Günaydın. Bitmek bilmeyen bir sıkıntı. İnsan, diyor Caner Almaz. İnsan dünyanın vebası: "Yaşamın sonuna doğru yürüyoruz. İçimizde heves kalmamış. Yaşamaya. Sevgiye. Aşka. Belki, diyorum, belki Neşe'nin biraz hevesi vardır. Ama çok sürmez, onu da üzerler. İnsan dediğin birbirini yer, yer de doymaz. Duygularını yer, zamanını, yaşamını, heyecanını. Aşkını, inancını. Etini yer, kalbini söker. İnsan dünyanın vebası.
#Toni #Morrison #Tanrı #Çocuğu #Korusun
"Görmezden gelmeye ne kadar uğraşırsak uğraşalım, zihin her zaman gerçeği bilir ve netlik ister."
"Ne kadar görmezden gelmeye çalışsak da akıl her zaman neyin doğru olduğunu bilir ve açıklık ister."
Selam
Yazarın okuduğum ilk kitabı.
Betimlemelerin başarılı bir şekilde yapılması,
Noktaları sevmeyen bir yazardan bir hikaye, ne de tanıdık…
Müzeyyen: “Hikayeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, ruh eve sığmıyor... Herif kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor.”
Adam: “Fakat” diyor, “Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku.”
.
.
İnsanlar sever, sevmek güzeldir denir, oysa
Bedeli ne olursa olsun, uygunsuz da olsa başkalarını da incitse doğru şeyi yap ve doğruyu söyle. Ne var ki arkadaş sadakati için söylenecek çok şey var, sevdiklerini korumak için.
Spoiler yok sanırım..?
Şu ana kadar okuduğum en harika kitap olabilir bu. Psikolojiye hep ilgim olduğunu söyler dururdum, ama bir kitabı açıp (en azından bu derinlikte olanı) okumak zor gelirdi, sanki yüzleşmekten korkuyordum. Bu kitap çok hayatın içinden, Yalom alanında iyi ve iyi olduğunu kanıtlayan en büyük şey de kitapları olabilir. Psikoloji
2019'da tanıştığım ve bir insanın nasıl sevileceğini bana o yaşımda öğreten oldukça naif ama bir o kadar yoğun duygular içeren bir seri Ateş Serisi. Aşkın iki karanfilden daha büyük, küçük bir kıvılcımın ise üç ömrü yakabileceğinin göstergesi.
Yıllarca bilinenlerin büyük bir yalan olduğunu gösteren ikinci kitap sonrası, üçüncü kitapta o
Bir toplumu incelemeye başlamak için yazılı belge olması gerekiyor. “Biz o yazılı belge aracılığıyla; yaşayan insanlarla, mazidekilerle diyalog kuruyoruz” diyorlar. Bu çok doğru bir yaklaşım… Bunun hepinizin bildiği gibi en tipik, en çarpıcı örneği eski Mısır tarihidir.
deneyim Zehk...
" başkalarının hayatlarından ders alın,
insan bütün hataları,
tek başına yapacak kadar...
uzun yaşamıyor. " diyor Tolstoy.
biz ne kadar ders alıyoruz?
Kitaba başlamadan önce bir durun. Cioran ve felsefesi hakkında kısa bir araştırma yapın. Eğer hala 'evet, gerçekten hazırım' diyebiliyorsanız başlayın derim.
Kısa sürede okunabilecek, kolay hazmedilebilecek bir eser değil. Her sayfa, her cümle üzerinde durup bazen dakikalarca düşünmeyi gerektiriyor.
Cioran mutsuzluğu seçmiş ve kanıksamış bir adam. Nietzsche gibi kendine bir çıkış kapısı da bulmamış. Ona göre bu hayata geliş sebebimiz bile mutlaka bir yerlerde bir günah işlemiş olmamız. Hiçbir şeyin anlamı yok. İnt*har etmemiz bile anlamsız. Çünkü hepimiz "palavracı iblisler olduğumuzdan sonumuzu erteliyoruz." Bu sebeple "aşağılık birer kürek mahkumuyuz ya da evrenin leşi üzerinde sürünen bir solucanız."
Satırlarca altını çizdiğim sayfa var kitapta. Okurken gözleriniz bazen okuduğunuzun şiddetinden yuvalarından çıkacakmış gibi oluyor. Yazara kızıyor hatta 'hadi canım, o kadar da değil, zavallı, ne yaşadı ki acaba' tarzında monologlarda buluyorsunuz kendinizi.
Korku filmi sahnelerini aratmayan satırlar bir yandan şok edici, dehşete düşürücü iken diğer yandan ilginç bir şekilde haz da veriyor. Yani ben öyle hissettim. Kitabın sonlarına doğru yazara hak verdiğim yerler bile oldu. En ilginç bulduğum yerlerden biri Duanın Küstahlığı bölümünde Tanrıya dua etmeme gücü için yalvarırken aslında yine dua ediyor oluşu paradoksluğuydu.
Pek çok farklı konuya ayrı metinlerde değindiği için durup dinlenip gücünüzü toplayıp okumaya devam edebilirsiniz.
Okuyacak okurlara kolaylıklar dilerim.
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,2bin okunma
“İçini dökmek, onu sıkan, dilinin ucuna kadar gelen şeyleri anlatıp kurtulmak için doğru anı bekledi, ama sonsuz bir bekleyişti bu ve onu çok yormuştu.”
Mezara doğru yürürken, rüzgar pelerinini hafifçe omuzlarından aldı ve yere düşürdü. Umursamadan, sevdiğini gömdüğü toprak üzerinde büyüyen o garip ağaçtan gözlerini ayırmadan mezara doğru yürümeye devam etti. Ağacın yanına geldiğinde hasretle elini kaldırdı, dokunmak istedi lakin ellerindeki kanı, lekeleri fark etti ve dokunmaktan hayâ etti.
Çok çok güzel bir kitaptı. Her ne kadar başları sıkıcı olsa da sonlara doğru açıldı. Özellikle en sonda çok eğlendim okurken. Kitap boyunca yanlış adama kızdığım için biraz üzgünüm ama sonuçta o suçsuzdu. Zavallıcık :((
Bu arada katil hakkında en ufak bir ipucu yoktu. Yani vardı ama küçüktü. Nasıl bulabilirdim ki (. ❛ ᴗ ❛.)
Cinayet AlfabesiAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20225,1bin okunma