Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
'Doğulular sizi yalnızca zevklerinin aracı olarak görüp hapsetmekte haklılar! Avrupa sizi dünyanın bir parçası kabul edip erkeğe eşit görerek aslında cezalandırmıştır. Bana göre kadın, var olan en korkak, en ahlaksız varlıktır. Üstelik cazibesi de buradan gelir: Evcil olanı avlamanın zevki olur mu hiç! Bir kadın bir erkeğe tutku işlediğinde,
Sayfa 78 - 79, 80 Zeplin KitapKitabı okudu
Reklam
Ey Türk Gençliği aşağıda paylaştığım yazıyı çok dikkatli okuyun
YENİ DÜNYA DÜZENİNİ TÜRKLER KURUYOR Batı emperyalizminin yeni dünya düzeni palavrasını beyin savaşları komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bir askeri boşa çıkarttı. Dünyanın yönetimi yeniden Türklere geçtiğine göre biz neler yapacağız ona odaklanma zamanıdır. Her alanda gelişen Asya güçleri Rusya ve Çin dayatmacı batı emperyalizmine karşı
❝ Bir Kalbiniz Vardır, Onu Hatırlayınız..
İsmet Özel’in çok sevdiğim bir şiiri şu dizelerle bitiyor: “Herkesin bir bahanesi var, senin yok / biraz bekleyebilirsin, daha sonra / burada kalamazsın, başa dönemezsin / ama dön / eve dön! şarkıya dön! kalbine dön! ... Ev deyince hepimiz yanından dere akan, yaz kış bacası tüten o tek katlı yapıyı resmediyoruz hâlâ. Eski şarkılarımız yenileri
Sayfa 18 - E-KitapKitabı okudu
Yaşamak ya da ölmek istediğini kimseye söylememelisin. Her şeyin kimyası değişiyor bunu söylediğinde. En çok da evrenin. İnsan var olmak üzere programlanmıştır. Sabahları güzel şeyleri düşündürür. Yersin içersin sürtünerek geçersin kalabalıklardan -. Bunu seversin. İnsan sıcaktır.Bir arada olmak, yaşamak. Ne zaman artık yaşamak istemediğini itiraf edersen kendine, o zaman yok olmak zehri bir mürekkep lekesi gibi dağılır her şeye. İşte o zaman koca bir mezar açılıyor hayatının ortasına. Hazırlık başlıyor. Ne bulursan at çukura. Havada yakaladığın seslere kadar. Bu tarafta hiçbir şeyinin kalmadığını göreceğin güne kadar. Zaten mezarlar olmasa kimsenin ölümü hatırlayacağı yok. Eğer hayvanlar gibi bir köşeye çekilip ölebilseydik, arkamızda bir mezar bırakmamayı göze alabilseydik bizi en fazla bir sene anacaklardı. Çiçek getirme, çelenk yollama, mezar taşına kapanıp ağlama olmayacaktı.
"Yersiz yurtsuz kalmıştı ve işte Ozan böyle bir gecenin sabahında kendisine sahip çıkmıştı. Sahip çıkmak kelimeleri gururunu incitmeliydi aslında ama incinmedi. Buna muhtaç olduğunu bilmek üzse de Ozan tarafından sahiplenilmek bir şanstı. İşte tam da o an Âşık ve Narin gibi bir kuş olmayı diledi. Ozan kendisini de bir kafese alır ve çok severdi. Nasıl seviyordu ama Âşık'la Narin'i... Hem itiraf etmese bile aslında Narin'i daha çok seviyor gibiydi. Âşık'a küfür bile ediyordu ama Narin'in payını hep çok güzel kelimeler düşüyordu. Ne güzel sözler söylüyordu ona, ne güzel cümleler kuruyordu... Kıskanıyordu bazen. Bu kadar çok sevilmek kim bilir nasıl güzel bir duyguydu. İşte kuş olup terasına konsa, Ozan onu geri çevirmezdi. Aksine bir yer verirdi ona. Bir daha asla bırakmazsın."
Sayfa 349 - Pukka Yayınları, Bahar, OzanKitabı okudu
Reklam
Şu aşk itirafının güzelliğine bakar mısınız...
"Şu an belki hiç sırası değil," dediğimde kaşları çatıldı. Maçta uğultu faz-lalaşırken bir adım atarak yaklaştım ona. "Ama benim için tam sırası. Burası senin evim dediğin yer." Elimi kalbine götürdüm. "Senin evinde kendi evimi itiraf etmemin tam sırası..." .... " Ve işte oldu. Yıllarca herkese kendini kapayan İzgi, seninle, senin için özgür oldu." .... "Seni seviyorum." dedim tüm kalbimi çıkarıp avuçları arasına emanet ederken. "Seni içimdeki tüm her şeyi bir kenara atıp, artık tereddüt bile etmeden içime yerleştirecek kadar çok seviyorum." .... "Sen de hoş geldin, Merdan Efe. İyi ki geldin, ne güzel geldin..."
Sayfa 356Kitabı okudu
Stuşevatsya
Bu sözcüğü yazıda ilk kez ben kullandığım halde, bulan ben değilim. Bu sözcüğü Temel İstihkâmcılık Okulunda kurs arkadaşlarım bulmuştu. Bu keşfe ben de katılmış olabilirim, ama hatırlamıyorum. Bir gün kendiliğinden bulunmuş ve kullanılmaya başlanmıştı. Altı yıllık kurs döneminde çeşitli planlar, askeri yapılar, istihkâmlar çizmek zorunluydu. Plan
Sayfa 1006 - 1007 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Yeniden Zeze olmak ister miydin? “ hayatta hiçbir şey geri dönmez. Bir yanım istiyor. Bir yanım istemiyor. Durmadan dayak yemesi, aç kalması var...” Gölgen gibi peşimi bırakmayan o eski acı yeni üzerime çöküyordu. Eskisi gibi Zeze olayım, bir Şeker portakalı fidan edineyim, Portekizli mi bir kez daha kaybedeyim öyle mi? “Haydi itiraf et. Yine de istemez miydin? Ozamanlar hissetmediğin bir şeye sahipsin. Küçücük ve çok güzel bir şey: sevecenlik… Şefkat.”
Ender sinyalleri geliyor sanki...:))
"Sıra sende," dedi kollarını göğsünde kavuşturup bana bakarak. "Ne anlatabilirim ki? Bahse girerim tüm hayat hikâyemi araştımışsındır, dedim. "Evet," dedi dedi gerginlikle. "Askerî okul geçmişinden haberim var.Ben diğer şeyleri merak ediyorum. Neleri seversin mesela?" Sağ gözümü kısıp düşünmeye başladığım sırada bakışlarım tekrar dalgalara takıldı. "Mavi, güzel bir renk." "Lacivert gibi mi?" diye sorduğunda duraksayıp başımla onayladım. Maviyi değil laciverti severdim ve bunu yalnızca Ender bilirdi. "Nereden tahmin ettin?" "Başarının rengi olduğunu söylerler. Başarılı insanlar genellikle laciverti sever." "Bunu bilmiyordum," diye itiraf ettim. Ben laciverti, gökyüzünü en çok lacivertken güzel bulduğum için severdim.
Sayfa 285 - Parola YayınlarıKitabı okudu
929 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.