ÇIĞLIKLARIN YAZDIRDIĞI MUTLULUĞA GÖTÜREN AKLIMIZDAN ÇIKARMAMAMIZ GEREKEN BİR HAYAT FELSEFESİ:
Çok mutlu olmanın sırrını keşfettim. Geçip giden, ardında ise tek bir kelime bırakan çığlıklarıma borçluyum keşfetmemi,
Mutluluğun sırrını öğretip gitti. Bıraktığı tek bir kelime yetti.
Ne mi o kelime?
‘Şükür’ Nasıl mı?
Ne kadar kötü durumdaysanız ne kadar zor dönemden geçiyorsanız, ne kadar artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyor
ya da mutluluğu sadece hedeflerinize vardığınızda mutlu olurum diye kendinize şart koşmuş olursanız olun ya şuan daha kötü durumda olsaydınız hatta bir telefonla yıkılsanız. O an şimdiki halinize şükretmez miydiniz? Acı büyütür küçük mutluluklarla da güldürmeyi öğretir. Acıyı tadana acı olmayan her yer tatlıdır acı şükretmeyi öğretir. Her şeyden şikâyetçi olup mutsuz olmayı değil! Zaten mutlu musunuz şükür diyerek mutluluğunuza mutluluk katın.
🍓
Hayatın en büyük kuralını bilir misiniz?
Kaçtığınız şeylerin tutsağı olursunuz!
En çok neyden korkarsanız bir gün gelir o yakalar sizi! "Korktuğum başıma geldi," der ya insan. Gelir, gelmeden ölmezsiniz!
Ve hayat, daima sevdiğinizle sınar!
İzaha gereği yoktur bu cümlenin. Okuyan herkes bilir sevdiğiyle sınanmanın ne demek olduğunu.
"Olmasaydı sonumuz böyle!"
Şiştt...
Sakin.
Spoiler falan vermedim.
Ama ne olur benden bu kitabı spoiler vermeden incelememi beklemeyin, yine de elimden geleni yapacağım. En son Martin Eden beni bu kadar yakmış, yıkmıştı. Ama Martin için üzülmüştüm o kitapta. Bu kitapta kime tutunduysam kaldı elimde.
Ağaca güvendim çürüdü. İnsana
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Bu incelemeyi ya hiç okumayın ya da başlamışken sonuna kadar tam olarak okuyun. Aynı Suç ve Ceza kitabının başrolü Raskolnikov gibi ya bir hiç olun ya da Raskolnikov'un emeli gibi
Bir Hayalin Ardından
Kitabı bitirdiğimde ne okudum ben dedim. Böylesine muazzam bir anlatım diline çok az rastlanır diye düşünüyorum...
Başlarda etkisi altına alan ve bir kurgu gibi görünen olay akışı tamamiyle bir hayal ve bir ışıktan ibaretmiş.Ölümün ardında bıraktığı acı yüzü..
Bir hayalin ardında,yürek yangınıyla,bizlere Sümeyra ile yaşadıkları veyahut yaşamak istediklerini,kelimelerin ahenkli dansıyla aktarıyor.Sümeyra kolonkanseri, onu kaybettikten sonra onunla yaşadığı ve yaşamak istediği anları , ölüm ile yaşamın vurgularını okuyoruz. türkiyede ve yurtdışında gezdikleri ülkelerde onlara eşlik ediyoruz. Fransa,Paris, Eyfel kulesi, Belçika ,Almanya nerelere gitmiyoruz ki!.
Ama ama ama yazarımızın anlatım dili , ahengi beni tek kelimeyle büyüledi. Betimlemelerin çokça kulanıldığı, her cümlenin okurken sizde hayranlık uyandırdığını,kelime haznenize nasıl bir zenginlik katığına siz bile inanamayacaksınız...
Sümeyra, yaşam ve ölüm...
Adı Ölüm; o gölge bir başrol. Ölüm, doğruyla yanlışı ayırt edebilme kabiliyetini derinden sarsarak oyunculara rollerini bile unutturabiliyordu. Ölüm; diğer tüm oyunculardan daha sahici, daha ikna edici bir role sahip. Ama ölüm hayat olmadan bir hiçti...
Not: Sırf yazım dili için yazarımız ne yazarsa okurum. Net