Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şuraya bakın, işte bu çok ilginç, işte kaderine boyun eğmiş, cellat kütüğüne yürüyen, bir alçak gibi ölecek bir adam, evet bu doğru ama ölüme doğru hiç direnç göstermeden, hiç yakınmadan yürüyordu: Ona bu ani gücü verenin ne olduğunu biliyor musunuz? Onu teselli edenin ne olduğunu biliyor musunuz? Cezasını sabırla kabullenmesini sağlayanın ne olduğunu biliyor musunuz? Bir başkası onun sıkıntısını paylaşıyordu; bir başkası da onun gibi ölecekti; bir başkası ondan önce ölecekti! İki koyunu kasaba, iki öküzü mezbahaya götürün ve ikisinden birine diğerinin ölmeyeceğini anlatmaya çalışın, koyun sevinçle meleyecek öküz keyifle böğürecektir ama insanın, Tanrı'nın kendi görünümüne bir biçim vermek için yarattığı insanın, Tanrı'nın ilk, yegâne ve en yüce görevi olarak yakınlarını sevmeyi dayattığı insanın, Tanrı'nın düşüncesini ifade etsin diye ses verdiği insanın arkadaşının kurtulduğunu öğrendiğinde atacağı ilk çığlık bir sövgüden ibaret olacaktır. Doğanın başyapıtı, yaratılışın kralı olan insanı kutlamak gerek!
Sayfa 468 - İş Bankası Kültür Yayınları 1. CiltKitabı okuyor
Ingmar Bergman
"I understand, all right. The hopeless dream of being - not seeming, but being. At every waking moment, alert. The gulf between what you are with others and what you are alone. The vertigo and the constant hunger to be exposed, to be seen through, perhaps even wiped out. Every inflection and every gesture a lie, every smile a grimace.
Reklam
255 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitap gerçekten çok güzel bir dille yazılmıştı ve her okuyan kişinin yaşayacağını tahmin ettiğim gibi bana da kendimi çok sorgulattı. Düşünmeyi, daha farklı düşünmeyi ve elimdekilere, istediklerime, hayallerim olan her şeye daha farklı bir gözle bakmayı öğrendim. Öğreticiliğinin yanı sıra ne kadar az şükrettiğinizi bu kitap sayesinde görüyorsunuz. Toplumun, bizlerin bütün duygularının aslında nereden geldiğini ve nereye doğru gittiğini, buna karşılık neler yapabileceğimiz anlatılıyor. Ben kitabı çok sevdim, bence benim gibi herkesin kendini sorgulaması için inanılmaz gerekli bir kitap. Aynaya şöyle bir bakıp, göremediklerimizi görmenin vakti gelmiş, hatta geçmiş bile..
Biz Aslında Neyiz
Biz Aslında NeyizHüseyin Tunç · Nesil Yayınları · 201068 okunma
228 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Işık umut muydu, yoksa işkence mi?
Başalamadan önce bu kitabı tavsiye eden, ödünç veren ve okumama vesile olan
Zeynep
Zeynep
hanımefendiye teşekkürlerimi sunuyorum. Her zamanki gibi kitabın yazarını ve konusunu anlatmak yerine hislerimi yazacağım. Meraklıları için araştırma isteği ve okuma hevesi uyandırmadını umuyorum. Okunmasını kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitap
Işığın O Kör Edici Yokluğu
Işığın O Kör Edici Yokluğu
.
Işığın O Kör Edici Yokluğu
Işığın O Kör Edici YokluğuTahar Ben Jelloun · Sia Kitap · 2020399 okunma
Peyami Safa, durmadan daha güzele, doğruya, hakikate doğru koşan büyük bir düşünce gücü, sanatkâr ve ışıklı bir zekâ idi. Sistemci değildi ve 'izm'lerden hoşlanmadığını çok kereler yazmıştır.
— Kalbimizi kıranları, bağışlamalıyız. — Çok doğru efendimiz. Ne var ki, kemiklerimi kıranlardan söz ediyoruz şimdi, kalbimi değil!
