zehra

zehra
@ciklett
Çünkü biz, dünyayı iki kaşı arasında taşıyan, birbirine tutunmuş iki umuttuk. Çünkü ardımızda, mezarını mutluluk sanan bir ülke vardı. Çünkü sığındığımız deniz dağların eteğindeydi. Çünkü girdiğimiz sularda koca bir halkın gözleri yakamozlanıyordu.
Sayfa 23
Reklam
İki yenilgiden, yaşama sevinci adına bir olanak yaratmanın acemi bilgeleriydik.
Sayfa 23
Kâküllerine düşen çiy tanelerini topladım sabaha karşı. Doğan günden kırmızılar sürdüm yanağına. Saçının telinden tırnağının ucuna dek öptüm incelikle. Sonra alıp yalnızlığımı yanıma, biraz daha tutkun, biraz daha iyimser, döndüm yeniden bıraktığın boşluklara. 1997
Sayfa 15

Reader Follow Recommendations

See All
Dün akşam aldım seni yanıma; gücenikliğini aldım, vazgeçişini; ilk karşılaştığımız günkü sesini; benim dönüp dönüp gidişlerimi, senin gittikçe bir kuyuya benzeyen suskunluğunu... Yolların kentten koptuğu bir uzaklığa varıp durdum. Sonra bir ağacın yalnızlığına oturdum. Üşüyen yerlerini aldım kirpiklerimin arasına, sana dünyayı gösterdim uzaktan. Güneşin büyüsünü, taşların sesini; nasıl yer değiştirdiğini dağların. Onca çokluğuna karşı yıldızların yalnızlığından söz ettim. Hiçbir şeyin bize uzak olmadığından. İnsan sustuğu yerde yenilmez her zaman, dedim. Gözleri içine göllenen hapislerin ufkunu anlattım. Sanayi çıraklarını, hastaların yaşama gücünü. Gözyaşını küçümseyenin acısı da olmaz sevinci de, dedim. Azalan bir bütün olmaktansa parçalanarak çoğalmanın ne anlama geldiğinden söz ettim.
Sayfa 15
Unuttukça büyüyordum, alıştıkça büyüyor.
Sayfa 21
Reklam
Ölenlerin bir gün dönecekleri bir yere gittiklerini, ama geride bıraktıklarına kırgınlıkları geçmediği için bir türlü dönmeye yanaşamadıklarını sanırdım.
Sayfa 17
Günlerin onca darlığı içinde genişlik duygusunu kırlangıçlar öğrettiyse, uzakların tohumunu trenler attı içimize. Bizim dışımızda tüm dünya raylardandı.
Sayfa 13
Susmaktan yontulmuş kara kuru birer heykeldi herkes. Gülmek, yaşama sevincinden çok bir zembereğin boşalmasına benzerdi.
Sayfa 12
Kimse yaşamadan bilemezdi elbet, nereye, neden giderse gitsin, tüm yolculukların insanı çocukluğuna götürdüğünü. Geçmişini bir mühür gibi gözlerinde ve adımlarında taşıdığını insanın.
Sayfa 10
Anılarından başka gerçeği kalmamıştı. Gitmek diye oturduğu her yerden gitmek diye kalkıyordu.
Sayfa 10
Reklam
Durduğu yerde değersiz bir bütün olarak kalmaktansa, parçalana parçalana gitmenin büyük doğruluğuna inandırmıştı kendini.
Sayfa 10
Burada mutluluk kişiliksiz bir duyguyken, uzaklarda acı bile yaşama bağlıyordu insanı.
Sayfa 10
Önünde yalnız onun gördüğü bir uçurum var da ardından binlerce kişi itiyormuş gibi bir gerilme içindeydi
Sayfa 9
Dünyayı senden geçirerek sevdim. Geri çekilmem yakışmazdı seni sevmeme.
Sayfa 8
Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu.
Sayfa 8
256 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.