Kitabı okurken, bir anda kendimi hayatın ve ölümün manasını sorgularken buldum. Malum, akşam yemeğinden sonra böylesi ağır bir okumaya dalmak pek de akıllıca değildi.. Hele ki "Doğru ve dürüst bir hayat yaşadım. Peki, neden bu kadar acı çekiyorum?" cümlesi, beni derin düşüncelere gark etti.
Lakin, eserin bazı kısımları oldukça melankolik idi. İvan İlyiç'in sürekli elem ve ıstırap çekiyor olması da beni depresif havadan kurtulmak için çikolata arayışına itti :)
Artık kitabı kapatırken, sadece hüzünlü değil, aynı zamanda hayat dolu bir hisle de doluyum)