Bobby'nin yüzü Clark Kent'in iç çamaşır değiştirmesinden daha hızlı değişiyordu. Bobby hızla, hayretten rahatlamaya, öfkeye, neşeye ve olanlara dair hayalinden geçen kavrayışa geçti.
Sayfa 153Kitabı okudu
Ah Tanrım. Bu, Erik'ti. Tamamen Simsiyah giyinmişti ama koyu renk dalgalı saçları ve insanın aklını başından alan mavi gözleriyle bana Clark Kent'i hatırlatıyordu (Tabii ki inek gözlükleri ve yapıştrılarak taranmış saçlarından bahsetmiyorum). Yani demek istediğim, bana Süpermen'in pelerinsiz, taytsız ve O kocaman S harfi olmayan halini hatırlatıyordu.
Sayfa 172 - PEGASUSKitabı okudu
Reklam
Nietzsche’nin üstinsanı ile Amerikan karikatür dünyasında, peleriniyle gökyüzünde uçan Süpermen arasında kesinlikle hiçbir ilişki yoktur. Eğer üstinsan Nietzsche, isim babası olduğu bu karikatür kahramanının sahip olduğu mizahın en azından birazına sahip olsaydı, bu kendisi için iyi olabilirdi. Clark Kent hiç değilse, dünyadaki kötüleri ve iyileri etkisine sokmaya çalıştığı saf bir ahlakın adına çalışıyor. Nietzsche’nin üstinsanı bu tür zahmetlerde bulunmuyor bile. Onun üstinsanı için tek bir ahlaki prensip vardır: güç istemi. Ancak, Nietzsche’nin Süpermen’i, içinde en az o karikatür dünyasındaki kadar çok basit tiplerin bulunduğu bir dünyanın içinden doğuyor.
Kahramanlık
Felaket sonucu yok olmuş bir gezegenden yeryüzüne gelen ve olağanüstü güçlerle donanmış olan Superman, Dünya'da alçakgönüllü bir gazeteci olan Clark Kent'in görünümünde yaşar; çekingendir, siliktir, iş arkadaşı Lois Lane'in etkisi altındadır. Güçleri tam anlamıyla sınırsız bir kahramanın bu küçük düşürücü gizlenişi iyi bilinen bir mitsel temayı yeniden ele alır. İşin derinine inilirse, Superman miti, Tanrı'nın sevgisini yitirdiğini ve gücünün sınırlanmış olduğunu bilen, günün birinde "eşsiz bir kişi," bir "kahraman" olarak kendini göstereceğini hayal eden modern insanın gizli özlemlerini karşılar.
Sayfa 243Kitabı okudu
Biz. İşte yine o kelime çıkmıştı ortaya. “Bunu kendi başıma yapabilirim, Blackford.” “Yardım edebilirim.” “Yardım edebilirsin ama zorunda değilsin. Bu inek Clark Kent gibi kırmızı pelerininle gelip günü kurtarma dürtüsü nereden çıktı bilmiyorum ama hayır, teşekkürler. Aslında biraz ona benziyor olabilirsin ama ben o kurtarılmayı bekleyen genç kızlardan değilim.” Birden doğruluverdi. “İnek Clark Kent mi?” Kaşlarını çattı. “Bunu iltifat olarak mı almalıyım?” “Hayır.” Haklılık payı olsa da gözlerimi devirerek ona baktım. Gerçekten de Süpermen'in gizli kimliğinin arkasındaki adama benziyordu. Pelerinli olan değil; takım elbise giyen, dokuzdan beşe mesai yapan ve ofiste çalışan birine göre... seksi olan hâli. Tabii ki bunu asla sesli söylemeyecektim. Rosie'ye bile. Aaron birkaç saniyeliğine yüzümü inceledi. “Sanırım bunu bir iltifat olarak alacağım,” dedi dudaklarının bir köşesi hafifçe yukarı kıvrılırken. Kendini beğenmiş Clark Kent çakması. “Eh, ama öyle değil. Thor ya da Kaptan Amerika? Bak, onlar iltifat olurdu işte. Ama sen bir Chris değilsin. Ayrıca artık kimse Süpermen'i umursamıyor, Bay Kent.” Aaron bir anlığına sözlerimi düşünüyor gibi göründü. “Sen umursuyormuşsun gibi geldi bana.”
Domino kapının etrafını görebilmek için hareket etti. "Ted'in Clark Kent olduğunu biliyorsun ya?" diye sordu. "Evet," dedim. "Ciddi Superman yüzü bu tarafa geliyor."
Sayfa 713 - Domino - AnitaKitabı okudu
Reklam
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.