Bir çocuk için en zararlı şey nedir bu evrende? Özgürlüklere savaş açmış, hakları ihlalde gözü kararmış devlet politikaları mı? Doğar doğmaz insanı bir tüketici olarak kodlayan ekonomik sistemler? Kimsenin umursamadığı fırsat eşitliği mi?
Sayfa 19 - Can Yayınları Çağdaş EdebiyatKitabı okuyor
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, kendi "değersiz" varlığına tanımadığı hakları başka insanlara tanıma eğilimindedir. Ancak genellikle kendi yakınları, daha doğrusu kendine bağımlı olan eş, çocuk, vb. kimseler bunun dışında kalır. Çünkü kendisi gibi onları da küçümser ve değersizliğinin bir uzantısı gibi algılar. Kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem vermesine karşılık, kendisini kabul edici tutumlar içinde olan kişileri küçümseyebilir. Ona göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir.
Reklam
Çocuk, yere ya da büyüklerin iskemlesine, koltuğuna oturduğunda azarlanır, biri onu alıp kucağına oturturdu. Yetişkinler arasında büyüyen çocuklar için durum bugün bile böyledir. Bir odaya girdiğinde varlığı hemen göze batar. Evi ve medeni hakları elinden alınmış bir yetişkin gibidir. Toplumun kenarına itilmiş, horlanan, küçümsenen, azarlanan bir varlıktır.
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, kendi "değersiz" varlığına tanımadığı hakları başka insanlara tanıma eğilimindedir. Ancak genellikle kendi yakınları, daha doğrusu kendine bağımlı olan eş, çocuk vb. kimseler bunun dışında kalır. Çünkü kendisi gibi onları da küçümser ve değersizliğinin bir uzantısı gibi algılar. Kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem vermesine karşılık, kendisini kabul edici tutumlar içinde olan kişileri küçümseyebilir. On göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir.
Sayfa 78
İmparator mevkiinin nakline kadar, çocuklarını beslemek istemeyen tüm Romalılar onları çöplüğe atıyorlardı. Antik dönemin yasa koyucuları çocukları ölüme göndermekten hiç utanmadıklarından bir babanın ailesi üzerinde sahip olduğu hakları hiçbir yasayla engellemediler. Aristoteles çocuk düşürmeyi öğütlüyordu; vatan aşkıyla yanıp tutuşan, coşku dolu bu antik cumhuriyetçiler, modern uluslarda görülen kişisel merhamet duygusunu tanımıyorlardı; çocuklarını daha az, ülkelerini daha çok seviyorlardı.
Sayfa 174Kitabı okudu
Annenin ölümü, başladığınız noktanın kaybıdır. Anne öldü mü siz kaybo­lursunuz. Dönecek bir adresiniz, tasvir edebileceğiniz bir anavatanınız kalmamıştır. Kabuğunuz soyulur. Hiçbir bilimsel dayanağı olmadan şunu söyleyebilirim ki, insan biyolojik özelliklerini babasından, ruhsal yapısını anne­sinden alır. Onların inşaat sözleşmesi böyledir. İnşa ettik­leri çocuk üzerindeki hakları da bunlarla korunacaktır. Hak iddia etmeye kalkıştıklarında bu kavramlardan yola çıkacaklardır. Baba, "Onu ben okuttum, yedirdim içirdim, bu boya getirdim," derken anne çoğu kere sessiz kalarak mücadeleyi kazanır. Çünkü çocuk bilir ki anne pazarye­rinde elini bıraktı mı hiçbir şeyin önemi kalmamıştır.
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Elin iyisi :))
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, kendi "değersiz" varlığına tanımadığı hakları başka insanlara tanıma eğilimindedir. Ancak genellikle kendi yakınları, daha doğrusu kendine bağımlı olan eş, çocuk, vb. kimseler bunun dışında kalır. Çünkü kendisi gibi onları da küçümser ve değersizliğinin bir uzantısı gibi algılar. Kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem vermesine karşılık, kendisini kabul edici tutumlar içinde olan kişileri küçümseyebilir. Ona göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir.
Çocuk ve Savaş
Bu ortamda çocuk olmak diye bir şey kalmıyor galiba. Çocuk olma hakları ellerinden alınıyor çocuk olamayan çocukların. Bazen ailesi için daha cesur kalmaya çalışıyor bazen teselli edecek kimsesi kalmıyor veya tepki verse de bir anlamı olmuyor.
Sayfa 27
Çocuk kendisini evlat edinen bir anne ile üvey anne arasındaki farkı bilir. Halklar da kurtarıcılar ile işgalciler arasındaki farkı bilir. Yerleşik düşüncenin aksine, Batılı güçlerin yüzyıllık hatası dünyanın geri kalanına kendi değerlerini benimsetmeye çalışmaları değil, tam tersine, egemenlikleri altına aldıkları halklarla olan ilişkilerinde kendi değerlerine göre davranmaktan sürekli olarak kaçınmasıdır. Bu ikircillik ortadan kaldırılmadığı sürece, aynı hatalara düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalınır. Bu değerlerin ilki evrenselliktir, insanlığın bir bütün olduğu düşüncesidir. Farklı farklı öğelerden oluşmasına karşın bir bütün olduğu düşüncesi. Dolayısıyla, ötekilerin o değerleri benimsemeye hazır olmadığı yönündeki daimi bahaneyle temel ilkelerden ödün verilmesi bağışlanamaz. Avrupa için başka, Afrika, Asya ya da İslam âlemi için başka insan hakları yoktur. Yeryüzündeki hiçbir halk kölelik, despotluk, zorbalık, cahillik, karanlıkçılık için ya da kadınların köle olması için yaratılmamıştır. Bu temel gerçeklik ne zaman yadsınsa, insanlığa ihanet edilmiş olur, kendine ihanet edilmiş olur.
Çocuk hakları çoğu zaman sempatik bir alet gibi görünüyor, ama kendi davranış ve uygulamalarımızla bağı olmayan bir şey olarak algılanıyor.
Sayfa 79 - Geneviève AvenardKitabı okudu
Reklam
Ahhhh! Şu üniformayı giydiğinden beri kaç kadın, kaç çocuk gelip geçti elinden? Her seferinde aynı duyguları yaşıyordu. Acaba dünyanın neresinde kadının hor görülmediği, güven içinde yaşadığı bir yer vardır? Hepsini oralara göndermek istiyordu ama maalesef ya kadın sığınma evlerinde saklanıyorlar ya da töreye kurban gidiyorlardı.
"Aile kurumundan sonra toplumu oluşturan her insan, insanlık gereği, vatandaşlık görevi anlayışıyla ve müslümanlık şuuruyla yarının büyükleri olan çocuklara sahip çıkmalıdır."
1,090 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.