"Ne güzeldi çocukluğumuz, kaybetmek diye yoktu bir korkumuz." - Emre KAYAALP
"Kaldı işte; Çayımız bardakta, çocukluğumuz sokaklarda, Mutluluğumuz kursağımızda, Sevdiklerimiz uzaklarda, gülüşlerimiz fotograflarda….
Reklam
Hiç ölmeyecek miş gibi yaşıyoruz
Oysa öylemi hayat her gün tüketiyor bizi yavaş yavaş, doğuyoruz önce bebekliğimizi alıyor elimizden yavaş yavaş sonra çocukluğumuz gidiyor elimizden hiç farkında olmadan sonra gençliğimizi alıyor elimizden fark ettirmeden böyüdüğümüzü hissediyoruz ozaman, çünkü büyük ve çetin bir savaşın ortasında olduğumuzu fark ediyoruz, hayat kavgası dedikleri oysa biz daha çocukluğumuzu yaşayamamıştık doyasıya gençliğimizi hiç yaşayamadık zaten gençken başlıyor hayat kavgası babalarımız ya bizi bir ustanın yanına veriyor meslek sahibi olmak için ya okutuyor kimimizin gençliği bir tamirhane köşesinde solup gidiyor yada okul sıralarında orta okul lise üniversite derken gençliğimiz de kaybolup gidiyor hep bir yanımız eksik kalıyor eksik yaşıyoruz hayatı sonra kayıplar başlıyor. Hayat sevdiklerimizi alıyor hiç fark ettirmeden babamızı, annemizi alıyor elimizden ne garipmiş ölüm bir daha güremeyeceğiz sevdiklerimizi bundan daha büyük bir acı varmı. Sonra sıra bize geliyor İşte öyle kötü ve büyük bir canavarmış meğerse hayat ama bir çoğumuz farkında değiliz. Bunun habire para hırsı düşmanlık dedikodu birbirini çekememezlik Vs hayat uçup gidiyor farkında mısınız?
Kaldı işte. Çayımız bardakta, Çocukluğumuz sokaklarda, Mutluluğumuz kursağımızda, Sevdiklerimiz uzaklarda...
Bir Nazım Hikmet geçti dünyadan...Saygıyla...
. "Kaldı işte; Çayımız bardakta.. Çocukluğumuz sokaklarda.. Mutluluğumuz kursağımızda.. Sevdiklerimiz uzaklarda.. Gülüşlerimiz fotoğraflarda...'' Nazım Hikmet RAN
Çocukluğumuzun yarım kalan boşlukları doldurulmuyor bir türlü. Adeta çocukluğumuz öç alıyor bizden. Elimiz, bastonlu yaşa gelse bile, arayacağız onu.
Reklam
(Farkında mısın yalnız gözlerimiz değişmiyor, ve kalıyor hatıralaşmadan orda iyi ve kötü çocukluğumuz.)
Sayfa 478 - Yapı Kredi Yayınları, 7. BaskıKitabı okudu
(Farkında mısın yalnız gözlerimiz değişmiyor, ve kalıyor hatıralaşmadan orda iyi ve kötü çocukluğumuz.)
Sayfa 478Kitabı okudu
#yedigüzeladam
En çok baba diyince aklımıza gelir çocukluğumuz...
Erdem Bayazıt
Erdem Bayazıt
383 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 11 days
Yargılamak nedir ? Ya da insanlara bu hakkı kim verir? Bizler neden sürekli yargılamak için yarışan koşu atları gibiyiz? Bu kitapta en kültürlü zengin insandan tutunda en fakir insana kadar gerçek hayat hikayeleri acıları kokuları anlatılmış. Gülseren Hanım her hikâyede aynı şeyi vurguluyor aslında . İnsan ne yaşıyorsa kendi seçiyor. Bizler acı çekmeye alıştığımız için hep bildiğimiz yoldan yürüyoruz istesek de istemesek de. Aksini zaten içimize sindiremiyoruz. Çocukluğumuz geleceğimizin temel yapısı. Aslında ne kadar güzel bir çocukluk yaşadıysak o kadar bilinçli bireyler oluyoruz . Bu kitabı okuyana kadar çok yargıcı biriydim en acımasız olduğum kişi ise kendimdi. Şimdiyse bir olan karşısında sadece dinliyorum . Çözebilir veya faydam olabilirse müdahele ediyorum . Kimseyi yargılamamaya işlemediğim günahın beni bulmayacağını garantileyemediğim bu hayatta herkesi olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum. Dil,din,ırk,mezhep,meslek,makam,mevki-i insanları ayırmadığı müddetçe güzeldir. Kitabın kişiliğinize katacak çok şeyi olduğunu ve mutlaka okumanız gerektiğini düşünüyorum. İnsan acılarıyla, korkularıyla, hevesleri, hayalleri ile insan... Olduğu gibi kabul edebilen yüreklere ne mutlu .
Madalyonun İçi
Madalyonun İçiGülseren Budayıcıoğlu · Remzi Kitabevi · 202018.2k okunma
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.