Dua yapılır, kader de aynı yöndedir. Dua da bir sebep olur. İlahî tecellinin nuru hemen olacak işi bitirir. Yoksa bazı kimselerin anladığı gibi dua edildi diye hiçbir oluş olmaz. Yek başına dua ile ne bir bela def olur ne de bir yarar iş. Bazı Hadis-i Şeriflerde şöyle bir açıklama vardır: - “Bela, ancak dua ile gider.” Ama bunu biraz açıklamak lazım gelir. Tefsirsiz bunu yanlış anlayanlar olur. Bu Hadis-i Şeriften murad, belanın giderilmesi bazen duaya bağlıdır demektir. Yani: Dua yapılır, bela gider. Çünkü kader o yoldadır; dua edilmedikçe bela def olmaz. Yukarıda belirtilen Hadis-i Şerifin manasına gelen bir diğeri vardır: - “Kul, ameliyle cennete giremez.” Amelsiz cennete girer, manasına gelmez. Cenneti Allah verir; kulun ameline göre orada makam. Bunu daha çok tefsir eden bir Hadis-i Şerif vardır; Hz. Aişe (ra) rivayet eder. Diyor ki: - “Peygambere (sav) sordum: ‘Ameliyle cennete giren olur mu?’ ” Cevaben: - “Hayır, yalnız Allah’ın rahmetiyle girilir." - “Sende mi ya Resulallah (sav)?” - "Evet ben de… Yalnız Allah, beni rahmetine daldırmıştır." Son cümleyi söylediği zaman elini başının üstüne kaldırmıştı… Bunlardan çıkan mana şudur: Allah hiçbir işi yapmak mecburiyetinde değildir. Ne bir dua ile kimseye bir şey vermek için ne de kimseye karşı bir taahhüt altındadır. Allah istediğini yapar.
195 syf.
10/10 puan verdi
Mahmut Makal ve Toplumcu Gerçekçi Edebiyat Manifestosu.
Hayatında bir tane köy romanını eline almayan, birkaç tane Türk Klasiğini dahi okumayan insanların köy çocukları üzerinden çıkar sağlamasına göz yuman kitleler kandırıldık, aldatıldık demeye mahkûmdur. Toplumcu Gerçekçi Edebiyat sizlere yapılan yardımları reklam "gösteriş" olarak yansıtan çıkar sahibi insanları ayırt edebilmeniz
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,202 okunma
Reklam
Yemin ediyorum dünya çok boş bir yer. Dua etmek ve kitap okumak lazım. 
O kadar çok sevdik ki O'nu, dizinin dibine oturma hayalleri kurduk. Gece gündüz duâlarımızda "Ya Rabbi, Resulûnün (sav.) dizinin dibinde eyle." diye duâ ettik. Hatta ahirette bile Rabbimin cemâlini seyretmek için önce Peygamber Efendimiz'in (sav.) cemâline bakmak lazım. Neden? O (sav.) Rabbimize nasıl bakıyor? O Rabbimizi nasıl seyrediyor? Hangi duyguları Rabbimize doğru yöneliyor? Onları da orada keşfedip Rabbime en layık şekilde, en güzel şekilde bakmak da yine onun önderliğinde olmayacak mı? Bu kuru aklımızla, kuru gönlümüzle mi olacak? Elbette, elbette bu ümmeti olduğumuz Peygamber Efendimizin (sav.) aracılığıyla, bütün silsilemizin aracılığıyla olacak.
Dr. İşan Hüseyni’den, Müthiş bir Anekdot
Dr. İşan Hüseyin ilginç bir hatırasını kendisi şöyle anlatıyor: “Bir gün uçakla bir şehirden, başka bir şehre gidiyordum. Ancak havadayken birden sarsıntılar başladı, yıldırım çarpması sonucu uçakta bir arıza oluştu ve ciddi arızalanan uçak, en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Bu havaalanında da pek çok kişi çalışmıyordu (çünkü
1,000 öğeden 911 ile 920 arasındakiler gösteriliyor.