Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sigarayı bırakmak isteyenlere
Düşüncelerimizi her zaman ayrıntılandırmalı, somut­laştırmalıyız. Diyelim ki kendimizi sigarayı bırakma kara­rını alma noktasına getirmemiz söz konusu, sigara içmenin tüm olumsuzluklarını, dişlerin kararmasından her akşam yemeğinden sonra içilen bir tek puronun neden olduğu yıllık yüz franklık masrafa varıncaya dek hiçbirini unut­madan incelemeliyiz. Tütünün zihnin nüfuz etme gücünü körelttiğini söyleyen Tolstoy'un bu çok doğru saptaması­nı teyit etmeliyiz. Zihnimizin çok berrak olduğu bir gün, ustaca bir felsefi çıkarımı sürdürmeyi, sonra da buna tü­tün içerek devam etmeyi denemeliyiz. Tütün içtikten sonra düşüncemizi tek bir noktaya toplama, anlama konusunda nasıl zorlanacağımızı görmeliyiz. Benzer birkaç deneme, en üstün, keskin ucunu körelttiğine bizi ikna edecektir. Diğer yandan, tütün içme zevkinin çok geçmeden zevk olmaktan çıkıp yerini zorbaca bir alışkanlığa bırakan fiziksel zevklerden olduğunu düşünmeliyiz. Bu zorbalığa maruz kaldığı­mız tüm örnekleri aklımızdan geçirmeliyiz. Bu tür ve başka saptamalarla, benliğimize sahip olduğumuz anlarda alınan sigarayı bırakma kararına büyük bir güç kazandırmış olu­ruz . Çalışmanın getirdiği çok çeşitli tatminlerin ayrıntıları için de aynı yönteme başvurmalıyız.
536 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yorum
Merhaba bugün bu kitap'ın yorumu ile geldim. İlk başladığında eh işte diyerek başladım ama bir iki sayfa sonra Emma'nın yaptığı kemikli yüz tarifinden sonraki "kafatası bile çekicidir" tarifinden sonra gülmedim değil daha önce hiç duymadığım ve okumadığım için komik ve tuhaf buldum. Yazarın dile bana biraz yavan gelmedi değil sanırım o da yazarın sürekli dış görünüşü falan betimlemesinden dolayı. Bence yılda 1 kere görüşmek pek de aşk gibi gelmedi bana, bir insanla aşıksan onu her zaman görmek birlikte olmak istersin sonuçta öyle değil mi? Evet aşk başka şekiller de olabilir diyeceksiniz buna da katılıyorum ama normal gelmeyen bir yanıda var bence. 2. Bölümün sonuna doğru Em değişmeye ve Dex ile artık yollarını ayırmak istiyor, bence çok da iyi yaptı yavaş yavaş kendi değerini anlaması ve Dex'i bırakması çok hoştu en azından bir süreliğine de olsa. Çoğu kişi çok severek okumuş ha bende sevdim ama sevmedim de tam arada kaldım hani derler ya nörtüm diye hee tam öyle işte, özellikle Dex'in Emma'yı ve hayatına giren neredeyse her kadını cinselleştirmesi ve bu şuan ki günümüzün de sorunu olması beni kitaptan soğuttu hatta bazen okumak bile istemedim yarım bıramka istedim ama kitapları yarım bırakınca beni bir şeyler dürtüyor ve o kitabı bitiriyorum bu kitap da öyle oldu benim için. En çok da Em'in vefat edip Dex'in daha fazla değişebileceğini görememiş olmak daha da üzücüydü benim için.
Bir Gün
Bir GünDavid Nicholls · Pegasus Yayıncılık · 20106bin okunma
Reklam
çok doğru
Emin olun. Bugün artık 0-3 yaş arasındaki çocuklara da teşhis koyup, hiperaktif deyip ilaç veriyorlar, beyni gelişme döngüsünde olan bir canlıya beynindeki kimyasal dengeyi nasıl etkileyeceği kesinlikle bilinmeyen bir ilaç veriyorlar. Paslı, kocaman bir demiri kafatasının içine soksunlar daha iyi. Çocuğun zekâsı yaramazlığıyken, o yaramazlığı bastırmak için ilaç veriliyor!
