"Çiğdem Hanım’ı daha önce hekim muayenesine götürmüşler. Ama o hekim her ne tahsil etmişse, normal bir teşhiste bulunamayıp, genç kadını cin çarpmıştır diyerek Topkara ticarethanesine yollamış!"
Bilemezsin, her sabah umudumla kaç defa
Çiğdem gibi tutarım bembeyaz ellerini
Yaralı bir kartalım doruklarda büzülen
Atlılar kuşatıyor kirpiklerinden beni
Donec eris fe lix, multos numerabis amicos
İyi günlerinde çok dostun olur, zor günler geldi mi, yapayalnız kalırsın!
Sayfa 75Kitabı okudu
Curae leves loquuntur ingentes stupent.
Budalalar konuşmaya çalışır, büyük adamlar susar!
Sayfa 65Kitabı okudu
Contumeliam nec fortis pote nec ingenuus pati
Hakarete ne cesuru katlanabilir, ne de soylusu!
Sayfa 60Kitabı okudu
Contra hostem aut fortem oportet esse aut supplicem.
Düşmanının karşısında ya cesur olmalısın, ya da diz çökmelisin!
Sayfa 60Kitabı okudu
Caelum non animum mutant qui trans mare currunt
Denizin ötesine koşanlar sadece gökyüzünü değiştirirler, ruhlarını değil!
Sayfa 53Kitabı okudu
Minus solum, quam cum solus esset.
Yalnız olduğum zamanki kadar yalnızım!
Sayfa 156Kitabı okudu
Non virtute hostium,
sed amicorum perfıdia decidi.
Beni yıkan düşmanlarımın cesareti değil,
dostlarımın sahtekârlığı oldu!
Sayfa 193Kitabı okudu
Odium est ira inveterata.
Kökleşmiş öfke, nefret uyandırır!
Sayfa 209Kitabı okudu
Omnia mutantur, nihil interit
Her şey değişir, hiçbir şey yok olmaz!
Sayfa 211Kitabı okudu
Paucorum improbitas est multorum calamitas.
�-�
Birkaç kişinin onursuzluğu, birçok kişinin felaketidir!
Sayfa 217Kitabı okudu
Gelmeyeceğini bildiğimden seni daha da çok seviyorum.
Sayfa 86Kitabı okudu
Tanrı onu terk edeli çok oldu.
Sayfa 81Kitabı okudu
Neden şimdi? Neden yıllardır derin bir kuyuyu kapatır gibi üzerine beton döküp bastırdığı tüm duygular birdenbire çıkmaya başladı?
Sayfa 77Kitabı okudu