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İki adam bir beden
Garip ve ilginç bir kitap oldu . Başta kitabı algılamakta biraz zorlandım diyebilirim.Fakat devamı inanılmaz ilgi çekiciydi.Karakter zengin dürüst ve iyi kalpli bir adam falan kurnaz ve kötülüklerle dolu bir adamı koruyor peki neden koruyor bunu öğrenmek isteyen ise avukat arkadaşı Underson dur . Tabiki aklıma ilk gelen iki kişinin aynı kişi olduğu ama neden ve hangi amaçla kötülük yaptığı merak uyandırdı ki onun da cevabını karakterimiz veriyor. Ama kitabın en iyi anladığım kısmı insanlar hem iyi hem de kötüdür .Hangi yönünü daha çok beslersen o tarafa doğru algın konuşman kişiliğin o yönde olur . Bu yüzden kalbiniz nasılsa bu kısmen yüzünüze de yansıyor. Bir gün içinde okunabilir gayet rahat bir kitap
Dr. Jekyll ve Bay Hyde
Dr. Jekyll ve Bay HydeRobert Louis Stevenson · Koridor Yayıncılık · 202220,1bin okunma
Modern zamanlarda” (2017) Türk edebiyat yazarları arasında en çok para kazanan isimlerin ilk sırasında 1.8 milyon TL ile Elif Şafak, 2. sırada 1.4 Milyon TL ile Nobel ödüllü edebiyatçı Orhan Pamuk yer alıyordu. Kahraman Tazeoğlu: 1.3 Milyon TL, Ahmet Ümit: 1.1 Milyon TL, Ayşe Kulin: 928 Bin TL, Soner Yalçın: 607 Bin TL, Azra Kohen: 572.4 Bin TL,
Çok doğru! Bir insanın hüclerinde 46 kromozom vardır. Eğer sperm ve yumurta hücresi birleşiyorsa ortaya çıkan yeni döllenmiş hücrenin kromozom sayısı 92 olmalı! Bu da, yeni doğacak yavrunun bebekten başka her şeye benzemesi demek!!! Evet ama, öyle olmaz. Çünkü üreme hücrelerinin çekirdeklerinde 46 değil 23 kromozom vardır! Ve çekirdeğinde 23 kromozom taşıyan sperm hücresi, çekirdeğinde 23 kromozom taşıyan yumurta hücresi ile birleştiğinde, kromozom sayısı: 23+23=46 olur! İşte tam da bu yüzden, bebekler hem annelerine, hem de babalarına benzerler. Çünkü kromozomlarının, yani genlerinin yarısını annelerinden yarısını da babalarından almışlardır!
Sayfa 111Kitabı okudu
Bazı milliyetçi gazeteler, “Türk milletinin kalbi Ankara’da çarpıyor," demekle çok doğru bir vakıayı ifade etmiş oluyorlardı. Bu bir edebiyat değil, bu bir mecaz değil, bu, aka ak, karaya kara demek gibi reel bir şeyi ifade ediyordu.
Sayfa 18 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Herakleitos'a göre, geleneksel dinin uygulamaları aptalca ve mantığa aykırıdır, zaman zaman gerçeği gösterseler bile. Herakleitos, Olympos dininin insanbiçimciliği ve putataparlığıyla alay ederken Ksenophanes'i izler. Bununla birlikte, tanrısallık ülküsünü tümüyle yadsımaz ve gizem törenlerinin doğru dürüst kutlandıkları zaman, değersiz olmadığını söyler. Bu tür törenlerin olumlu rolü olabilir, çünkü dolaylı olarak, insanların Logos'u kavramasını sağlarlar. Herakleitos, Ksenophanes'le uyuşarak Tanrı'nın bir olduğunu söyler. Ama popüler dine karşı yürüttüğü polemik, mitolojik sonuçlarından çok, ayinleri ve törenlerine karşıdır. Evlere tapınmanın saçmalığı üzerine yorum yapar. Teoloji ve dinle ilgili birkaç Parça, döneminin dinsel canlanmasına pek de sempatiyle bakmadığını göstermektedir.
