Cazı, klasiği kimse sevmiyor ki. Klasik müzik seven insan olmaya, tiyatroya giden insan olmaya özendiklerinden yapıyorlar her şeyi.
Sayfa 212 - Doğan KitapKitabı okudu
Zeus,insanın Prometheus’un armağanı olan ateşten aldığı güc nedeniyle mutsuzdu. Bu yüzden insana çok “güclü” bir zaaf vermek üzere bir komplo tasarladı.Böylece sahneye kadın çıktı. Mitlere göre,ölümlü kadınlar bu zaman kadar yoktu. Zeus,Hephaistos’dan kil ve su kullanarak bir kadın biçimlendirmesini istedi.Sonuçta ortaya çıkan şey,yaratılmış en güzel heykel oldu. Erkeğe nasıl tanrıların suretine uygun olarak şekil verilmişse kadın da tanrıçaların suretine uygun olarak şekillendirildi. Bu da yetmezmiş gibi, tüm tanrısal varlıklar Hephaistos’un yarattdığı bu ölümlüye katkıda bulundu.Kadına güzellik,şehvet,muhteşem giysiler ve parlak mücevherlere ek olarak,müzik,zarafet,marifet ve cazibe armağanları verildi.Bunların dışında,baştdan çıkarma, hilekarlık ve kurnazlık “sanatları” da kadına bahşedildi. Bu özellikler,erkeğin karşı koyamayacağı,tehlikeli ve baştan çıkarıcı kadını yaratacal şekilde bir araya getirdi ve ona Pandora dendi.
Sayfa 36
Reklam
Salieri Kompleksi `Tanrım, madem bana Mozart'taki gibi bir yetenek vermedin, onu anlamamı sağlayacak zekâyı da vermeseydin. - Antonio Salieri Antonio Salier... Belki duymuşsunuzdur bu ismi. İtalyan klasik müzik bestecisidir kendisi. Aynı zamanda bir orkestra şefi ve müzik öğretmeni. Franz List ve Schubert gibi dünyaca önemli kıymetli
Sayfa 174Kitabı okudu
En iyi sanat ürünleri bir tüketim maddesine dönüştürülmüştür, yani bu ürünlere, yabancılaşmış bir şekilde tepki gösterilmektedir. Bunun kanıtı, konserlere giden, klasik müzik dinleyen ve Platon'un kitaplarının ucuz baskılarını satın alan kişilerin, televizyondaki zevksiz ve kaba izlenceleri, rahatsızlık duymadan izledikleridir. Eğer sanatla olan ilişkileri içtenlikli olsaydı, sanattan yoksun banal “dra-ma”lar gösterilirken televizyonlarını kapatırlardı
Müzikal açıdan blues ve klasik müzikten beslenen, kültürel açıdan 1960'ların sonundaki karşıkültür etkisini yansıtan, çevresel açıdan bakıldığında ise kökleri varoşlara ait olan heavy metal etki alanı dünya çapında günden güne artan bir müzik olmuştur. Heavy metal'e bir başlangıç arıyorsak eğer, 1960ların sonuna odaklanmamız gerekiyor. ABD'de Iron Butterfly ve Vanilla Fudge, İngiltere'de Cream, Led Zeppelin ve Deep Purple rock'un tınısını epey gürültülü bir noktaya çekmiştir. Ancak yaptıkları iş kimi zaman hard rock, kimi zaman heavy rock adını alarak hala "rock" olarak telaffuz edilmektedir. Artık bu noktada bir kırılma yaşanmak üzeredir. Heavy metal hem tınısal açıdan, hem de çizilen imaj yönüyle yeni bir müziği tanımlamaktadır. Bu işin miladı olarak tereddütsüz kabul edilebilecek Black Sabbath ise yine hem tını hem imaj yönüyle hem kendisinden önce hem de aynı dönem de müzik yapan gruplardan farklı, hatta "tuhaf" bir gruptur.
Sayfa 308 - AltıKırkbeş YayıneviKitabı okudu
Rock sahnesi bir klasik müzik veya opera sahnesinden, hatta caz ve blues sahnesinden farklılık arzetmektedir. Sahnede yeralan rock yıldızı Burroughs'un ifade ettiği gibi bir rahiptir; ancak biz bunu bir şaman ya da Dionysos inancının, Bacchus törenlerinin rahibi olarak tanımlarsak daha iyi konumlandırmış oluruz. Aşağı yukarı Elvis ile başlayan, bana kalırsa Jim Morrison ve Led Zeppelin ile söz konusu aşamaya ulaşan rock sahnesinin ve sahnedeki aktörün bu rolü 80'li ve 90'lı yıllarda punk ve metal gruplarında da kendisini göstermiştir. Sahne bir süre sonra hele ki açık hava konserlerinde ve de eklenen farklı efektlerle konser alanı olmaktan çıkar ve bir ritüel merkezine dönüşür. Sahnedeki şaman veya Dionysos rahibi, seyirciler ise bu ritüelin esrik zahitleridir. Punk konserlerindeki pogo yapan gençlere ya da metal konserlerindeki headbangerlara bu gözle bakıldığında kurulan ilişki şaşırtıcı biçimde dikkat çekmektedir. Burroughs'un şu vurgusuna dikkat: Amaç ise icracılar ve dinleyiciler üzerinde "enerji yaratmak." Kim bilir belki de bazı rock yıldızlarının paganizme, okültizme, şamanizme ve büyüye bu denli kafa patlatmalarındaki neden belki de bu ruhsal ve duygusal atmosferin yarattığı etki, bir nevi kutsal etki (charisma) ve enerji bağımlılığı olabilir.
Sayfa 264 - AltıKırkbeş YayıneviKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.