Barzun ve Graff'ın söylediği gibi; 'Her konu ilginç hale getirilebilir. Çünkü her konu ilginçtir. Yoksa insan oğlu bunlarla ilgilenmezdi. İlginç olmayan bir çalışma da asıl sorun ilginin yok edilmesidir.'
Coğrafya
Arazide gözlem yapılırken J.P. Marsh’ın şu sözleri ise hiçbir zaman unutulmamalıdır: ‘Bakmak bir işlevdir; görmek bir sanat!.
Sayfa 350Kitabı okudu
Reklam
“el-Makdisî coğrafi bilgiyi insanların daha kolay anlayabilmeleri için haritalarını tabiî renklerde hazırlayan ilk kişidir. Coğrafya alanındaki Müslüman başarılarının zirveye ulaşması dünyanın yüzeyini tam olarak ölçme yollarını bulmalarının ardından altıncı/onikinci yüzyılda gerçekleşti. Bu zamanda bilinen bütün dünyanın haritalarını çıkarmaya başladılar. Bu dönemin de en önde gelen şahsiyeti Sicilya’nın Norman kralı II. Roger tarafından dünyanın tam bir haritasını çıkarmak üzere davet edilen Şerif el-İdrisî'dir (ö. 562/1166). el-İdrisî ağırlığı 400 rotol (yaklaşık 400 kg.) olan gümüşten bir küre istemiş ve bunun üzerine yedi kıtayı, göllerini ve nehirlerini, şehirlerini, yollarını, dağlarıni ve vadilerini, ticaret yollarını çizmiş ve herbiri için ölçülen uzaklık, yükseklik ya da boylamlarıni yazmıştır. el-İdrisî, yapılan ilk dünya küresine eşlik etmek üzere Nüzhetü'l-Müştâk fî İhtirâk el Âfâk adlı bir de kitap yazmıştır.” | İsmail Râci Farukî, İslâm Kültür Atlası İnkılâb Basım Yayım, 5.Baskı: Ocak 2020, sf:382
Sayfa 382 - İnkılâb Basım Yayım, 5.Baskı: Ocak 2020Kitabı okudu
Bir Çin atasözünde belirtildiği gibi, “ çalışmalarını planla,planların için çalış”, işin her aşaması planlanır ve planı uygulamak için çalışılırsa,başarı kaçınılmazdır.
... bir bütünü anlamanın en iyi yolu, bütünü meydana getiren yapı taşlarını tek tek ele alıp incelemektir.
Sayfa 185 - YeditepeKitabı okudu
Kerbela, Âşk'a Belâ:Hz.Hüseyin
Hüseyin’in kesip koparılan bir kolu Irak çöllerine çakallar yesin diye atılmıştır. O yüzdendir ki o gün bugün hala Irak topraklarında birlik ve dirlik yok. Hüseyin’in başsız vücudu Fırat nehrinin suları altındadır. Bir gözü çıkarılmış kafası Suriye- Şam da bilinmedik bir yere gömülmüştür. Bu nedenledir ki o günden sonra bu coğrafya da yüzü gülen
Reklam
Darwin'in fikirleri etkisiyle genel bir insan-yer ilişkisi teorisi üretilmiş ve bu teori "insanın yeryüzündeki yaşamı geniş ölçüde içinde yaşadığı fiziki çevre tarafından ve zaman içinde biçimlendirileceği öne sürülmüştür. Başka bir ifade ile doğa şartlarının kültürü ve insan davranışlarını etkileyen temel etmen olduğu ve bu bağlamda beşeri olay ve olguları anlamada ilk başvurulması gereken şeyin bir yerin/bölgenin doğa şartları olduğu varsayılmıştır. Sonuçta bu dönemde insan-çevre ilişkisi ağırlıklı olarak "çevreci determinizm" ile açıklanmıştır. Darwin'in görüşlerini Malthus'unkilerle sentezleyerek "sosyal darwinizm" teorisini oluşturan H. Spencer, toplumların hayatta kalabilmek için birbiriyle mücadele etmesi gerektiğini ve dolayısıyla güçlü olanı varlığını sürdürebileceğini öne sürmüştür. Böyle bir Dünya algısı Avrupa'da modern savaş için lojistik bir temel oluşturma, ulusal ve emperyal kimliği geliştirme, kolonileri yönetme ve ekonomik sömürü için kaynakları geliştirme ve yönetme bağlamında Batılı devletlere yardımcı olmuştur. Çünkü deterministik coğrafya algısı sonucu sömürülen ülkelerin geri kalmışlığı o ülkelerin doğal ve beşeri kaynakları ile açıklanmış (bunun doğal bir sonucu olduğu varsayılmış), böylece ülkeler arasında bir hiyerarşi kurulmuş ve bunun sonucu olarak da bu ülkelerim sömürülmesi ve insanlarının köleleştirilmesi meşrulaştırılmıştır.
Sayfa 124 - YeditepeKitabı okudu
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
"Tarih ve coğrafya, birbirini tamamlayan iki önemli ilimdir. Tarihi olaylar, coğrafi çevre ve jeopolitik özellikleri dikkate alınmadan yeterince açıklanamaz. Bunlardan özellikle beşeri coğrafya olayları, az da olsa belli yönleriyle tarih ilmine dayandırılarak açıklanabilir."
Medreselerin ıslahı düşüncesi Sultan Mahmud devrinden beri söylenir dururmuş. Medreselerin ıslahı, medreselerin ıslahı.... diye. Konyalı Ziya Efendi merhum, “Bu ıslah işini ya ehil olmayanlar veya bizden olmayanlar yapacak; yahu gelin şu işi biz başlatalım..." demiş. Ziya Efendi'nin büyük babası Memiş Efendi'dir. Asılları Konya'nın Bozkır
Sayfa 172Kitabı okudu
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.