Umudun üşüyor ellerimde...Ve düşüyor gözlerimden bir bir hatıraların...Kırık kalbimin orta yerinde dünden kalma bir yangın...İçimden bir çığlık kopuyor,sana sitem dolu yalvarışlarımla birlikte...Korkuyorum yar...Senden gitgide uzaklaşıyorum...Korkuyorum yar...Sensizliğe günden güne alışıyor,sonunu kestiremediğim bir kıyamete
Ama kara kalemle çizgiler üzerinden tekrar tekrar geçmez, çizgileri kuvvetlendirmezsek yani ortaya koyduğumuz taslak üzerinde devam etmezsek kendimizi dış etkenlerin girdabına tekrar kaptırıp bilincimizde inşa ettiğimiz her şeyi yitirebiliriz..
Reklam
Yüzümü kaç kere yıkarsam yıkayayım değişmiyor alnımdaki çizgiler, gözümdeki kanlı damarlar yok olmuyor.
"Cenab-ı Allah, önce bütün kürelerin en büyüğü ve parlağı olan güneşi, sonra ayı yaratmıştır. Daha sonra Cebrail (A.S.) Cenab-ı Hak'kın emriyle Ayın yüzünü kanadıyla silerek ışığını yok etmiştir. Böylece aydınlığı sönüp gece ile gündüz ayırd edilsin ve onunla sene ile ayların hesabı bilinsin. Ay yüzünde çizgiler gibi görünen siyahlıklar, sönmüş olan ışığının izleridir."
Sayfa 38 - Erzurum Araştırma YayıncılıkKitabı okuyor
The Alienist (2018)
Aşağı doğru sert çizgiler ve harflerin aşırı eğimli olması büyük acılar çekmiş birini işaret ediyor. Bu kişinin öfke ve şiddete başvurmadan huzur bulma imkanı yok....
Herkes gönülsüzce de olsa önünde sonunda bir taraf tutuyordu. Çünkü insan siyasal partileri ve onların birbirleriyle çatışan "çizgiler"ini zerre kadar umursamasa bile, işin içine kendi yazgısının karıştığı çok açıktı.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Arap milliyetçiliği etnik çizgiler üzerinden imparatorluğun parçalanmasına sebebiyet vereceğinden, Osmanlı sultanı ve Arap tebaası arasında devam eden ilişkiyi İslami modernlik söyleminden daha fazla bozma potansiyeline sahipti. Arap milliyetçiliği çalışan akademisyenler, ideolojinin tam olarak ne zaman yaygın popüler bir fenomen olarak ortaya çıktığıyla ilgili tartıştılar ve 20. yüzyılın başında bazıları, Arap milliyetçiliğinin Abdülhamid döneminin sonunda zaten açıkça ifade edildiğini ileri sürdüler. 20. yüzyılın sonraki dönemlerinde yazan tarihçiler ise siyasi Arapçılığın yükselişinin köklerini Jön Türkler dönemine, hatta daha da ileriye ittiler. Yeni ortak görüş imparatorluktan ayrılıp bağımsızlığını elde etmeyi hedefleyen Arap hareketinin nispeten geç ortaya çıktığı ve büyük oranda hamilik için devlet tarafından ihmal edildiğini hisseden yeni orta sınıf tarafından desteklendiği yönünde. Buna rağmen, büyük oranda eski ayan ailelerinden gelen ve askerlikte hizmet vererek veya toprak elde ederek devletten yararlanan bu bireyler kendileri için mümkün olan son noktaya kadar Osmanlılara sadık kaldılar.
Sayfa 219Kitabı okudu
Bu devrin İnsanı mıyız?
Teknolojiyi ne kadar sevsemse oyunlar, animeler, music çeşitliliği bir o kadarda bana negatif etkileri var. Eskiden ufak bir tebessüm ile mutlu olan çocuklarin bu devirde Iphone Pro Max ile mutlu edemediği çocuklarını görüyorum. İnsanlara bakıyorum sanki marketteymiş gibi eş arıyorlar elinde seçenek çok oldugu için her yerni seçenek bir öncekinin ışığını engelliyor. Bu nasıl bir etkileşim? Ya kırmızı çizgiler? Eğitimsiz çocukların topluma verdiği zararlar? Reddit, Facebook, Discord vb. Gibi programlarda kendi toplum değerlerine küfür eden çocuklarin sorumlusu kim? Bunlari nasıl düzeltebiliriz? Kendime defalarca diyorum "Gücünün yetmediği seyleri düşünme diye." ama malesef yapamıyorum. Yanlış yöne evrilen bu topluma küsmeyi denedim olmadi... Biraz spesifik oluyor ama Konuşanları izleyen bir sahsın neye güldüğünü bile anlamiyorum... Özel hayat denilen seylerin özgürlük, mizah gibi kavramlar altında hoş bir sekilde sunulması ne kadarda içerisinde çin tozu (Msg : Mono sodyum glutamat) basılmış besin kalitesinin leş olduğu hazır gıdalara benziyor. Ufak zamanlı zevkler için nasil zararli gida yemiyorsak (Çünkü bize kalıcı hasar bırakabilir.) Zihnimize ve Bilinçaltımızada sahip cıkalım. Ve eğitmeyecekseniz çocuk yapmayin. Bu ülkenin kekolara değil insanlara ihtiyaçı var.
