Ekinoks
yazı orda geçirdik kışa gerek kalmadı safça acemice şarkılar söylendi oyunlar oynandı sözde sevinçler haline getirildi yıllanmış hüzünler aşklar unutuldu ve bazılarına yeniden başlandı “insan yaşlandıkça kurtulur demiş birisi korkudan belki yılgınlıktan ve başka bir şeylerden oysa yaşlandıkça bulunur mavinin en iyisi akasya çürür tren hızlanır
İkinci Tanrı
Tohum ekip topraktan filiz verdiğini seyretmek, Saklandığı yerden çiçeği çağırıp kendi hayatını kurması için ona güç vermek, sonra fırtına sık ormanda kahkahalar atarken onu dalından koparmak, Gizli karanlıktan köklerini topraktan koparmadan insanı yetiştirmek, Yaşam susuzluğu verip ölümü ona saki yapmak, Onu acıyla mumyalanan, arzuyla yücelen, özlemle çoğalan ve ilk sarılışla birlikte solup giden sevgiyle donatmak, Gecelerini daha yüce günlerin rüyalarıyla kuşatmak, günlerini mutlu gecelerin düşleriyle demlemek, günleriyle gecelerini bütün durağanlığıyla birbirine benzetmek, Hayalini dağdaki kartal, düşüncesini denizdeki fırtına yapmak, ama aynı zamanda sebatta yavaş eller ve düşünüp taşınmada ağır ayaklar vermek, Karşımızda şarkısını söyleyebileceği bir sevinç ve bize anlatacağı bir keder verdikten sonra toprak açlıkla yemek için haykırırken onu yere sermek, Ruhunu yarınlarımızın tadına bakabileceği göklere yükseltmek, dününü unutmasın diye bedenini çamurda çürümeye bırakmak isterdim.
Reklam
Sokaktan geçen bir sürü bisiklet. Bisikletlerin önce çoğalan, sonra kaybolan gürültüsü. Kadın, sırtında bir sabahlıkla otel odasının balkonunda. Erkeğe bakmakta. Elinde bir fincan kahve. Erkek daha uyuyor . Kollarını açmış, yüzükoyun uzanmış. Beline kadar çıplak. Kadın büyük bir dikkatle erkeğin, uyuyan çocukların arada bir titreyen elleri gibi, titreyen ellerine bakıyor. Çok güzel, çok erkeksi eller.
Ekinoks
yazı orda geçirdik kışa gerek kalmadı safça acemice şarkılar söylendi oyunlar oynandı sözde sevinç haline getirildi yıllanmış hüzünler aşklar unutuldu ve bazılarına yeniden başlandı “insan yaşlandıkça kurtulur” demiş birisi korkudan belki yılgınlıktan ve başka bir şeylerden oysa yaşlandıkça bulunur mavinin en iyisi akasya çürür tren
Sayfa 580Kitabı okudu
Ekinoks
yazı orda geçirdik kışa gerek kalmadı safça acemice şarkılar söylendi oyunlar oynandı sözde sevinçler haline getirildi yıllanmış hüzünler aşklar unutuldu ve bazılarına yeniden başlandı “insan yaşlandıkça kurtulur demiş birisi korkudan belki yılgınlıktan ve başka bir şeylerden oysa yaşlandıkça bulunur mavinin en iyisi akasya çürür tren hızlanır
Köşebaşında adımların değil bakışların bile uğramadığı bir virane gibiyim. Güven duvarları yıkılmış, umut tavanı çökmüş, karamsarlık sarmaşıkları sarmış dört yanımı. İçime hüznün tahta kuruları dadanmış, yıkık penceremden içeri süzülen akşam güneşi batmış... Zaman taarruz emrini vermişken gönlüme, mağlubiyetini ilan etmiş bi' çareliğim. Gitmekle kalmak arasında dokuduğum ilmekler söküldü birer birer ömür hırkamdan. Hiç bu kadar korkak ve hiç bu kadar cesur olduğum günler düşmüyor hatrıma. Lakin ben yola düşüyor, varmak için gidiyorum. Beni benden alan; eksilmeden çoğalan, gecemi gün eden kâdim bir gizin ardına... Yanan gönlümü saklayan ellerim tutuştu ve savruldu küllerim âh edişimle. Bâtında gizli olan zahirde aşikâr olmaz sandım. Ben en çok bana kandım,bir hayale aldandım. Gurbete yaban eller dedim, sızlayan gönlümü bilmedim. Yağmurları bulutlardan bekledim, göz yaşımı dindiremedim. -turna
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.