“Adam çoğu zaman, “keşke onunla olsaydım,” diye hisseder ve bu arzu onun çalışmasını engelleyebilir, oysa kız daha çok, “her zaman onun çevresinde olmak istiyorum,” duygusundadır. Cinslerden birinin arzusunun niteliği kısa, güçlü ve şiddetli, ileri doğru atılmalar şeklindedir; kadınınki uzun süreli, yaygın ve kalıcı bir arzudur.”
Sayfa 72 - Say yayınlarıKitabı okuyor
Komünler oluşturun. Komünler ancak insanlar birbiriyle buluşup kaynaştıkla­rında ve kendilerine ortak bir yön tayin ettiklerinde hayata geçer. Yol ayrımına gelindiğinde, büyük olasılıkla komünler kendiliğinden oluşacaktır. Kendisini bekleyen sondan kurtularak buluşmanın keyfi. Komün normalde yollarımızı ayıra­cağımız zaman kararlaştırılan bir
BİRBİRİNİZİ BULUN Doğru olduğunu düşündüğünüz şeye dört elle sarılın. İşe oradan başlayın. Rastlantılar, keşifler, büyük grev dalgaları, depremler: Her olay bu dünyadaki varoluş biçimimizi değiştirerek hakikat üretir. Öte yandan bizde ilgi uyandırmayan, bizi etki­lemeyen, bizleri bir şeyler yapmaya itmeyen yorumlar artık hakikat diye adlandırılmayı hak etmezler. Her hareketin, dav­ranışın, ilişkinin ve durumun altında bir hakikat yatar. Bu ha­kikati görmezden gelip durumu idare etmek, çağımızda pek çok insanın çıldırmasına neden olmuştur. Aslında her şey birbirine bağlıdır. Büyük bir yalanın içinde yaşıyor olmak hissi de bir hakikattir. Ama bu boş verip geçilemeyecek bir meseledir, hatta işe tam da oradan başlamak gerek. Hakikat, dünyayı görme biçimi değil, bizi indirgenemez bir biçimde dünyaya bağlayan şeydir. Biz hakikate tutunamayız ama o bizi taşır. Birey olarak beni yapar ve yıkar, birleştirir ve çözer; pek çok şeyle arama mesafe koyarken aynı deneyimi yaşayanlarla da yakınlaştırır. Hakikate bağlılığından dolayı yalıtılmış birey kendisi gibi birilerini bulmasının önüne ge­çilemez. Aslında, her isyan süreci vazgeçmeyi reddettiğimiz bir hakikatle başlar. Hamburg'da 80'li yıllarda, İşgal Evle­rinde yaşayan birkaç kişi, oradan sadece cesetlerinin çıkarılabileceği noktasında kararlılık göstermişti.
Reklam
..halı da yumuşak mıymış ne, öyle görünmüyordu, oturuverince dünyada ne güzel bir yer kaplandı, şimdi, tam şimdi kıyamet kopsa keşke, camlara ağacın dalları hafiften çarpıyor, tıkır tıkır, güneş parlıyor parçalı bulutlu, en güzel hava, işte şimdi şu andan başka pek kıymet verilecek bir şey yok sanki, yokluğuna vahlanılacak bir şey yok sanki; şu an kubbe ne kadar yüksek, renk renk, lambalar sonsuzluk alameti gibi şimdi, tam şimdi ayak parmaklarım içeri doğru kıvrıldı, bulunduğum yerden memnunum evet şimdi, tam iken, çok seyrek hallerde olduğum gibi arandığım yerde iken kıyamet kopsa; keşke, keşke, keşke, böyle güzel bir günde. Ama şimdi seyrelecek, her şey seyrelecek, sonra da bitecek, anı bile hatırlamayabilirim, halbuki vardı, vardı da geçti.
500 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Tam bir başlangıç kitabı fakat çok gereksiz uzatılmış ve fantastik dünyaya doğru düzgün bir şey görmedik desek yeridir. O yüzden biraz zamana yayarak ve sıkılarak okudum. Umarım serinin devamı bu kadar sönük değildir .
Cam Şato
Cam ŞatoSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20172,965 okunma
258 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Aşk da Tükenir
Artık Kayıp Zamanın İzinde serisiyle biraz daha barıştım. Elbette 1, 2, 3 ve 4. Kitaplar benim için zorlayıcı okumalar olmuştu ancak 5 (
Mahpus
Mahpus
) ve 6 (
Albertine Kayıp
Albertine Kayıp
) öncekilere göre kat kat daha derin ve etkileyici duygu aktarımlarının bulunduğu romanlar bence. Mahpus'ta anlatım daha çok Proust'un Albertine'e olan yüceltilmiş aşkıydı.
