Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Furkan suresi 20.ayette Allah "Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık."diyor. Bu ayet bana şu anda farkında olmadığımız halde ahirette vereceğimiz bir sürü hesabı hatırlatıyor. Biliyorum,dünyanın işleyişinde insanların birbirine imtihan olması zaten var. Ama birbirimize imtihan olduğumuzun farkına varsak birbirimizi daha az imtihan
Filistin
#6şubat Ne büyük yas idi değil mi Ne büyük acı büyük keder Tarifi yok, ilacı yok, sızısı çok ... Acıyı karşılaştırmak, kıyas yapmak değil niyetim Keşke deyip şeytanı da sevindirmek istemiyorum Lakin, aynı hassasiyeti aynı birlik ve beraberliği #Filistin konusunda da göstersek, gösterebilsek Savaşı, barışla devşirsek ... Ne güzel olur değil mi? ... Ama ...hatırladım ki bizler Ne acı ki içimizdeki kirler O vakitte dahi ikilik çıkarmış Yüreklerindeki çamuru sözlerine taşımış idi ... Ama olsun Biz yine de temiz olalım Savaşı koyalım Barış derelim bahçelerden Kardeşlik filizlendirelim Umudu yeşertelim
Reklam
"Hani bazı insanlar vardır, orada öylece var olmaları bile mutluluk vericidir. Hiçbir şey yapmalarına gerek yoktur, sadece var olmalarını bilmek bile güçlü hissettirir. Hani bilirsin, senden çok seni düşünen o insandan bahsediyorum... ... o güzel insanlar, iyi ki vardır. "
"Çok yaprak az meyve , bu doğanın yasasıdır. Çok söz ve az iş,bu da insanın hatasıdır"..
Dostum güvercin
Kör bir hücre, içinde ruhum idam. Hayallerle kaplıdır dört duvarlı zindan, Sıcak bir rüzgar eser küçük pencereden, Eriyen Salkımlar bedenimi delmez, Ayaklarım buz. Yüreğim soğuk. Beynim kızgın ateş.. Her sabah sesiyle uyandığım, Dostum ziyaret eder beni, Güvercinim Ekmek ortağım.. Öyle güzel çırpınır ki kanatları, Sanki Ahmet kayanın sesi
"Dünya nasıl bir yer olursa olsun. Her şey çok güzel olacak"
Gerekli ŞeylerKitabı okudu
Reklam
262 syf.
·
Puan vermedi
Ya hayır konuş, ya da sus.
Ne söylediğine dikkat etmeyen, kırıcı ve sert konuşan kimselerin, çevresindeki insanların gönlünde kılıç yarasından daha derin yaralar açtığını ve büyük düşmanlıkların yaşanmasına sebep olduğunu anlatmak için “dil, kılıçtan keskindir” deriz. Genel olarak bu atasözünü diliyle insanlara eziyet veren kişileri uyarıp toplumun huzur ve rahatını sağlamak için kullanırız. Ağzımızdan çıkan her sözün kendine göre bir ederi, söz söylemenin de bir usulü vardır. Ne söylediğimiz, ne zaman, hangi ortamda ve nasıl söylediğimiz çok önemlidir. “Konuşmak sanattır” desek konuyu abartmış olmayız. Bu sanatın içinde sadece dili kılıç gibi kullanmamak ve kendimize beklediğimiz nezaketi karşımızdakine göstermek yer almaz. Aynı zamanda konuştuğumuz zaman muhatabın anlayış seviyesine göre konuşmak gerekir. Bu da konuşmanın usulündendir. Buna dikkat edilmediğinde farkında olmadan yanlış anlaşılmalara sebep olabilir, insanların konuştuklarımızı farklı yorumlamasına kapı açmış olabiliriz... Dil sanatını öğrenmek için okunması gereken eserlerden biri tavsiye ederim. Keyifli okumalar..
Dil Belası
Dil BelasıRagıp Güzel · Çelik Yayınevi · 201359 okunma
392 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Okuduğum yorumlara göre bu çok bilindik bir kitapmış ona rağmen duymamam beni biraz şaşırttı. :) Yazarına güvenerek ve biraz da adının hakkını veriyordur diyerek okudum gayet güzel bir kitaptı diğer okuyucular gibi bende Çalıkuşu romanıyla birbirini anımsattığını düşünüyorum. Lakin Pauline’ın yaşama sevincini, hevesini, iyimserliğini gerek arka kapakta gerek adında vurguluyor ama bu özellikleri başkalarından ayırt edecek kadar vurguladığını düşünmüyorum eğer ki sevdiğinin mutluluğu için kendi mutluluğunu feda etmesine ithafen deniyorsa belki de kabul edilebilir. Güzel akıcı bir romandı okunabilir.
