Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
Yolunda olmasa bile sürekli onu yoluna koymaya çalışmak, öyle olmasını istemek… Hayatta pek çoğumuzun yaptığı ya da herkesin bir dönem uyguladığı bir şey… Belki de sürekli kontrol çabasında olma eyleminden vazgeçmek gerekiyor. Ne dersiniz? Her şeyi bizim kontrol etmek isteyişimizi bir kenara bırakıp bazen akışı oluruna bırakmak ve arkadaki daha büyük plana güvenmek daha doğru olabilir mi?
Gülşah
@Glsali
·
21 April 21:12
Görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum.
Tutunamayanlar, evet o meşhur ya çoğumuzun okuyup hatırlamadığı ya da yarım bıraktıği lakin epey ünlü kitap (!)
Birçok mecra ve makalede tonla akademik inceleme ve fikir tartışmaları olduğundan Amerika'yı da yeniden keşfetmeye gerek olmadığından ben gözüme takılanları ve bazı ders notlarımdan alıntıları kendime de kayıt altına tutabilmek
SORU : KADER MESELESİNİ NASIL ANLAMALIYIZ ?
1-Öncelikle şunu doğru anlayalım: Kulun dünyaya gelmesi ve imtihana tutulması kesinlikle kendi tercihidir. Kalu Bela’da yaptığı seçimdir. Allah hiç bir kuluna zulmetmez
2-Kalu Bela'da tüm kullar (ruhlar) cenneti-cehennemi idrak etti. Cehennemlik olanlar itiraz ettiler.
Allahu Teâlâ cehennemlik
Merhaba arkadaşlar. Hepimize günaydın, hayırlı cumalar ve şimdiden iyi geçecek bir hafta sonu diliyorum. Kapanışı güzel ve nispeten kısa bir öykü seçkisiyle yapıyoruz. Bundan sonra nasipse öykünün üstadı diyebileceğimiz Halil Cibran kitaplarına geçeceğiz. Eski dönem beyaz kapaklı yayınlanan Can Yayınları gerçekten bitme noktasına gelmişti. Hem
İster erkek olalım ister kadın, özellikle metropol kentlerde yaşam hepimizi boğuyor. Ay ay geçinebilme derdine ek olarak iş stresi, dişinden tırnağından arttırıp sosyalleşebilme çabası, özel hayat dengesi, borçların ödenilmeye çalışılması gibi daha pek çok konuyla yüzleşiyoruz yataklarımızdan kalktığımız her gün... Üstelik evliysek ve çocuk da
Küçük bir çocuk olduğumuz günden beri, aldığımız her mesaj, yapılan her şey başımızdan geçen tüm deneyim
ler, tüm söylediklerimiz belkemiğiyle midemiz arasındaki boşluktaki dosya dolabına girmiştir. Orada küçük ulaklar olduğunu düşünürüm. Bunlar düşüncelerimizden ya da deneyimlerimizden aldıkları mesajları uygun dosyalarda saklarlar. Çoğumuzun yaptığı dosyalar şu etiketleri taşır: 'Yeterince iyi değilim. Bunu asla başaramayacağım. Doğru dürüst bir şey yapamıyorum.' Ve bu dosyaların ağırlıkları altında eziliriz. Birdenbire, ' Ben harika biriyim, kendimi çok seviyorum, '
diye olumlu düşünmeye başlayınca, bu mesajları alan küçük ulaklar, " Bu da nesi? Şimdi bunu hangi dosyaya yerleş
tireceğim? Böyle bir şeyle daha önce karşılaşmamıştık!" diye
düşünürler.
Merhabalar,
Çok geç tanıştığım -daha doğrusu okumaya başladığım- bir yazarla karşınızdayım. O kadar duymamıza rağmen hep ertelediğimiz bir kitap, çoğumuzun.
Eğer bir şair tüm şiirlerinde acı dolu dizeler döktürüyorsa yaşanmışlıkları çoktur.
Didem Madak da öyle, yazarın alıntılarını gördüğümde istemsizce boğazım düğümleniyor. Ne yaşamış bu şair de
KİTABA KISA BİR GİRİŞ
Aynı gece hem doğum hem ölüm olması ne acı bir şey! Diye düşünmüştüm fakat kitabın acı ile dolu olmayan tarafı olmadığını hatırlayınca çok da üzerinde durmadım açıkçası... Kitabımızın içindeki süper 5'li (o dönemde siyasi örgüt olarak çok fazla grup vardır.), kendilerinden ayrılmak isteyen bir üniversite öğrencisini o
Damızlık Kızın Öyküsü
Uygun olmayacak bazı sahneler, anlatımlar ve şiddet içeren öğeler dolayısıyla bazı okurlara uygun olmayabilir veya bazılarını rahatsız edebilir. Ben de şiddet veya cinsel içerikli şeylerin sanat eserlerinde direkt veya detaylı verilmesini sevmiyorum. Ama demek ki sanatçı böyle tercih etmiş deyip geçiyorum. Özellikle bizim
Yaşlılıkta hiçbir iş yapılamadığını söyleyenlerinse anlamsız konuştukları kanısındadır Cato: “Deniz yolculuğunda kimi direğe tırmanır, kimi güvertede koşuşur, kimi sintineyi boşaltırken, kaptanın dümeni tutarak pupada öylece oturduğunu, gençlerin yaptığı türden hiçbir iş yapmadığını söyleyenleri andırıyor böyleleri” der.
İnsan ömrünün giderek
Bu kitabı okurken, aslında bir insanın yaşamı boyunca neyi araması gerektiğini anlayacaksınız. Tolstoyʼun yaptığı iç muhasebeler çoğumuzun dile getiremediği içimizde bizi yiyip bitiren sorulardır. İnsan neder var?, yaşamamızın anlamı nedir?, ne için yaşıyoruz? vs. Tolstoyʼun da vardığı cevap şu. Mantığı bir kenara bırakıp inanca sarılmak. Bu dünyada mantık bizi küfre götürür. Yapmamız gereken tek şey inanca sarılmak.
İtiraflarımLev Tolstoy · Karbon Kitaplar · 201722.9k okunma