Uzun zaman önce İngilizce'deki alone (yalnızlık) sözcüğü, ayrı iki kelime olarak ele alınırdı: All one (hep bir). All one olmak, temelli ya da geçici olarak tamamen bir bütün olmak, birlik içinde olmak demektir. Yalnızlığın amacı tam olarak budur, hep bir olmaktır.
Ayrıntı yayınları
En değerli sevgili, en değerli ana baba, en değerli arkadaş, en değerli “vahşi-adam,” öğrenmeyi isteyendir. Öğrenmekten zevk almayanlar, yeni fikirlere ya da deneyimlerin çekimine kapılmayanlar şu an bulundukları konumu aşıp gelişemezler. Acının köklerini besleyen tek bir güç varsa, o da bu anın ötesinde öğrenmeyi reddetmektir.
Reklam
_ Kadınların içgüdüsel akılları yerinde olduğunda; sevme, yaratma, inanma ve arzulamaya ilişkin fikir ve itkileri de doğar; hayatlarını yaşarlar, solarlar ve ölürler ve yeniden doğarlar. _
AYRINTI YAYINLARIKitabı okuyor
Bize verilmiş olan sahte elbiseleri çıkarıp atalım. Güçlü içgüdünün ve bilginin gerçek elbisesini giyelim. Bir zamanlar bize ait olan psişik topraklara yayılalım. Vahşi kadınlara geri dönelim.
“Bir kadın görünüşte nazik, hatta sinik olabilir, ama içten içe kanamaktadır.”
Hepimiz başka birinin bizim şifacımız, gerilim kaynağımız, dolgu maddemiz olabileceğini düşünme yanılgısına düşeriz. Bunun böyle olmadığını görmek epey zaman alır; bunun nedeni ise, çoğunlukla yaraya içeriden bakmak yerine onu dışımıza yansıtmaktır.
Sayfa 176
Reklam
Hocam ben helal etmiyorum.
Yürek, insan ve hayvanların yaşamak için sahip olmaları gereken birkaç temel organdan biridir. Bir böbreğini alın, insan yaşar. İlaveten her iki bacağını, bir akciğerini, bir kolunu alın; insan yaşar. Belki yaşamak denmez, ama yine de hayatını devam ettirebilir. Bazı beyin işlevlerini yok edin, insan yine yaşar. Yüreği çıkarın, kişi hemen ölür.
Sayfa 179 - Ayrıntı Yayınları
Vahşi Kadın, kadinlara ruhsal hayatların koruma konusunda "nazik olmamaları gerektigini öğretir.
Sayfa 88 - AyrıntıKitabı okudu
"Kendi fikirlerimize, kendi hayatlarımıza, ilişkide bulunduğumuz insanların hayatlarına tüz (ruhlar, ruhsal ateş) aşılanması, işte işimiz budur. Ruhu evine kışkışlamak, işte işimiz budur. Günü dolduracak bir kıvılcım yağmuru salmak ve geceleyin yolumuzu bulabilelim diye bir ışık yaratmak, işte işimiz budur."
Sayfa 118 - Ayrıntı Yayınları 2. Baskı 2004 Çeviri: Hakan AtalayKitabı okudu
"...insan bağışlayıp bağışlamadığını nasıl bilir? olay karşısında öfke duymak yerine kederlenmek, o kişiye kızmak yerine onun için üzülmek eğiliminde olursunuz. tüm bunlara ilişkin herhangi bir şey anımsamama eğiliminde olursunuz. işin başında bu kırgınlığa yol açan ıstırabı anlarsınız. ortamın dışında kalmayı yeğlersiniz. bir şey beklemezsiniz. bir şey istemezsiniz. bileğinize dolaşıp sizi oradan oraya sürükleyen bir kement yoktur. gitmekte özgürsünüzdür. ' bundan böyle hep mutlu yaşadılar' ile sonlanmasa da, bu günden itibaren sizi illaki bekleyen bir taptaze 'bir varmış bir yokmuş' duygusuna kapılırsınız ..."
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.