Kim bilir(!)..
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem, öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, -Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağladın, dede? diye sormuştum. -Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. -Öyleyse neye ağladın? -Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kim bilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur!
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu.İmam okurken dedem,öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, -Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağladın, dede? diye sormuştum. -Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. -Öyleyse neye ağladın? -Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kimbilir, neacıklı, ne güzel şeyler söylüyordur! Dedem, imamın sesini hatırlayıp yeniden ağlamaya başlamıştı. Benim de gözlerim sulanmıştı. Oysa imam, belki de sevindirici bir dua okumuştu.Ben bu olayı hiç unutamıyorum
Reklam
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken, dedem öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, - Arapça biloyor musun da, imamın dediklerine ağladın dede? Diye sormuştum. - Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... Demişti. - Öyleyse niye ağladın? - hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kim bilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur!
Sayfa 135Kitabı okudu
Çocuk, yetişkine sevgi konusunda bir şey daha öğretir: hakiki sevginin, büyük bir fedakarlık göstererek, ilk bakışta sıkıntı verici ve itici görünen davranışının altında aslında her an ne yatıyor olabileceğini sürekli yorumlamaya çalışmanın gereğini. Ebeveyn çocuğunu ağlamasının, tekmelemesinin, tasasının veya öfkesinin altında yatan sebebi tahmin etmek zorundadır. Bu yorum projesini diğerlerinden ayıran o ebeveynin yardımseverliğidir. Ebeveynler genellikle çocuklarının esasen iyi çocuklar olduğu, sadece o anda sıkıntı veya acı çektiği için böyle davrandığı varsayımından yola çıkarlar. Çocukları o an tam olarak neyin huzursuz ettiği doğru biçimde tespit edilince, doğuştan gelen masumiyetleri de geri dönecektir. Bir çocuk ağlayınca onu "çok fenasın" veya "kendine acıyorsun" diye suçlamayız, "keyfini ne kaçırdı acaba" diye düşünürüz. Isırınca, "bir şeyden korktu veya huzursuz oldu herhalde" diye kurarız kafamızda. Açlığın, sindirim sistemiyle ilgili bir sıkıntının ve uykusuzluğun ruh halini sinsi sinsi etkilediğini gayet iyi biliriz. Bu sezgiyi yetişkinlik ilişkilerimize de biraz olsun aktarabilirsek, bu ilişkilerde de huysuzluk ve fenalığı görmezden gelip bunların altında hemen her zaman korku, kafa karışıklığı ve bıkkınlık olduğunu anlayabilsek ne güzel olurdu. İnsan soyuna sevgiyle bakmak böyle bir sey herhalde.
Sayfa 119Kitabı okudu
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve gelirken, - Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağladın, dede ? diye sormuştum. - Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. - Öyleyse neye ağladın ? - Hiç ağlanmaz olur mu ? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı ? Kim bilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur !
Sayfa 122 - Adam YayınlarıKitabı okudu
115 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.