BOZKIRDA BÜYÜMÜŞ gri Çerkessk ineği ahırda yalnız başına yaşıyordu. Dışı boyalı tahtalardan yapılma ahır, demiryolu bekçisinin küçük avlusunda bulunuyordu. Ahırda odun, kuru ot, darı sapı ve miadı
apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın bülent?"
"hangisini?"
"otomatik yanan, sensörlü lamba."
"hayır."
"komşu görmüş, yalan söyleme. süpürge sapıyla kırmışsın dün gece."
önüme baktım.
"neden kırdın?"
cevap yok.
"hasta mısın evladım? söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…"
"kırdımsa kırdım, ne olacak! çok mu değerliymiş?"
"lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? yöneticiye de dedim. lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. sen değerlisin benim için."
"beni görünce yanmıyordu baba."
"nasıl ya?"
"görmezden geliyordu, yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni."
"e beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor."
"hadi ya! sahiden mi?"
"evet. ucuzundan takmışlar. bizimle bir alakası yok."
babama sarıldım, yıllar sonra.
"Oyunun başında, hiç varyasyon yoktur. Taşları yerleştirmenin tek bir yolu vardır. İlk altı hamlenin ardından dokuz milyon varyasyon ortaya çıkar. Sekiz hamleden
sonra 288 milyar farklı seçenek belirir. Olasılıklar gitgide artar. Satranç oynamanın evrendeki gözlemlenebilir atom sayısından daha çok yolu vardır. Yani işler bayağı bir karışır. Oynamanın tek bir doğru yolu yoktur, birçok yolu vardır. Satrançta olduğu gibi, hayatta da her şeyin temelinde olasılık yatar. Bütün umutların, bütün hayallerin, pişmanlıkların, yaşadığımız her bir anın."
Elli bin kitaba sahip olan Umberto Eco, ev kütüphaneleri hakkında şunları söylemiştir: “Satın aldığınız tüm kitapları okumak zorunda olduğunuzu düşünmek aptallıktır, tıpkı okuyabileceklerinden daha fazla kitap satın alanları eleştirmenin aptallık olduğu gibi. Bu, yenilerini almadan önce aldığınız tüm çatal bıçakları, bardakları, tornavidaları ya da matkap uçlarını kullanmanız gerektiğini söylemeye benzer.
Hayatta öyle şeyler vardır ki, sadece küçük bir kısmını kullanacak olsak bile her zaman bol miktarda malzemeye sahip olmamız gerekir. Örneğin kitapları ilaç olarak düşünürsek, evde birkaç tane yerine çok sayıda kitap bulundurmanın iyi olduğunu anlarız: kendinizi daha iyi hissetmek istediğinizde 'ilaç dolabına' gider ve bir kitap seçersiniz. Rastgele bir kitap değil, o an için doğru olan kitabı. İşte bu yüzden her zaman bir beslenme seçeneğiniz olmalı!
Sadece bir kitap satın alanlar, sadece onu okur ve sonra ondan kurtulurlar. Onlar sadece tüketici zihniyetini kitaplara uygularlar, yani onları bir tüketim ürünü, bir mal olarak görürler. Kitapları sevenler ise kitabın bir metadan başka bir şey olmadığını bilirler.”
"Alıntı"