Yaşama Sevinci
Yaşama SevinciEmile Zola · İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,222 okunma
58 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
"ÇETREFİL" "Bir insan diğerini neden anlamaz, neden anlamak istemez, neden anlamaya çalışmaz? Hayatınızda yer bulan yani kabul gördüğünüz herhangi bir kişinin sizi anlamaya calışması gerekmez mi?" Sevmek ve sevilmek konusunu anlayamamış; belki de kendimi kusursuz sanmış, kusursuzlaştırmaya devam ettikçe aradığımı da kusursuz
Çetrefil
ÇetrefilYunus Emre Erden · İkinci Adam Yayınları · 202310 okunma
384 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Olaylar olaylar.. İkinci kitabında beni sinir krizlerine sokan serinin final kitabı ile geldim. Gerçi final de değilmiş ama oraya da geleceğiz.. İlk olarak kitabın kendisi hakkında konuşacak olursam bir yerden sonra artık her şey sarpa sarmaya döngü üstüne döngü beni bunaltmaya başladı ama güzel bitti diyebiliriz en nihayetinde. Beklemediğim
The Final Gambit
The Final GambitJennifer Lynn Barnes · Little, Brown Books for Young Readers · 202258 okunma
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Tüm “ailurophile”lere tavsiye edeceğim kitap Ailurophile, kedisever kedi düşkünü demekmiş. Ben de okurken öğrendim. Hemen de kendime yakıştırıverdim Haliyle kitabı da çok sevdim. Kitap bütününde insan hayatına bir bakış, sorgulayış.. İnsanoğlu her daim huzura ulaşmak istedi. Buna yönelik bir düşünce sistemi oluşturdu. Hatta çoğu felsefe okulunun temelinde dinginlik hedeflenir. Öyleyse insan neden hep mutsuz, buna karşılık kediler her hallerinden memnun görünüyorlar? Bu düşünce bağlamında yola çıkan kitap, insanın kendine kurduğu dünyaya, bizler için önemli olan sevgi, ego, bağlılık, ölüm, acı, bilinç, etik gibi temalara bir kedi patisi dokunduruyor. Biz kedileri evcilleştirdiğimizi düşünsek de yazar aslında kedilerin insanlar tarafından evcilleştirilmediğini sadece onların insanlarla yaşamayı öğrenerek tüm dünyaya yayıldığını söylüyor ve insan hayatına girdikten sonra da insanlara kendilerini sevmeyi öğretmiş olduklarını belirtiyor. “Kediler, doğalarına sadık yaşar, insanlar ise doğalarını bastırarak.” Farklı filozofların, bilim insanlarının, edebiyatçıların dahil edildiği başrolünde kedilerin olduğu hikayeleri içeren, size güzel bir bakış açısı kazandıracak kısa, çok keyifli bir kitap. Filozof kedilere kulak verelim arkadaşlar
Kedi Felsefesi
Kedi FelsefesiJohn Gray · Domingo Yayınevi · 2022369 okunma
Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün! Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum, Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün; Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün! Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.
Sayfa 212Kitabı okudu
Hayat vitrinin önünden akıp gidiyor. Üstüne ışıkların yağdığı bir jambon parçası gibi yatıp baltanın inmesini bekliyorum. Aslında korkacak bir şey yok çünkü her şey özenle, ince ince dilimlenip selofana sarılmış. Aniden kentin bütün ışıkları sönüyor ve uyarı sirenleri ötmeye başlıyor. Kenti zehirli bir gaz kaplamış, bombalar patlıyor, havada paramparça bedenler uçuyor. Her yerde elektrik var. Kan, kıymık ve hoparlörler. Havada uçan adamlar gayet neşeli görünüyorlar; aşağıdakiler haykırıp böğürüyor. Gaz ve alevler teni yiyip bitirdikten sonra iskelet dansı başlıyor. Şimdi karanlık olan vitrinden seyrediyorum onları. Roma’nın yağmalanmasından daha güzel çünkü yok edilecek daha çok şey var.
“O arada onu gören, bu delikanlının neyle ilgilendiğini, en çok neler düşündüğünü kestiremezdi. Buna rağmen Smerdyakov’un arada bir kâh evde, kâh avluda ya da sokakta birdenbire durup düşünceye dalarak böylece beş dakika kaldığı olurdu. Yüz çizgilerinden anlayan biri ona baksa, bunun düşünme değil de, bir seyretme hali olduğunu hemen söylerdi. Ressam Kramskoy’un Seyreden adında pek güzel bir tablosu vardır. Tablo kışın bir ormanı gösteriyor. Yol kenarında, sırtında yırtık gocuğu, ayağında çarığıyla tek başına bir mujikceğiz duruyor; düşünür bir hali var, oysaki düşündüğü filan yok, sadece “seyre dalmış”. Birisi dürtecek olsa silkinerek uykudan uyanmış gibi, ne olduğunu anlamadan size bakacak. Hemen o anda, orada durup neler düşündüğünü sorsanız belki hiçbir şey hatırlayamaz, ama seyrederken topladığı izlenimleri yüzde yüz saklamıştır. Bu izlenimler onun için pek değerlidir; belki belirsizce, hiç farkında olmadan —tabii niçin, ne amaçla yaptığını da bilmeden— bunları biriktirir. Sonra, yıllar yılı topladığı bu izlenimleri ve daha da başka şeyleri olduğu gibi bırakarak, ruhunun selameti için Kudüs’e gider; belki durup dururken doğduğu köyü yakar ya da her ikisini birden yapar. Halk arasında böyle “dalan”lar çoktur. Belki Smerdyakov da onlardan biriydi, kendisi farkında olmadığı halde büyük bir istekle izlenimlerini biriktiriyordu.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.