Zaman değil geçen ömürmüş anlamadık, Tükendik bizde yıllar yılı yaralandık Bana bıraktığın yüzümdeki bu çizgiler Alıp götürdüğün ömrümün baharları...🎶🎵
Ellerimi tuttu, avuç içindeki çizgilerin anlamını bilip bilmediğimi sordu. Hatırlıyorum biraz, okumuştum. Kader çizgisi, hayat çizgisi, kalp çizgisi... Dizine uzanmıştım. Uzun, simsiyah saçlarımı başımın altından kurtardı. Çizgiler, dedi, hiçbirine inanmıyorum. Tanrıya da inanmıyorum ki.
Sayfa 12
Reklam
Halbuki ömrünün çoğu, sana zarar veren şeyler uğrunda mahvolup gitti de sen halâ uslanmadın! İhtiyarlığı görmüyor musun, geldi, çöktü, başına çizgiler çekti! Başının yan taraflarında ki saçları kırarmış olan bir kimse, ölmüş sayılır. Yazıklar olmuş sana ey nefis! Kurtuluş çareleri ara, İtaat et, hûlûs göster öğütlerimi dinle ve kalbine nakşet! Evvelki devirlerde gelip de mahvolup gidenlerden ibret al! Ölümün ansızın saldırmasından kork, seni gafil avlamasından sakın! Hidayet yollarında yürü ve ölümün pek çabuk geleceğini düşün! öldükten sonra gideceğin yer boş bir mezarın dibidir. Vah, o çürütücü çukura, o tamtakır yere girecek kimseye!
Sayfa 391 - Milli Eğitim Yayınları 1952 BaskısıKitabı okudu
*Her dokunuş insanın alnına yeni çizgiler ekliyordu.*
Sayfa 17 - KırmızıkediKitabı okuyor
Kitap okuyor mahkûm Halil. Çevirirken dizinde duran kitabın yapraklarını çok rahat bir ustalıkla kullanıyor bileklerinden demirli parmaklarını. Kitap ve kelepçelerle on üç senedir bu beşinci yolculuğudur. Gözlerinin altında çizgiler şakaklarında beyaz. Halil belki ihtiyarladı biraz. Fakat kitap, kelepçe ve yürek eskimedi. Ve şimdi yürek her zamankinden umutlu Halil okurken kitabını,
Dudaklar çatlak, mideler boş, köyler karanlık, dağlar tepeler çıplak, halk yoksul, millet düne küskün, gelecekten ümitsizdir. Bugüne kadar tatbikatına şahit olduğumuz siyasetin hile, iftira, yalan ve tertip gibi basit ve çirkin silahları imanlı Türk halkının siyasî hareketlerini zayıflatmakta, inancını sarsmaktadır. Bir tarafta toprağı seyreden tok insanlar, öte yanda toprağı yoğuran aç insanlar... Bir tarafta güzel vatanımızın toprağını süren, tohum saçan yabancı teknisyenler, köylerimizde inek sağan misyoner genç kızlar; öte yandan günün modasına takılıp giden ve kulüpleri tıklım tıklım dolduran memleket çocukları... Bir tarafta altı yaşından itibaren sorumluluk yüklenen ve fabrikalarda motorun gürültüsünü, tarlalarda güneşin hararetini bölüşerek sosyal adaletin tatbikatını veren vatan çocukları; öte yanda yüksek apartmanların gölgesinde ve sıcak odalarında sosyal adalet nutukları hazırlayan adaletsiz, şuursuz, ruhsuz bir topluluk... Bir tarafta yılda milyarları aşan içki masraflarından yükselen kahkahalar, öte yanda, bir damla su için sabahtan akşama kadar nöbet bekleyen susuzluktan çoraklaşmış köyler... Bütün bu çizgiler üç-beş yılın, üç-beş kişinin eseri değildir. Yüzyılların yüzyıllara taşıdığı yüktür.
İzah etmek için resim çizdiği de olurdu. Bir defasında yere kare şekli çizmiş, bu karenin ortasından dışarı uzanan bir çizgi çekmiş, çizginin üstüne de ufak ufak çizgiler çekerek şöyle buyurmuştu: "Şu çizgi insandır, çevresini çepeçevre saran (kare) ise ecelidir. (Karenin) dışında kalan çizgi, insanın peşine düş- tüğü fakat ecelinin ulaşmayı engellediği emelleridir. Şu küçük çizgiler ise musibetlerdir; birisi insanın başına gelmese diğeri, o gelmese ötekisi gelir."
Resim