Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
'' Peki anne, davet sadece sözle mi olur sence? Yani bunun başka bir çeşidi var mı? " ... " Vardır aslında. Sözle davet çok bilinen bir çeşidi olsa da insan hâliyle tavrıyla da davette bulunabilir. Buna en güzel örnek Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselamdır. Onun her sözü doğru olana davet olmasının yanında davranışları hatta bazen suskunluğu bile davettir." ...
Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız
Bence tüm sıkıntı, esasen bir hayvan olduğumuzu bir türlü kabullenemememizden kaynaklanıyor. Bak basitçe anlatayım. Bizi diğer tüm mahlûkattan farklı kılan sevgili beynimiz, içerisinde işte o tüm mahlûkatın bilgisini de taşır. Sürüngen beyin, limbik sistem ve korteksten oluşan bu muazzam yapı, doğru yerlerine basıldığında muhteşem sesler çıkarır. Cinsellik sürüngen beyinle ilgiliyken, duygular limbik sistemde dolanır. Fakat elimizde, bizi akıl ve izana davet eden korteks gibi bilge bir kozumuz vardır. Aşk dediğimiz şey, kabul etmek gerekir ki, insan icadıdır. Biz icat ettik aşkı. Yerleşik düzene geçtikten sonra gelişen toplumsal kültürün biyolojiye etkisi sonucu aşık olmak üzere evrimleştik. Öncesinde genlerin devamı için aşka gerek yokken, zamanla bu bir zorunluluk haline geldi. İnsan bebeğinin diğer hayvanlara nazaran çok daha uzun süre bakıma ihtiyacı olması nedeniyle de, bir anne-baba işbirliği oluşturmak adına, tek eşlilik ve sadakat gibi kavramlara yöneldik. İşte bu yüzden, genlerimizin devamı için çıldıran sürüngen beynimizdeki hayvani düşünceleri, limbik sistemimizdeki duygularla olduk olmadık anlamlara bürüyüp aşık oluyor, o kişi tarafından istenmediğimizdeyse soyumuz kuruyacakmış gibi krizlere giriyoruz. Hayır, kurursa kurusun, bu çağda böyle ilkel yaklaşımlar da nedir? Çelişki tam burada işte. Aklını korteksine toplayıp sistemi reddedenlerin genleri devam etmiyor. Akıllılar ölüp gidiyor yani, hadi geçmiş olsun. Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız özetle. O yüzden dedelerimiz ve ninelerimizle aynı tuzaklara düşüyor, hâlâ armut gibi aşık oluyoruz Osman.
Reklam
Değişim tablosu
Kendinizi şefkat göstermeyi öğrenebileceğiniz herhangi bir değişim tablosu olmadığını duyunca rahatlayabilir ya da hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü öz bakımın bu boyutu aslında bir beceri olmaktan ziyade bir felsefe ya da duygudur. Davranışlarınızı değiştirerek ya da başka bir deyişle dışarıdan değişiklik yaparak bu duyguyu inşa etmek çok daha zordur. En iyi içeriden dışarıya doğru gerçekleşir.
"Uygunsuz sorular, incitici yorumlar, haksız beklentiler... Birçoğumuz bizi istediğimizden daha fazla enerji tüketmeyi gerektiren ilişkilere sahibiz. İster aile ister romantik ister arkadaşlık ister iş ilişkisi olsun, her ilişkide karşınızdaki kişinin davranışlarının sizi rahatsız ettiği veya canınızı sıktığı durumlar olabilir. Böyle anlarda doğru tepki vermeyi öğrenmeniz çok daha önemli. Böylece sınırlar koyabilir ve kendinize zarar vermeyebilirsiniz."
Sayfa 121Kitabı okudu
Girişim
Morgan Housel
Morgan Housel
Bir planın belirli unsurlarının gerçekleşmesine ne kadar çok ihtiyaç duyarsanız, finansal hayatınız o denli kırılgan hale gelir.... Birçok girişim yanlış olduğundan değil , her şeyin ' tamamen ' doğru olmasını gerektiren bir durumda ' büyük ölçüde ' doğru olduğu için başarısız olur.
Paranın Psikolojisi
Paranın Psikolojisi
Reklam
68 syf.
