Boş zamanların nasıl geçirileceği; 7. Arkadaşlıkları iyi. Mutlu çiftler eşleriyle beraber olmaktan kaçmıyorlar; aksine beraber olmaktan hoşlanıyorlar. Mutlu evliliklerin 7 özelliğine baktığınız zaman eşlerin iletişim olgunluğuna sahip olduğunu ve ilişkilerinde birbirlerine önem verdiklerini, güvendiklerini, birbirlerini farklarıyla oldukları gibi kabul ettiklerini, sevdiklerini ve saydıklarını görüyorsunuz.”
Sayfa 137Kitabı okudu
"Mutlu ya da mutsuz tüm çiftler çatışma yaşar."
Sosyal medyada gördüklerimizi gerçek zannedince kendimize karşı daha acımasız olabiliyoruz. Çünkü orada herkes çok güzel, çiftler çok mutlu, bir sürü insan dünyayı geziyor, birçoğunun her anı eğlence ile geçiyor. Sen evinde telefonunun ekranından diğer insanların hayatına bakınca, kendi hayatın gözünde basit ve değersiz görünmeye başlıyor. Burada dikkat etmen gereken şey, sosyal medyadan sunulan hayatın gerçek hayatla bir ilgisi olmadığı. Kimse sıradan bir gününü, işyerinde çalışmaktan saçı başı dağılmış halini, toplu taşımaya bindiğini, eşiyle mutsuz olduğu zamanları, evde sıkıntıdan patladığı anları sosyal medyada paylaşmıyor. Buna sen de dahilsin. Ancak kendin de bunu yapıyor olmana rağmen, diğer insanların paylaştıklarını bir zaman çizgisinde arka arkaya görünce, sanki onların hayatı sadece paylaştığı ışıltılı anlardan ibaretmiş gibi gelmeye başlıyor.
Bağlanma tarzının ilişkideki iletişimin yani sıra eşlerin birbirleri hakkında yaptığı yüklemeleri nasıl etkilediğini de görebilirsiniz (Collins & Feeny, 2000; Simpson, Winterheld, Rholes, & Orina, 2007). Örneğin kaygılı birisi kaçınmacı birisiyle ilişkiye girdiğinde neler olur? Araştırmalar kaygılı ve kaçınmacı insanların, ilişki şemaları
Sayfa 602Kitabı okudu
Reklam
Mutlu ve mutsuz çiftler arasındaki fark, ne kadar kavga ettikleri ya da ne sıklıkta kavga ettikleri değil, öfkelerini ve anlaşmazlıklarını ifade ediş biçimleridir. Gerçekte, evliliğin sağlık durumunu teşhis etmenin en kolay yolu, nasıl kavga edildiğine bakmaktır.
Sosyal medyada gördüklerimizi gerçek zannedince kendimi­ze karşı daha acımasız olabiliyoruz. Çünkü orada herkes çok gü­zel, çiftler çok mutlu, bir sürü insan dünyayı geziyor, birçoğunun her anı eğlence ile geçiyor. Sen evinde telefonunun ekranından diğer insanların hayatına bakınca, kendi hayatın gözünde basit ve değersiz görünmeye başlıyor. Burada dikkat etmen gereken şey, sosyal medyadan sunulan hayatın gerçek hayatla bir ilgisi olmadığı. Kimse sıradan bir gününü, işyerinde çalışmaktan saçı başı dağılmış halini, toplu taşımaya bindiğini, eşiyle mutsuz ol­duğu zamanları, evde sıkıntıdan patladığı anları sosyal medyada paylaşmıyor. Buna sen de dahilsin. Ancak kendin de bunu yapı­yor olmana rağmen, diğer insanların paylaştıklarını bir zaman çizgisinde arka arkaya görünce, sanki onların hayatı sadece pay­laştığı ışıltılı anlardan ibaretmiş gibi gelmeye başlıyor.
Sayfa 181 - İnkilap YayıneviKitabı okudu
Bazen insan ilişkilerinin kum ya da su gibi yumuşak bir şey olduğunu, belli kapların içine dökerek onlara biçim verdiğimizi düşünüyorum. Bir annenin kızıyla olan ilişkisi "anne ve çocuk" etiketli bir kabın içine dökülüyor, sonra iyisiyle kötüsüyle ilişki o kabın şeklini alıyor ve onun içinde muhafaza ediliyor. İki mutsuz arkadaş belki kız kardeş olsalar aralarından su sızmazdı ya da bazı evli çiftler aslında ebeveyn ve çocuk olmalıydılar, kim bilir. Peki biçim önceden belirlenmemiş bir ilişkiye şekil vermek nasıl olurdu? Suyu boşaltmak ve dökülmesine izin vermek. Herhalde herhangi bir şekil almaz, oraya buraya saçılırdı.
93 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.