İngiliz yazar Hartley’in 1953 yılında yayımlanan romanı Arabulucu, 50’li yaşlarında bir adamın geçmişini hatırlayıp, 1900 yılının yazında 13 yaşındayken bir arkadaşını ziyaret ettiği birkaç haftada yaşananları anlatıyor. Kendisi de içe kapanık ve çocukluğunda yaşıtlarından biraz farklı olan yazar, hem kendi yaşantısından hem de gelişmiş gözlem
Kadınları ikinci sınıf olarak nitelendiren yani erkeklerden bir alt sınıfta gören bir adamın hikayesini anlatmaktadır. Ama gelin görün ki o adam evli olmasına rağmen bir kadına aşık olur. Kadın da ona karşı aynı duyguları beslenmektedir. Fakat yine gelin görün ki her ikisi de evlidir. Evli olmaları ya da farklı şehirlerde yaşıyor olmaları yine de aşklarına engel olmadı. Her ikisi de aynı anda iki hayat sürdürdüler. Ve muhtemelen yasak aşkın içinde boğuldular.
Kurgusu gündelik hayatta maalesef sık sık karşılaştığımız bir durum. Yasak aşkları her ne kadar muazzam bir hismiş gibi kaleme alınmış olsa da ihanet üzerine kurulu ikinci bir hayatın ızdırabını çekmektedirler. Nitekim ne evliliklerini sonlandırabilmişler ne de aşklarını kendileri dışında bir başkasına anlatabilmişler.
Kitaptaki olay çok detaylı bir şekilde anlatılmamış ama kalemi etkiliydi. Ben beğendim. Okumanızı tavsiye ederim.
Kitapla Kalın.
Su değil şerbetti; bir parça karanfil, bir parça tarçın belki
Defalarca başlayıp, bir kuyuya sarkıtır gibi elimi, gecemi kendisine yoldaş eyleyip ve dahi kendisini göğsüme bir karanfil gibi iliştirip okudum, okudum, okudum. İlk kez ne zaman başlamıştım okumaya hatırlamıyorum. Zaten öyledir bende, şiir kitapları ilk önce hevesle alınır. Heyecanla bağra basılır, sonra usul usul karıştırılır - bir parça utangaç-, sonra bilirim ki bir başlarsam artık bir şiirin beni sürükleyeceği o anlam dünyasında gemim türlü mevsimler görecek ve zaman zaman dalgalar güvertemi aşındıracak, limanda dururum sıkı sıkı. Fakat ben denize müptela, yeşile vurgunum. Şu hayatta her ne geldiyse başıma yeşil ve maviden geldi. İşte bundandır ki şiirden kaçarım. Sonra koşarım şiire, dudaklarım kuru, gözlerim başka şey görmez olmuş, sığınırım ağaç kokulu sayfalara. Her yaprağını göğsüme bastırırım. Edebiyatı şairlere bırakıp, acemi kelimelerimi perde gibi sıyıracak olursam bir kenara, Profil Yayınları'nın şiir kitaplarını uzun yıllardır takip ediyorum. Beni hayal kırıklığına çok az uğratmıştır. Aksine aradığım o gerçeklikten uzak ama mısralara kalan kavuşmaları cömertçe ve zarifçe vermiştir. Said Yavuz, şair kelimesini soytarıların yüzüne şırrak diye atardı belki ama adam zarif, sanıyorum yapsa yapsa bir gül yaprağını dokundurur gibi verir tepkisini. Kitabı çok beğendim. Birkaç şiir çok hitap etmedi puanı onlardan kırdım. Lakin okunduğunda sol oyukta karanfiller ateşe durursa, bilin ki bu kitap bir nişan bırakacak size de. Keyifli, bereketli okumalarınız olsun.
"Sen şefaat hakkı ver Rabbim cümle aşığa
Sahipsiz dolaştırma cennette yalnız başına"
Kitap öncelikle şairin konferans konuşmasının bir dergide yayınlanmış haliyle başlıyor. Burda şair çocukluğunu ve şiirlerini yazarken aldığı ilhamı anlatıyor. O kadar yararlı olmuş ki okurken neden burda böyle yazmış diye düşünmedim hiç. Çocukluğunun kırsal alanlarda geçmesinden dolayı pastoral havası var ki ben de kendimi ekin tarlalarında, o kırmızı gelincikler arasındaymış gibi hissederek okudum.
Adını çok duyduğum ama hiç okumadığım bir şair olan
Pablo Neruda ile bu kitapta tam anlamıyla tanıştım ve artık favori şairlerim arasında. Kitabın yeni baskısı olmaması sinir bozucu. O kadar kötü şairlerin defalarca baskısı varken neden diye soruyorum sadece! Çok uzatmayım, çok çok beğendim muntazam bir kitap. Kitabın son dizelerini incelemeye sakladım umarım okursunuz. :) Muazzam şiirler var ama en beğendiğim üç tanesini burda paylaşacağım. Duygu yüklü okumalar :)
#55863609#55854603#55850984
NOKTA
Acılardan daha büyük bir yer yoktur
Bir tek evren var, o da kanayan bir evren.
ŞiirlerPablo Neruda · Cem Yayınevi · 20001,381 okunma
Serinin diğer iki kitabına göre okuması çok daha kolay bir kitaptı Guermentes Tarafı. Seri her ne kadar yedi kitaptan oluşuyor olsa da aslında tek bir kitapmış gibi düşünmek çok daha doğru geliyor bana. Ondandır ki her kitabı kendi özelinde inceliyor olsam da temel görüşüm serinin bütününe ilişkin oluyor. Diğer iki kitap için incelemelerime