Aslına bakarsanız caza karşıyımdır, rock'a filan da. Çünkü klasik anlamda güzele, iyiye ve doğruya yönelmiş bir sanatçı olarak, serbest emprovizasyon denen anarşiden hiçbir şeyden sakınmadığım kadar sakınırım.
Emekli Teğmen Nazım Ata’nın karşılaştığı işlemler de oldukça ilginçtir. Nazım Ata Ankara’da 28’inci Tümen’ de görevliyken, bazı ‘’sayın muhbir vatandaşlar’’ tarafından ihbar edilir. Devir 12 Mart devridir. Genç Teğmen hemen tutuklanır. Suçların arasında ikisi çok ilginçtir. Birisi;’’sosyalist düzende müteahhitliğin bulunmadığını’’ söylemesi İkinci suç da, Klasik müzik dinlemesidir. ‘’Hiç insan klasik müzik dinlediği için komünist sayılır mı’’ diye düşünmeyin. Teğmen Nazmi Ata, Gürbüz Özdemir adlı bir yüzbaşıyla, Hüseyin Akdağ adlı, bir asteğmen, tarafından ihbar edilmişti. Yüzbaşı Gürbüz Özdemir’in ihbarı şöyleydi: -Teğmen Nazmi Ata , Şopen falan dinlemiş… Şopen de acaba Marksist- Leninist miydi? ‘’Şope’in kimlik tespiti’’ yapılırdı, fakat şu ‘’falan’’ kimdi? Belki bu teğmen ‘’falan’’ adlı kompozitörü dinleyerek komünizm propagandası yapmış - tı?
Reklam
"Çocuğu müzikle uyutmak iyidir, ninni yerine klasik müzik. En iyisi Mozart'mış, Hanımeli Dergisinde okudum."
Sayfa 74 - CANKitabı okudu
O çocuğu daha ana karnındayken klasik müzik dinleteceksin, kozmos dekorlu odasında, saksıda çiçek yetiştirir gibi yetiştirecek, kendin gibi mimar yapacaksın. Kız veya erkek olması hiç fark etmeyecek, senin minik bir kopyan olması için elinden geleni ardına koymayacaksın. Senin gibi yapay bir insancık daha yetişecek, böylece. Zavallı çocuk!
İkide birde “Özal veletleri” diyorum. Çünkü bu berbat zihniyet, Turgut Özal’ın o çirkin ”vizyon”larından kaynaklandı. Rahmetli, 12 Eylül darbecilerinden çok daha fazla kötülük etti bu memlekete. Çünkü darbeciler gibi işkence yoluyla bedenlere hasar vermekle yetinmedi, kafalara hasar verdi.Zenginleri sevdiğini açıkça söylemekten utanmayan bir adamın etkisine kapılıp para hırsına teslim olan, kültürü önemsemeyen, tiyatroya, klasik müzik konserine, resim sergisine gitmeyen, kitap okumayan bu gençlerin, sanatın insana verebileceği hazlardan yoksun kalmaları yüreğimi parçalıyor. Paranın yaşamlarını zenginleştirmediğinin, kişisel sorunlarına da bir çözüm getiremeyeceğinin iş işten geçtikten sonra farkına varacaklardır. Üstelik I.Q’nun yetmediğini, bir işi yönetene iş hayatında başarı sağlamak için bile E.I.Q. (Emotional Intelligence Quotient) gerektiğini, Amerikalılar bile anladılar artık. Bu duygusal zekâ ise, kitap okuyarak, müzik dinleyerek, tablolara bakarak, yani sanatla gelişebilir ancak.
asker, karısı ve berduş
savaşın bir bedeli vardır ve barış sonsuza dek sürmez, milyonlarca genç adam ölecekti ve ben klasik müzik dinlerken Shostakovich'in, Brahms'ın ve Mozart'ın içinden umutsuzca ve hüzünle seviştiklerini duydum, kreşedoların, dorukların ve karanlığın ortak duvarının içinden seviştiler.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.