"Dil en temel iletişim ve kimlik oluşturan Araçtır."
19 Alemdar, 2005, s. 173.
" Bütün kitle iletişim araçları dil ile fonksiyonellik kazanırlar.
Sesli iletişim veya yazılı iletişimin temeli dile dayanır.
Görsel iletişim ise ancak dil ile bütünleşerek anlam kazanır.
Klasik savaşlarda düşman kuvvetlerin iletişimini kesmek, böylece
O an bana nihayet güzel göründü, eski uyumumuzu yalayamayalı epey oluyordu. Ama bu kez uyum gerçek anlamıyla telefon telleri boyunca uzanan solukların birbirlerine örülmesiyle sınırlanan bir uyumdu. Birbirimizi görmeyeli çok oluyordu.
"Arador Kral'ın dedesiydi. Oğlu Arathorn evlenmek için Aranarth soyundan gelen Dfrhael'in kızı olan Zarif Gilraen'e talip olmuştu. Bu evliliğe karşı çıkmıştı Dfrhael; çünkü Gilraen küçüktü ve Dtinedain âdetlerince evlilik yaşına ulaşmamıştı henüz.
"'Dahası,' demişti, 'Arathorn olgun yaşta, sert bir adamdır
Picasso'ya yaptığı tabloların gerçeği yansıtmadığı söylendiğinde şu cevabı vermiş: "Zaten gördüğümüz hiçbir şey gerçekte olduğu gibi değildir ki!
Fotoğrafçılar deklanşöre basmadan önce, "Gülümseyin!"diyorlar. Gülümseyin ve örtün yaşadıklarınızı.
Eski albümleri karıştırırken, saça takılan yapma güller gibi, dudaklarımızın bir kenarına iliştirilen tebessümler hep acı vermiştir bana. Gülümsemek insanlara yakışır elbet. Bundan neden mi acı duyuyorum? Çünkü insanlar gerçek hayatlarında birbirlerine çok az gülümsüyorlar!
Arzulandığı zaman güzeldi, zeki insanların
arasında nüktedandı, gururu okşandığında kibirliydi,
sevildiği zaman aşıktı. Ondan çok şey istendikçe o daha
fazlasını verirdi. Ama onunla kimsenin konuşmadığı, onu
kimsenin görmediği, duymadığı, arzulamadığı yalnızlığı sırasında çirkinleşmiş, sersemlernişti, çaresiz kalmış ve mutsuz olmuştu. O ancak yaşamın içinde canlanırdı, yalnızlıkta çöküp gölgeye dönüşürdü. Şimdi ise eski yaşamının bir yansıması onu sarıp sarmalarken bütün neşesi, tasasız şirinliği yeniden tepe noktalara çıkmış, parıldıyordu; madam şimdi yine nüktedandı, hoştu, çevresini büyülüyordu, sohbet ediyordu, üzerinde toplanan bakışların körüklediği ateşle tutuşmuştu. Bu insanları neşesiyle kandırmak istediğini unutmuş ve gerçekten coşmuştu, her gülümsemeyi mutluluk, her sözü gerçek kabul ediyordu; uzun zamandır özlediği kalabalıkların zevkini çıkarmaya bir sevgilinin kollarına atılırcasına tutkuyla bırakmıştı kendini.