Öyle ki -bu saçlarla ve bu gözler ve bu dudaklar ki aşk bacayı sarınca öptüğüm; onun da beni öptüğü dudaklar ki, onun aşktan anladığı benim anladığımdan, kıyaslanamayacak şekilde farklıydı ve uzaktı, öyle ki ona göre her şey, cinsel ilişki, doğamız, hisleri, algılar, ruhunu oluşturan düşünce ve eylemler, hatıralar, zevk, yanağım yanağına değerken hissettiği, her şey, her şeyimiz farklıydı; birbirine sarılan iki yabancıydık, -ama ne korkunç- sadece biri diğerine yabancı değil, kendi kendilerine de yabancı iki beden.