7/10 puan verdi
"TAKINTI" kitabın bu kadar çok konuşulmasının nedeni belki de bu kelime. Kitabın ince veya çabuk bitirilebilir olması asla basite indirgenecek bir eser olduğunu bizlere düşündürmemeli. Kitapta geçen mektubun ilk cümlesi bile anında okuyucuyu etkilemekte ve meraka sürüklemekte. "Çocuğum dün gece öldü" mektuptaki bu ilk cümleyi okurken akılda bir çok soru oluşmakta. Mektubu yazan kişi neden bu şekilde bir giriş yaptı? Okurken bu cümlenin merakının peşinde devam ederken ilerki sayfalarda bu cümle ile birlikte daha bir çok şeyi merak etmeye başlıyor insan. Kitabın sonlarına doğru da zaten bir çoğunu anlamış oluyoruz, hele ki mektubun girişinde yazan cümleyi. Kitapta gecen kadının her ne kadar "aşk" veya sevgisi üzerinde durulsa da bence kitap bitince insanın aklına bundan çok "takıntı" sözcüğü yer edinmekte. Öyle ki bütün bir yaşamı sırf aşk için harcamaktan da bahsedilebilir. Bir insanın kendini bu kavram uğruna ne kadar zor durumlara veya en olmayacak sıfatlara koyduğunu da anlatabilmekte. Bazı yerlerinde hiç beklenilmeyen şeylerin çıktığı veya üzücü olayların yaşandığı kısa ama güzel bir eser.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,6bin okunma
Saygon'un düşmesinin üzerinden (Nisan 1975) onyildan fazla bir süre geçmişken ve bu çatışmanın tüm yönleri üzerine yayınevlerinden hâlã bir kitap seli boşanırken, savaşın B.D.'in dünya üzerindeki konumunu nasil etkileyebilecegini degerlendirmek hâlâ zordur. Daha uzak bir perspektiften, diyelim ki 2000 ya da 2020 yilından geriye doğru bakildigında, Amerika'ın dünya karşısındaki aşiri gururu (ya da Senatör Fulbright'ın "gücün kendini bilmezligi" diye adlandirdigi durum) açisından yararlı bir yok yaratmış, böylelikle de ülkeyi politik ve stratejik. önceliklerini daha derinden dügünmeye ve 1945'ten bu yana zaten çok değilmiş dünyaya daha makul biçimde yeniden uyum sağlamaya zorlamiş olabilir - bir başka deyişle, Rusların Kırım Savaşında ya da Ingilizlerin Boer Savaşında yaşadıkları ve onlari yararli reformlara ve yeniden degerlendirmelere götüren şoka oldukça benzer-bir biçimde.
Sayfa 482Kitabı okudu
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Osmanlı İmparatorluğu’nun son safhasındaki mühim mütefekkirlerimizden birisi olan Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi, aynı zamanda, gerek babasının konsolos olmasından (“şehben-der” konsolos demektir) gerekse de sık sık sürgün hayatı yaşamasından ötürü, farklı ve yenilip yutulması zor fikirlere açık bir zâttır. Kendisini daha ziyade A’mâk-ı Hayâl
Garip İlimler ve Ruh Çağırma
Garip İlimler ve Ruh ÇağırmaFilibeli Ahmed Hilmi · Büyüyenay Yayınları · 20231 okunma
Doğru insan, yanlış zaman Doğru zaman, yanlış insan. Çok doğru, insanı bezdiren bir tespit
Paul Auster
Paul Auster
Sonra da gelip niye delirdin diye sorarlar adama.
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Sevdiklerimiz için savaşmaya...Kendimiz de dahil...
"Aşkı bekleyenler, sabırlı olun. Aşk bir ilgi budalası. Yalnızca hayatınıza ihtişamlı bir giriş yapacağı günü bekliyor." Bu bazen bir şantajla da olabilir... Herkese selam. Meşhurluğunu her bi yerden duyduğum yazardan okuduğum ilk kitap. Dilinin bulunmaz Hint kumaşı olduğunu düşünmesem de beğendiğimi söyleyebilirim. Çiftler arasındaki
Öfke Kralı
Öfke KralıAna Huang · Martı Yayınları · 0360 okunma
"Unuttum, der­dim kendi kendime. Yalan yok. Çok gelmezdin aklıma. Ama sen gelince... Seni o havaalanında görünce anladım ki...” Durdu. Masaya gövdesini daha çok yaslayıp kollarını masanın üstüne koyarak bana doğru eğildi. “Ben senden bir adım öteye gidememişim, Pamuk,” dedi. “İçime işlemişsin, öyle bir büyü var ki sende... Ruhuma kazımışsın sanki kendini. Atamıyorum.” Durdu. “Bilmem, anlatabiliyor muyum?” diye tamamladı kendini.
"Seni istiyorum," diye mırıldandı Clay. Hamle sı- rasının Clay'a dönmesinin ne kadar zor olduğunu bil- diği için sırıttı Julia. Ama yine de pes etmeye hazır değildi. Clay'in, onu çaresizce, korkunç bir şekilde arzulamasına ihtiyacı vardı. "Sanırım, gerçekten güzellikle sorman gerekebi- lir," dedi onun hayalarırı
Sayfa 141
"Bazen okuduğu romanda, hikâyede yer alan önemsiz bir kişiye takılırdı. Takıldığı kişinin metne girme nedeninin bir tek cümleden ibaret olduğunu görür, herkesin hayatının doğru söylenmiş bir cümleye sığabileceğini düşünürdü. Şimdi kendi cümlesini arıyordu: hayattan beklediği şeyleri elde ettiği anda hepsinin budalaca olduğunu anlamış, yalnız bir adam... Belki. Bir cümle olabilir miydi bir hayatı değerli kılan? Yoksa, tek cümleye sığdırılmış hayat çok mu boştu? Hayatın nesi doğruydu, nesi yanlış? Ya da bu türden soruları sormak doğru muydu? Neden soruyordu bunları?"
Sayfa 106 - Can Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.