Uyumuşum, diye söylendi. hava aydınlanıyordu. kadını tekrar görmek için gözlerini kapadı. hayaller ve kelimeler, rüyadaki anlamlarını hemen kaybettiler. oyunlar tek başına oynanmıyor evladım hikmet. saatine baktı: altıya geliyordu. şimdi albayımı uyandırmak olmaz. işte hürriyet, işte çalışmıyorsun; daha ne istiyorsun? neler yapacaktık değil mi?
YUSUF ATILGAN'IN BU ÖDÜLLÜ ÖYKÜSÜNÜ OKUMALISINIZ.
EVDEKİ Bugün karşı arsaya yığılı kalasları kaldırdılar. Kocaman kamyonlar onca kalası iki saat içinde aldı gitti. Hiç ayrılmadım pencereden. Annem bir iki kere “ne oturuyorsun, ortalık süpürülecek” dedi: aldırmadım. On yıl önceki arabayı düşündüm durdum. Okul dönüşü bu pencereden top oynayan çocuklara bakardım. “Kız, koca mı arıyorsun arada?”
Reklam
DTCF'nin iç yüzü
BİR FAKÜLTENİN İÇ YÜZÜ Ulus Meydanından Yenişehir’e doğru muazzam büyük caddenin üzerinde uzayan bir bina var. Alnında, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” yazılı. Hayran hayran bakıyorsunuz. Ne güzel bina, ne büyük söz. Hele bir de içeri girin. Korkmayın, çekinmeyin. Bu fakültenin içini, dışını ben çok iyi bilirim. Dört yıl orada bulundum. Ben