Dünya edebiyatının şaheserlerinden olan Mem û Zin' i çok duymuştum ama bir türlü okuma fırsatım olmamıştı. Okumak bugüne nasipmiş. İyi ki okumuşum.
" Ey Rabbim! Nasıl bu hikayenin sonunda beni azametini tanımaya ve sana hamd etmeye muvaffak ettiysen, senden hayatımın sonunda da, beni yolunda yürümeye, lütuf ve hikmetine iman etmeye muvaffak kıl." Amin.
Böyle diyordu yazar son söz yerine, yazara ve çeviren Ramazan el Bûtî' ye Rahmetle...
Mem ve Zin, aşkları kalplerinde, vuslatları o Yüce Huzura kaldı.
Ve Beko; Mem ve Zin'in aşklarının bu kadar arı ve pak olması, nefislerinin bedeni aşarak mânâya yükselmesi için kader tarafından gorevlendirilen biriydin Zin' e göre... Gerçekte ne olduğunu kendin çok iyi biliyorsun.
Ve Bey, her ne kadar bilse de etrafında dolaşan, kendisini ilgilendirmeyen işlere burnunu sokup duran kâhyanın alçak ve hain olduğunu, hayat bizi bu türden bir alçağa muhtaç etmeye zorluyor diyerek yanından ayırmadı. Böylece yaşadığı sürece pişmanlık ateşiyle yandı durdu..