zeynep

“Vâkıa, Ahmet de sakindi. Fakat yaratılıştan öyle idi. O, kendisini kabahatli bulan adamdı. Bilhassa, doğuşunun hazin tesadüflerini öğrendiği günden beri -kimden, nasıl? Bunu hiç biri bilmiyordu. Belki de komşulardan biri söylemişti;- daima köşesinde, daime evi yadırgar olmuştu. O kadar ki, biraz fazla şımartılmak istense, hatırımı alıyorlar düşüncesine kapılıyor, gözlerine yaş birikiyordu. Bu, her yerde tesadüf edilen şeylerdendir. İnsanlar bazen doğuştan mahkûm olurlar, saz parçası kendiliğinden kırılırdı.”
Sayfa 14
Reklam
“Bana renk bile sormayın - bir beyazdan ya da sarıdan ne anladığınızı bilmeden size yanıt veremem.”
Sayfa 21

Reader Follow Recommendations

See All
“Söz aynaysa, yansıtır yalnızca - hiçbir zaman kendisi değildir. İnsanlar bu aynaların düz mü eğri mi olduğuyla ilgilidirler; benimse aynaları kırmak, en büyük zevkim.”
Sayfa 20
“Birisinin ölümüne üzülmek bile, o kimse için bambaşka bir ölüm düşlediğimiz içindir. O nedenle, insan yaşamı yarıda bırakıp, başka bir şekilde çekip gitmelidir.”
Sayfa 19
Reklam
“Niye unutayım ki? Unutamamak değil, unutmaktır acı olan.”
Sayfa 12
“Biraz bir şeyler biliyorum tabii; ama anlatmaktan korkar oldum. Neyi anlatsam, onu kaybediyorum.”
Sayfa 11
“Sormaktan nefret ederim - kim neyi bilebilir ki? Ne sorarsanız sorun, herkesin hemen kendini düşünmesi ve kendini anlatmaya başlaması bu yüzdendir.”
Sayfa 10
Bir cümle söyleyebilmek için -o da çoğu kez yalan- koca kitaplar yazılıyordu. En azından kapaklarına "Bu kitap bilmemkaçıncı sayfadaki o sarsakça cümleyi söyleyebilmek için yazılmıştır" diye bir not düşülebilirdi. Böyle olmayınca, kitabın anlatmak istedigi saçmalık yüzlerce sayfanın arasına gizleniyor; ne yazan ne de okuyan, bunca kalabalığın arasında aradığını bulabiliyordu. Bir de anlamadığın ya da kendi bildiğini kitaba söyletmeye gelince iş, "Pes!" dedi içinden.
Sayfa 9
“Bir dükkanın kapağına ilişti gözü. Kapının tokmağına başı ancak erişebiliyordu. Çukur, siyah gözlerini cama dikip, paramparça etmeyi denedi. Birkaç dakika... Başaramadı. Her yer insan doluydu, her yer; her bakışsızlığı bir gövde kırıveriyordu.”
Sayfa 7
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.