Sayfa 163 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Yanlış üslup, doğru sözün katilidir" demiş Sadi Şirazi Ne söylediğimizden çok, neyi nasıl söylediğimiz önemli.
"Simone Weil der ki 'Bir insana dikkat etmek, onun için dua etmektir'. Duayı, ötekinin 'iyiliğini istemek' olarak düşün." "Haaa, bizde bir bakıma üstatlar için dua etmiş oluyoruz." "Şöyle de düşünülebilir: 'Dikkate değer' biri olmak ile dikkatini neye veya kime yönelteceğini bilebilmek arasında sıkı bir bağ var, dostum. Dikkat süresinin kısaldığı, dikkatin çabuk dağıldığı, milyonlarca insanın dikkat çekmeye çabaladığı bir dönemdeyiz. Dikkat hem çok ihtiyaç duyulan bir şey hem de nadir bulunuyor." "Doğru anlamış mıyım, Murat, kimse, kimse için dua etmiyor artık..." "Azaldı, diyelim. Çünkü bir başkasının iyiliğini isteyecek kadar sakin olamıyoruz. Hız çağındayız. Fazla hızlanınca da dikkat parçalanıyor, anlam seyreliyor."
"O günlerde çok şey değişti. Ne kadar olağanüstüydü… Değişim… Evet, kesinlikle mistik ve mucizevi. Yanlış insanı öldürecektim. Kendimi öldürmek suretiyle gerçek suçlularla ödeşmek ve onları suçlamak hakikaten delilik. Eğer bir öldürme eylemi olacaksa, bırakın doğru düzgün olsun. Kendimi öldürmem cinayet anlamına gelir… Masum bir bireyin infaz edilmesi… En iyi ihtimalle, bir kenarda duran masum bir insanın öldürülmesi. Öldürülmesi gereken kesinlikle ben değilim; çünkü bir yaşam amacı bulamadım. Birkaç günde gerçekleşen bu değişim o kadar inanılmaz ve olağanüstü ki… Fevkalade! Bu değişimin büyüklüğü henüz tam olarak kavranamadı sanırım. Tam anlamıyla asimile olmam, geçmişteki ümitsiz halimi görmem zaman alacak. Muhtemelen o zaman bile durum şimdiki kadar basit görünecek: hayatımın anlamı yoktu. Para, arabalar, evler ve diğer bütün oyuncaklar sizi nereye kadar idare eder? İnsanın hayatında esaslı bir şeyler olmalı; uyanmak, yıkanmak, giyinmek, yemek, günü değerlendirmek, insanlarla kaynaşmak ve gerekeni yapmak için bir neden. İnsan bir şekilde dünyaya katkıda bulunmalı; aksi halde hayat anlamsız olmaktan da beter… Evet, sanırım müstehcen bir şakadan başka bir şey değil. Öyle ama gülen kim? Evet, kesinlikle, bir emekçi aldığı parayı ve sahip olduğu huzuru hak ediyor ve yaşam sevinci, hizmetle geçen bir hayatın münasip sonucu… İyi yaşanmış bir hayat… Hımmm, evet, evet tabii, sistemde kazara meydana gelen bir aksaklık… Hayat gerçekten harika…”
536 syf.
·
Puan vermedi
Nazan Bekiroğlu’ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman. Balkan Savaşı yıllarında başlayıp I. Dünya Savaşı’na uzanan bir öykü... Trabzon’da ve Tebriz’de doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce delice akan sonra durgunlaşan iki ırmak... Aslında çok ırmak... Tebriz’in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra... İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, tehcir, mücadele, kader... Farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. "Nar Ağacı" bir Doğu masalı kadar zengin, hayal kadar güzel, hayat kadar gerçek bir hikâye... İncelikle işlenmiş karakterleri, zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle yıllarca unutulmayacak bir kitap...
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,3bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.