Herkese Merhabaaaa Severek okuduğum bir kitap ile geldim. Yazarın kalemini çok sevdim. Akıcı olması sebebiyle hangi ara bitti kitap anlayamadım.
Eğer ki okumayanınız var ise mutlaka fırsat vermelisiniz. Hatta yazar internet sitesinde isminize özel olarak satışta yapıyor benden demesi..
Begonvillerle çevrili bir ege kasabası.. Nisan'ın
Herkesin bir derdi vardır bazıları geçer, bazıları geçmez; bazıları anlatılır, bazıları anlatılmaz. Biraz yağmurun biraz da hüznün düştüğü gecelerde meselenin sevmek değil, güzel sevebilmek olduğunu anlamaktır mühim olan ve çekilen acılara verilmesi gereken tepkilerin adıdır eyvallah.
Son derece anlaşılır ve açık bir anlatıma sahip olan
Uzun yollardan geldik - Yarmavadi'den, sizin deyiminizle Îmladris'ten çıkıp geldik." Bu noktada Faramir hayret ederek dikkat kesildi. "Yedi yol arkadaşımız vardı: Birini Moria'da kaybettik, diğerlerini de Rauros'un üzerindeki Parth Galen'de: ikisi benim cinsimdendi; bir cüce vardı, bir Elf, iki de insan, insanlar
Gerçekten de Mordor'un kapılarına doğru atılan her adımda Frodo boynundaki zincirde asılı duran Yüzük'ün daha da ağırlaştığını hisseder olmuştu. Artık Yüzük'ü, onu yere doğru çeken gerçek bir ağırlık olarak hissetmeye başlamıştı. Ama onu çok daha fazla rahatsız eden Göz'dü: Kendi kendine ona bu ismi takmıştı. Yürürken eğilmesine, büzülmesine neden olan, Yüzük'ün ağırlığından çok buydu. Göz: Görebilmek için büyük bir güçle tüm buluttan, topraktan, etten gölgeleri parçalamaya çalışan düşmanca bir iradenin o korkunç, bir biçimde artan hissi: sizi haraketsiz bir halde çıplakIığınızla mıhlamak için bakan o ölümcül bakış. Çok ince, çok narin ve ince bir TıaîlBrmşlı artık onu hala savuşturabilen örtüler. Frodo o iradenin o anda ikamet ettiği yeri, onun kalbinin yerini tam olarak biliyordu: Gözleri kapalı bir adam güneşin yerini nasıl kesinlikle bilirse, tıpkı o şekilde biliyordu.
Herkese merhaba.
Benim Yan Pasaj Yayınları’na hayranlığımın farkındasınızdır diye düşünüyorum. Bugün de yine Yan Pasaj Yayınları’ndan harika bir kitap ile geldim karşınıza.
Konusu öyle hüzünlü ki… Arka kapağı okurken bile o hüznü hissediyorsunuz. Ama kitabın içine girdiğinizde, hüznün içinde hayata dair bir umut buluyorsunuz. Bazı yerlerde gülmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Hadi gelin konusuna birlikte göz atalım.
Paula küçük yaştaki kardeşini kaybetmiş mutsuzluğun, depresyonun en derin noktalarındadır.
Gittiği psikiyatristlerden de umudu yoktur. O yaşananların içinden çıkamamaktadır. Ta ki bir gün artık kardeşini ziyaret etmesi gerektiğine karar verene kadar. Ama bunu herkesin gözleri önünde yapamayacağını hisseder ve bir gece gizlice gitmeye karar verir.
O gece ise orada bulunan Helmut çok sevdiği karısının mezarı başında elinde kürek ile bir şeyler yapmaktadır.
Genç kız ile yaşlı adamın macerası bu şekilde başlar. Devamında ne mi olur, okuyun görün diyorum.
Helmut benim gözümde Yukarı Bak’taki yaşlı karakter olarak canlandı. O inatçılığı, o içten içe sevecenliği öyle duygusaldı ki… Paula için çabası, Paula’nın çektiği acılar…
Kitabı mutlaka okunanız gerektiğini düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum.
#alıntı
İnsanın eline aldığı bir kitap, hayat denizi fazla çalkantılı hâle geldiğinde gerçek bir can simidi olabilir; insan hikâyelere tutunur ve onların kendisini kıyıya, güvenli bir yere getirmesine izin verir.
Nadir gülümsemelerinden birini, gözlerimin arasından beynimin bir yerine yerleşip ağzımın köşelerinin sihirle yukarı kalkmasına neden olacak şekilde gönderdi.
Mariana ÇukuruJasmin Schreiber · Yan Pasaj Yayınevi · 202447 okunma