4 Kişilik Dev Kadro ile...
Merhaba canım insanlar :) Bugün Hatay Okuma Grubu olarak 7.kez toplandık... İkinci kez de Murat Menteş'in etrafında toplanmış olduk böylece.. Gelmeyenler, gelemeyenler oldu, olsundu, bir dahakine kısmetse diyelim.. Ve gelelim bugüne... Adana'dan misafirimiz
Post Mortem
Post Mortem
'in de katkılarıyla çok çok güzel bir gün
Ulu Orta
youtube.com/watch?v=vBg9qeZ... Ulu Orta 'Seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin :)) nazlanırsın ama, bir gün gelirsin...' Düşen bir yaprağa bağladım hayatımı,
Reklam
Kabuğuma o kadar çekilmiş o kadar derinine saklanmışım ki oraya neden bu kadar gömüldüğümü unuttum. Orada sadece kendim olmak, kimseyle herhangi bir söz, kelime etmek istemiyorum. Ağzına fermuar çeken çocuklar gibi o fermuarı kapatıp sadece kendim açana kadar hiç kimseyle hatta kendimle dahi konuşmak istemiyorum. Zihnime de ağzım gibi fermuar çekmek istiyorum hiçbir şey düşünmesin diye. Sadece koca bir sessizlik ve o bilinmezliğin ortasına kendimi oturtup hiç birşey yapmadan belki saatlerce belki de yıllarca kılımı dahi kıpırdatmak istemiyorum. Belki diyecekler bu bir depresyon hali. Bilirsiniz insanlar etiket kullanmayı çok severler varsın kullansınlar. Benim için bu hal tırtılın kelebeğe dönüşmeden önceki hali. İnsanların gerçekten bir durması gerekli. Sürekli bir yere bir şeye yetişmek bitmeyen döngüye sürekli ayak uydurmak fark edilmese de çok yoruyor ve hatta bazen nefes almayı bile unutuyoruz. Her zaman kendiniz için bir durak mı dersiniz dinlenme mi bilmiyorum ama ben koza diyorum. Kozamıza çekilme zamanlarımız mutlaka olmalı. Bir durmalı, hayattaki varlığınızı hatırlayıp yaşama öyle dönmelisiniz. İşte o zaman kelebek kadar hafif ve güzel bir hayatınız olabilir. Senanur Çekici
Bitiyoruz albayım. Hem de yaşanacak çok şey varken. Allah kahretsin insan anlatmak da istiyor albayım. En baştan, tekrar tekrar hiç anlatmamış gibi. Doğmak mesela, siz hiç doğumunu hatırlayan birini gördünüz mü? Göremezsiniz albayım görmezsiniz. Doğmak acı çekmektir. Doğuyorsun, bebeksin daha, ağlamıyorsun diye tokat yiyorsun. Neymiş ciğerlerimiz açılacakmış, beden eğitimi dersindeyiz sanki. Bırak açılmasın sevgili kardeşim açılmasın. Çünkü biz o ilk tokattan sonra hep ağlıyoruz. Kimsenin vurmasına da gerek kalmıyor ondan sonra. Açılan da ciğerlerimiz değil yaralarımız oluyor. Sonra da bütün dünyaya gözlerimizden değil yara izlerimizden bakmaya başlıyoruz. Film izler gibi izliyoruz başkalarının çektiği acıları. Kitap sayfası çevirir gibi de başımızı çeviriyoruz. Utandığımız için değil, hissizleştiğimiz için. O yüzden doğmak biraz da acı çektirmektir albayım. Her güzel şeyin bir sonu vardır ama o son herkes için güzel olmayabilir. Ölüm hatırlanmaya doğmaktır, yaşamak unutulmaya. Yaşadıkça unutuldum, ölünce hatırlarlar belki albayım. Bir hikaye biter bir başkası başlar, filler tepişir çimler ezilir, filmin sonunda da adam ölür. Çünkü doğmak biraz da ölmek değildir albayım. Öyle şeyler yalnızca edebiyatta olur, ölmek ölmektir. Kendi ölümün de senin değil diğer herkesin başına gelen bir şeydir. Bitiyoruz albayım. Doğmakla, ölmek arasında. Bitiyoruz...
Belki
Adım adım uzaklaşıyorum yaşamdan Dünden kalan bir beklenti gibi İnandığım şeyler var elbet benim de Ölüm mesela ya da gereksizliği şiirlerin Ben on dokuz yaşındaken hatırlıyorum, Saçma biriydim bayağı Dağınık saçlara heveslenirdim mesela Dağınık bir hayatım olmasına rağmen Kimseyi kurban etmemiştim aşk için Sevmek göreceliydi hep (hala
şarkının adını bilen
Kim için gülüsün degistiyse ona git o zaman. Sen gidince benden bir seyler kalir mi bana? Ben derim de dinleme, içimden söylerim o zaman. Bugün bana düser belki ölümler, yarin da sana. Sana bakan bu gözleri kan bürüdü. Bana göre bugün intikam günüdür. Birak veda cümlesini. Sonunu bile bile bu yollari sen degil ben yürüdüm. Yine gözüm
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.