Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri.
Üç beş gün öyle kalır
Sonra erir giderdi.
Kaybolursa da ne çıkar
Yazılmış o kadar şiir
Onca acı, tedirginlik
Bir avuç su oluverir.
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ya da denizin yaladığı
Bir kıyıya bırakmak…
Boğulup gitsin sesim
Uçsuz bucaksız bir koroda
Duyulmayacaksa silah sesleri
Girdiğimiz her sokakta.
Çektiğimiz bunca acıyı
Varsın hiç bilmesin çocuklar
Barışa, kardeşliğe dair
Yarın nice şiir yazarlar.
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ve sonra çekip gitmek
Dalgın bir cırcır böceği gibi.
Kaçıncı Orhan KEMAL eseri oldu? 18 mi 20 mi? Murtaza, Önce Ekmek, Eskici ve Oğulları ile başlayıp Bereketli Topraklar Üzerinde ile zirve yapan bir okuma serüveni. Ne serüven ya! Okudum okudum ama bende de ciğer kalmadı artık. Dünya üzerinde bu kadar mı dert olur bu kadar mı çile olur. Çırçır makinelerinde kolu bacağı kopan, saatlerce çalışıp
Sanat adına her türlü girişimleri takip etmek harika bir duygu. Başarı ve sonrasındaki tamamlanma duygusunun getirdiği o harika his. Bir çırçır fabrikasının sanat galerisine dönüşmesi ve En iyi 100 fotoğrafın olduğu bir sergi açılışımız oldu. Hepsini paylaşmak, sizlere aktarmak isterdim fakat tabi ki mümkün değil. 🤗
#seyhançırçırsanatgalerisi
Cırcır böceklerinin düetleri, derenin tüyleri diken diken eden soğuk sesi, yıldızların bir karış kadar yakınlığı, karanlığın ürperticisi sessizliği…
Bambaşka anlamlar katıyor okuduklarıma. Şehrin gürültüsü içerisinde düşünemediğimi düşündürüyor. Ve gerçekten “Her şeyin yok olduğu anda bile bir ümit vardır.” sözüne inanmamı sağlıyor bu sessizlik.
Sessizliğin vermiş olduğu ruhani dinginliği, sessizliğe kavuşunca daha çok özlediğini anlıyor insan.
Kocaeli, Eylül 2023