Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biliyor musun, bizim genel olarak insan ırkı hakkındaki düşüncelerimiz çok garip bir şey. O kelimeyi söylerken hepimizin kafasında belirginlikten uzak, pırıltılı bir tablo oluşuyor. Ciddi, büyük, önemli bir şey. Ama aslında bu konuda tek bildiğimiz, kendi hayatımız boyunca karşılaştığımız insanlar. Bir bak onlara. Gerçekten büyük, ciddi bir yanlarını görebiliyor musun? Öyle birini tanıyor musun? İşporta arabalarından alışveriş etmeye çalışan ev kadınları var, sokaklarda duvarlara ayıp kelimeler yazan, burnu sümüklü çocuklar var, sarhoş gençler var. Ya da bunların ruhsal karşılıkları var. Aslında acı çektikleri zaman insanlara bir parça saygı duymak mümkün. Bir nebze gururları oluyor o zaman. Ama eğlenirken-hiç dönüp baktın mı onlara? İşte gerçeği ancak o zaman görebiliyorsun. Esir gibi çalışıp kazandıkları paraları lunaparklarda, bayağı gazinolarda harcarken bak onlara. Dünyayı önlerinde apaçık bulan zenginlere bak. Eğlenmek için neleri seçiyorlar, bir dikkat et. Kibar barlarda seyret onları. İşte senin genel olarak insan ırkı dediğin şey. Ben böyle bir şeye elimi bile sürmek istemem."
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Reklam
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
"Bu "Notlar"a burada mi son vermeli acaba? Sanırım bunları yazmakla hata ettim zaten. Daha doğrusu, bu hikayeyi yazarken yeterince utandım: Yani bu, edebi bir eserden ziyade günahlarımın kefaretini ödemek oldu. Bir köşeye çekilip ahlak bozukluğumla bütün bir ömrü nasıl heba ettiğimi, kötücül, boş gururum yüzünden yaşayan âlemle her
Suç ve Ceza
--- yoksulluk ayıp değil, bir gerçek. Sarhoşluğun erdem olmadığı ise daha büyük bir gerçek. Ama sefilik, sayın bayım, sefillik yüzkarasıdır. Yoksulluktan yaratılıştan gelen soylu duygularınızı koruyabilirsiniz sefillikte ise asla ! Sefil bir kimseyi insanlar aralarından uzaklaştırmak için sopa kullanmazlar , süpürgeyle süpürürler ; onu daha çok aşağılama içindir bu ve hakları da yok değildir böyle davranmakta ,çünkü sefilliğe düştüğünde kişioğlunun ilk kendisi hazır olmalıdır kendini aşağılamaya.
Sayfa 13 - Kültür yayınları. RaskolnikovKitabı yarım bıraktı
- Bu zavallı, ölümlü Euclide aklımla ancak şunları biliyorum: Acı diye bir şey var, suçluları yoktur. Her şey zincirleme birbirini doğurmaktadır, her şey geçiyor, dengesini buluyor. Ama bütün bunlar Euclide saçmalıklarıdır, biliyorum bunu. Yaşantımı bunların üzerine kuramam, razı olamam böyle bir şeye! Suçlular yokmuş, her şey zincirleme birbirinden doğuyormuş, ben biliyormuşum bunları... Bana ne bütün bunlardan? Suçlunun cezasını bulması gerekli benim için, yoksa mahvederim kendimi. Hem başka bir dünyada, sonsuzlukta bulmasını istemiyorum suçlunun cezasını. Burada, yeryüzünde olmalı bu, görmeliyim! Ben de inandım, ben de istiyorum görmeyi, o saate kadar ölürsem diriltsinler beni, çünkü ben yokken olursa bütün bunlar, çok ayıp kaçar... Gelecekte başlayacak sonsuz mutluluğun gübresi olayım diye çekmedim bunca acıyı! Canavarlıklarım bunun için değildi!
Sayfa 339 - İletişim Yayınları
Reklam
Zavallı adamın banknotları ayağıyla ezişini ayrıntılarıyla anlatıp bitirince Lise birden ellerini birbirine vurdu, son derece duygulu, - Niçin vermediniz ona parayı? diye haykırdı. Niçin bıraktınız onu? Ah, Tanrım, bari peşinden koşsaydınız, yakalasaydınız onu... Alyoşa, - Hayır, Lise, dedi, koşmamam daha iyi oldu. Yerinden kalktı, odanın içinde
Sayfa 303 - İletişim Yayınları
- Neymiş ayıp olan? Bu "şırfıntı", bu "kötü kadın", belki de sizden kutsal bir insandır, kendilerini dine vermiş sayın rahipler! Çevresinin kurbanı olup gençliğinde düşmüştür belki, ama "çok sevdi", çok seveni de Tanrı bağışlar... Uysal Peder Yosif dayanamadı. - Bu çeşit sevgiler için bağışlamaz Tanrı... - Bağışlar, bağışlar, pederler! Burada lahana yiyorsunuz yalnızca, ruhunuzu temizlediğinizi, aziz olduğunuzu sanıyorsunuz! Kaya balığı yiyorsunuz! Günde bir balık yiyor, Tanrı'yı kaya balığıyla satın almak istiyorsunuz.
Sayfa 131 - İletişim Yayınları
iyi ki doğdum be Osman!
Hayatım bir mekânmış da herkes içerideyken dışarı çıkmışım. Dönen muhabbetten kafam şişmiş, kapının önünde peş peşe sigara içiyorum. Hava soğumuş ama içeri giresim yok, parti bitene kadar dışarıda takılmak istiyorum. Komple gitsem çok ayıp olurmuş ondan duruyorum. Dünyanin konularıyla ilgilenmiyorum Osman.
Sayfa 117Kitabı okudu
❝ Bir Kalbiniz Vardır, Onu Hatırlayınız..
İsmet Özel’in çok sevdiğim bir şiiri şu dizelerle bitiyor: “Herkesin bir bahanesi var, senin yok / biraz bekleyebilirsin, daha sonra / burada kalamazsın, başa dönemezsin / ama dön / eve dön! şarkıya dön! kalbine dön! ... Ev deyince hepimiz yanından dere akan, yaz kış bacası tüten o tek katlı yapıyı resmediyoruz hâlâ. Eski şarkılarımız yenileri
Sayfa 18 - E-KitapKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.