İkinci Tanrının da dediği gibi
Yok olmak nafile.
Ben en zorlu Yolu seçerdim;
Mevsimleri takip edip yılların görkemini desteklemek,
Tohum ekip topraktan filiz verdiğini seyretmek,
Saklandığı yerden çiçeği çağırıp Kendi hayatını kurması için ona güç vermek, sonra fırtına sık ormanda kahkahalar atarken onu dalından ,
koparmak,
Gizli karanlıktan köklerini topraktan koparmada insanı yetiştirmek,
Yaşam susuzluğu verip ölümü ona saki yapmak,
Onu acıyla mumlayanan , arzuyla yücelen, özlemle çoğalan be ilk sarılışla birlikte solup giden sevgiyle donatmak,
Gecelerini daha yüce Günlerin rüyalarıyla kuşatmak, günlerini mutlu gecelerin düşleriyle demlemek, günleriyle gecelerini bütün durağanlarıyla birbirine benzemek,
Hayalini dağdaki kartal, düşüncesini denizdeki fırtına yapmak, ama aynı zamanda sebatta yavaş eller ve düşünüp taşınmada ağır ayaklar vermek, Karşımızda şarkısını söyleyebileceği bir sevinç ve bize anlatacağı bir keder verdikten sonra toprak açlıkla yemek için haykırırken onu yere sermek,
Ruhunu yarınlarınızın tadına bakabileceği göklere yükseltmek, dününü unutmasın diye bedenini çamurda çürümeye bırakmak isterdim.
İnsana zamanın sonuna kadar böyle hükmetmeli,
Annesinin çığlığıyla başlayan, çocuklarının ağıtıyla son bulan nefesini böyle kontrol etmeliyiz.