"Gözyaşını silen olmayınca kendi sile sile ağlamamayı öğreniyordu insan."
Güçlü olabilmek, hayata ve şartlara uyum sağlayabilmek ve ayakta durabilmek için kendini, içine gömenlerin kitabı olmuş Ay Işığım.
Şeyh'in vasiyetiyle İstanbul'a taşındık önce. İki çocuk, üç kadınla birlikte biz okurları, can dostu Akif'e ve dayısı
dördü on üç geçe,
dudaklarında buruk bir tebessüm. bir elini uzatıyor bana, diğer elinde renkli boyalar, çizmeden edemez o, ben bilirim. gözleri dolu dolu, yanakları yenice yaşların döküldüğünün habercisi, ıslak. fazla güzel, fazla saf, fazla küçük, verecek çokça sevgisi var; fazla yorgun, fazla hüzünlü, çokça sevgiye hasret. elleri kesikler, dizleri yaralarla dolu; kafası sesler, ruhu çiziklerle dolu. dördünde hayatla tanışmış, yedisinde bir başına kalmış, on birinde batmış, on üçünde kaybolmuş, yıllar geçse de bulunamamış bir çocuk. panolarda yazmaz ruh kayıpları.
— geçmiş aynası
Bilâ noksan, eksiksiz bir hayattır sürdüğün. Ya da öyle sanırsın. Alışkanlıklara ayak uydurur, tekrarlara kapılırsın.
Şimdiye değin nasıl yaşadıysan, gene öyle yaşayacak sanırsın. Sonra beklenmedik bir anda biri çıkar gelir. Etrafındaki kimseye benzemez. Kendini bu yeni insanın aynasında görmeye başlarsın. Var olanı değil, sende eksik olanı gösteren sihirli bir aynadır o. Ve sen bunca zaman aslında hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığını, bilmediğin bir şeye hasret çektiğini anlarsın. Şamar gibi iner hakikat suratına. Sana içindeki boşluğu gösteren bu kişi bir pir, üstâd, arkadaş, yoldaş, eş ya da bazen bir çocuk olabilir. Önemli olan seni tamamlayacak ruhu bulmandır. Her peygamberin verdiği öğüt aynıdır: Sana ayna olacak insanı bul!
Hepimiz bir zamanlar çocuktuk ve hepimiz bir zamanlar çocuk ruhunu taşıyorduk. Zamanla bu ruh kayboldu ve bir zamanlar taşıdığımız bu ruhu tanıyamaz olduk. Bu ruhun izlerini taşıyan bir eser var karşınızda. Pal Sokağı Çocukları bir grup çocuğun arsalarını daha doğrusu vatanlarını koruma hikayesini anlatır. Sevimli, hüzünlü ve gururlu bir hikaye.
Cesur Nemecsek ve arkadaşlarının bu macerasına ortak olmanızı dilerim. Keyifli okumalar. Kitap ve saygı ile kalın :)
Zamanın kalbidir burası. Zaman, şu gözle zor görülür parçaların uyumundan soluk alıp veriyor şimdi. Zaman eşyaların kalbine yerleşir. İnsan kalbine nüfuz eder. Daha ana karnındayken ulaşır bebeğe. Eşyayı küçümseme. Her nesnenin bir ruhu vardır. Şu gördüğün küçücük saat, belki benim, senin kalbin durduktan sonra da çalışmaya devam edecek. Eşya zamanın hükmünü dinler sadece. İnsan ise zamana değerlendirir. İşte tek fark bu. Eşyalardan farkı bu. Zamanın esiri olma ona şekil ver.