Albertine Kayıp
Albertine KayıpMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20202,181 okunma
Doğru olmayanın vay haline
“Zorlu bir imtihandan geçiyoruz, dar ve manen çok uzun bir köprüde yürüyoruz. Doğru gitmeyenlerin vay hallerine.”
Reklam
Bize iyi gelmeyen , bizim de iyi gelmediğimiz başkaları. Herkesin herkese iyi gelmeyeceği ilâhi bir ikazdır aynı zamanda. Kuşlar bile kendi türleriyle yol alabilir . Karşılıklı iki gönlün birbirinle iyi gelebilmesi için, her iki gönlün de ayarının aynı istikamete doğru kurulmuş olması lazım. Diğer türlüsü, bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor . Böylece başkalarıyla olan ilişkimiz de arada bir yaşanan şöyle böyle duygulardan ibaret kalıyor . Bu ilişkilerde sevgi , merhamet , şefkat , dostluk , vefa , cömertlik , anlaşma , paylaşma , sırdaşlık hep yarım kalıyor . Evet burası dünya , burada zaten pek çok şey yarım kalıyor .
incinmek, incitmek
Hangisinin daha zor olduğuna incitmek cevabını vermenin gerçekçi olmadığını düşünürdüm. Bu yüzden incinmenin her zaman çok daha zor olduğunu, incitmenin ise içerisinde her zaman haklılık barındırdığını -en azından inciten hep öyle düşünür, muhakkak bir kulp bulur haklılık payım var der- dolayısıyla doğru veya yanlış, bir şekilde insanın içini rahatlatabildiğini düşünürdüm. Fakat kendimle tekrar tanıştığımı düşündüğüm şu günlerde, esasen buna vereceğim cevabın incitmek olduğunu çok daha iyi anlıyorum. İncinmek her ne kadar kendi içimizde çözemediğimiz yalnızca ızdırabını yaşayabildiğimiz şeyse de içerisinde suçluluk yok. İncitmede ise bir suçluluk var, özellikle incinmenin ne demek olduğunu biliyorsanız, incitmek insanın üzerine bir katilin duygularını yüklüyor. İncinmeyi karşımızdakinden bir adımın gelmesi ile üzerimizden atabilirken, -tabii eğer bunu telafi etmeyi düşünebilecek insanlarla ilişki kuruyorsak- incitmeyi bir suç olarak içimizde vicdan azabıyla yaşamaya devam ediyoruz. Elbette incitmenin getirdiği suçluluk da muhatabımızın gönlünü almakla geçiyor fakat gönül alma işlerinin neticesi de çoğunlukla incinmekle sonuçlanıyor. İki ucunun da temiz olmadığı bir değnek ne yazık ki... yine de incinmeyi tercih ederim vicdan azabı aromalı ızdıraptansa, kalp kırıklığı aromalı ızdırap evladır.
Aydınlana aydınlana kandil gibi yanıyoruz çok şükür...
Şimdi yine, ölümün bizim zeki ve büyük abimiz olduğunu, doğru zamanı (bizden) iyi bildiğini ve hiç şaşmaz şekilde onunla (ölümle) muhatap olacağımızı hatırladım birden. Ve şunu anlamaya başladım ki; acı ve hayal kırıklığı ve hüzün bizi keyifsiz ve değersiz ve onursuz yapmak için değil, bizi olgunlaştırmak ve içsel bir aydınlanmaya yükselmemiz için vardır.
224 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitap ana karakterimizin çocukluğu ve yaşlılığı arasında gidip geliyor. 67 yaşında bir orman kulübesinde köpeği ile inzivaya çekilen kahramanımız, onlu yaşlarında babasıyla benzer bir orman kulübesinde yaşadıklarını gözden geçiriyor ve sorguluyor. . . Baba olmak, bir baba ile oğlu arasındaki bağ, insanın tutkularına esir düşmesi gibi pek çok konuya değinirken, düşündürüyor. . . Çok doğru bir zamanda okumuş olmasam da çok keyif aldığım bir kitap oldu. . .
At Çalmaya Gidiyoruz
At Çalmaya GidiyoruzPer Petterson · Metis Yayınevi · 20211,111 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.