Mahalle arasındaki kalabalık bir çocuk grubu arasında iki oğlanın nedenlerini hiçbir zaman anlayamadan birbirleriyle samimi arkadaş olması gibiydi onların arkadaşlıkları; çocukça bir masumiyeti ve nedensizliği vardı.
Ama ben mahkum değilim ki. Ben yalnızca çocuğum. Annem burada iken bana dışarıda kimse bakamazmış. O yüzden cezası bitene kadar annemle birlikte kalmalıymışım. Ben artık kendi çoraplarımı giyebiliyorum. Kendi kendime bakarım. Beni dışarı bıraksınlar İnci! Senin yanına geleyim.
En katilasmamis, yaşayan en zalim ve acımasız kişilere bile, uyurken ve kalktığı sırada bakislarinizi yoneltirseniz, onlarda bir an bozulmamış çocuk tinini, saf masumiyeti görürsünüz.
Düşünce saf bir içgüdü değildir, aksine özellikle akıl yürütme ve düşünmeye olan eğilimi içerir. Çocuk masumiyeti, düşüncenin kendi kendisi için elde edilmesi gerektiğini anımsattığı için tatlı ve sevimlidir."
.